Giorgio Nardone'nin İlişkiler Hakkındaki 5 Sözü
tarafından incelendi ve onaylandı. psikolog Gema Sánchez Cuevas
Giorgio Nardone Brief Strategic Therapy’nin (Kısa Stratejik Terapi) babalarından biri olarak bilinir. Bu psikoterapistin yeme bozuklukları, korku gibi komplike konulara ve psikolojinin önemli keşiflerine değindiği bir kitabı var. Giorgio Nardone’nin fikirlerini daha iyi anlamak için kitaplarından alıntıladığımız beş sözüne bakacağız. İspanyolca dilinde yazılmış bu kitabın adı Los errores de las mujeres en el amor (Kadınların Aşkta Yaptığı Hatalar).
Nardone bu kitapta, kadınların aşkı 17 farklı şekilde yorumladığını öne sürüyor. Bunlara “Peri”, “Uyuyan Güzel” ya da “Kurbağa öpücü” gibi komik isimler vermiş. Bu senaryolarla kendimizi kolayca özdeşleştirebiliriz. Bunlar, birbirimizle toplum tarafından normalleştirilmiş bir şekilde nasıl ilişki kurmayı öğrendiğimizi anlatıyor.
1. Her uyarıcının değişimesi gerekir
“En heyecan verici uyarıcı bile tekrarlandığı zaman algımız ve psikolojik adaptasyonumuz sebebiyle etkisi azalacaktır. Çekim gücünü canlı tutmak için sürekli değişim gerekir.”
Nardone’nin sözlerinden ilki, aşk hakkındaki yaygın olan bir inanışı gözler önüne seriyor: tutku hiçbir zaman bitmez. Bu doğru değil. Değişim olmadan aradaki çekim zamanla kaybolarak yok olur, tıpkı bir mumun ateşi gibi. Nardone bu sorunu çözmek için iki seçenek öneriyor:
- Uyarıcıların çeşitliliği. Çeşitlilik olmazsa sıkıcılık olur. İşin anahtarı rutininize zaman zaman yeni aktiviteler eklemektedir. Örneğin, yatak odasında yeni oyuncaklar kullanmayı deneyebilirsiniz. Bunlar tutkuyu korumanıza ve hatta artırmanıza yardımcı olur.
- Arada bir uyarıcıları kaldırarak ara verin. Her şeyi birlikte yapmak ilişkiyi yıpratabilir. Ayrıca partnerinizle ufak tefek önemsiz meselelerden kavga etmenize sebep olabilir. Bazı şeyleri ayrı ayrı yapmaya başlayın ki onu “özleme” imkanınız olsun. Ayrıca seks içerikli mesajlar göndermeyi ya da partnerinizin bulup okuması için evin içerisine müstehcen notlar bırakmayı da deneyebilirsiniz.
2. Kendi kendini kandırdığın aşk
“Bir ilişkinin başlarında o kişide sadece görmek istediğimiz şeyleri görürüz. Aşk en en büyük aldatmacadır. İlişkideki bu ilk dürtünün gücü azaldığında hayal kırıklığı kaçınılmazdır.”
Aşık olduğunuz zaman diğer kişiyi idealleştirirsiniz. Beklentileriniz sebebiyle o kişide sevmediğiniz özellikleri görmezden gelmeniz mümkündür. Ancak ilişkinin başlangıç evresi elbette sürmeyecektir. Sona erdiği zaman da göklere çıkardığınız bu “ideal partner” üzerinizdeki büyüsünü kaybeder.
İşte tam bu sırada karşınızdaki insanın kim olduğuna şaşırırsınız. O kişide daha önce tahammül ettiğiniz şeyler artık sizi rahatsız etmeye başlar. Bu hayal kırıklığıyla ağır bir darbe alırsınız ve ilişkiniz gittikçe daha da kopmaya başlayabilir. Bu sebeple, tuzağa düşmemek adına kendinizi kandırdığınızın farkına varmak için çaba göstermek önemlidir.
