Partnerinizden Ayrı Yaşamak Mümkün Mü?

Beraber eve çıkmak bir ilişkideki en önemli adımlardan biridir. Alanınızı, rutinlerinizi ve bazen de paranızı ve mal varlığınızı paylaştığınız bir partnerle birlikteyseniz topluma göre sağlam bir ilişkiniz var demektir. Peki partnerinizden ayrı yaşamak mümkün mü? Öğrenmek için okumaya devam edin.

Bugünlerde beraber yaşama kararını ertelemeyi tercih eden insanların sayısı gittikçe artıyor. Fakat bu, o çiftlerin sağlam bir ilişkileri olmadığı anlamına gelmiyor. Bunun asıl sebebi ise insanların yalnız yaşamaktan keyif almaya başlaması. Elbette bu kararı vermelerinin tek sebebi bu değil.

Son zamanlarda yapılan araştırmaların gösterdiği üzere, özellikle Batı ülkelerinde bu yaygın bir trend haline gelmiş durumda. Yani bu belirli bir bölgeye ya da ülkeye has bir durum değil. Hatta ayrı yaşayan partnerlerin %35’i beraber yaşamasalar da ilişkilerini ciddi anlamda yürütebildiklerini söylüyor.

Bu rakamlar kadınlar ile erkekler arasında pek değişiklik göstermiyor; kadınlar sadece %1 gibi bir farkla erkeklerden daha yüksek bir orana sahip. Burada asıl kritik rakam yaş gruplarında gizli. İlk duyduğunuzda sizi şaşırtabilir, ancak görünüşe göre yaşlılar partnerleriyle beraber yaşamayı empoze eden sosyal baskıdan daha az etkileniyor.

Ayrı yaşamanın yaşa göre analizi

Yeni bir ilişkiye başlayan 51 yaş ve üstü kişilerin yalnızca %22’si, mevcut partneriyle ilerisi için beraber yaşama planı yapabileceğini söylüyor. Çoğu ise ilişkilerini etkilemediği sürece kendi yaşam tarzını sürdürmenin çok önemli olduğunu savunuyor.

Ciddi bir ilişki içinde olan 31-40 yaş arası kişiler ise partneriyle iki yıl içinde beraber yaşama planı olduğunu söylüyor. Daha genç yaşta olanlar ilişkinin başında beraber yaşamanın ilişki açısından pek bir önem taşımadığını düşünüyor. Ayrıca profesyonel hayatın ve kişisel gelişimin beraber yaşamaktan daha önemli olduğuna inanıyorlar