3. İlişkide bencillik
“Bir ilişkinin sürdürülebilmesi için her ihtiyacı ve isteği karşılaması gerekir. Romantik bir ilişkide bencilliğe yer yoktur ve her iki taraf da aradaki dengeyi bulmalıdır. Eğer bunu başaramazlarsa ilişki yürümez.”
Giorgio Nardone’nin bu sözü, bizleri ilişkilerde olan bencillik hakkında daha dikkatli düşünmeye teşvik ediyor. Bunu diğer kişinin karşılamasını beklediğiniz ihtiyaçlar ve talepler olarak düşünebilirsimiz.
Örneğin, çift olmanın birbirine sevgi duyan iki insandan oluştuğunu düşünün. Aynı zamanda da size iyi hissetiren bir şey olmalıdır. Sevginizi verir ve karşılığında da sevgi görmeyi beklersiniz. Şimdi de partnerinizin soğuk, mesafeli ve sevgi göstermekten kaçınan biri olduğunu düşünün.
Bu durumda, taraflardan birinin “bencilliği” daha ağır basar ve bunun bir sonucu olarak da ilişkinin yürümeyeceği zamanla kesinleşir. Bunun altında yatan sebep, çiftler arasında bir uyuşmazlık olması ve her iki partnerin de diğerinden veremeyeceği şeyleri talep etmesidir.
4. Birbirini tamamlamak her zaman iyi bir şey değildir
“İlişkide partnerini sürekli tamamlayan bir taraf olması iyi bir şey değildir. Hatta çoğu zaman biri diğerini “tamamlama” ihtiyacı duyuyorsa, bu birbirinden beslenen iki insan arasındaki etkileşimde bazı disfonksiyonel unsurların varlığına işaret eder.”
Birbirini tamamlayan bir çift düşündüğümüz zaman birbiriyle anlaşabilen iki insan hayal ederiz. Ancak Nardone’ye göre iki taraf birbirini tamamlıyorsa bunun sebebi bir şeylerin düzgün gitmemesidir. Örneğin, taraflardan biri ilişkide daha dominant diğeri ise daha itaatkar olabilir.
Bu iki kişinin birbirini tamamlaması her zaman sağlıklı bir şey değildir. Örneğin, duygusal olarak bağımlı bir kişi kaçıngan kişiliği olan birine karşı çekim hissedebilir (Coyote ve Road Runner gibi). Gördüğünüz gibi, “tamamlayıcı” özellikleri olan çiftler net bir şekilde işlevsiz bir ilişki yaşıyordur.
5. Çift birbirine uyum sağlamalıdır
“İlişki canlı bir sistemdir. Aradaki dengeyi koruyabilmek için partnerlerin ikisi de uyum sağlamayı öğrenmelidir. Zamanın kaçınılmaz olarak getirdiği değişimlere ayak uydurarak birlikte gelişmelidirler.”
Son olarak Giorgio Nardone’nin bu sözü, bir çiftin zamanla değişmesi gerektiğini söylüyor. Bu asla negatif bir şey olarak anlaşılmamalı. Hatta tam tersi, değişime uyum sağlamayı öğrenmek çiftin beraber başarıyı yakalayabilme şansı olduğunu gösterir.
Yine de problemleriniz hep olacaktır. Tutku eksikliği, rutin, çocuklar… Bütün bunlar ilişkinin yıpranmasına sebep olabilir. Fakat eğer çift değişime ayak uydurmasını biliyorsa ve sorunlarını çözüme ulaştırabiliyorsa bu sondan kaçınmaları mümkündür. Bunu yapamayıp birbirilerini suçlamaya başladıkları zaman başarısızlığa mahkumlar demektir.
Giorgio Nardone’nin bu sözleri ilişkilerdeki aşk kavramına daha farklı bir açıdan bakmamıza yardımcı olabilir. Bu sözler ilişkinin geçtiği her süreç hakkında önemli noktalara vurgu yapıyor. Bu yazıda okuduklarınızdan hangilerini hatırlayacaksınız? Özel olarak size daha çok uyduğunu düşündüğünüz bir tanesi var mıydı?
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.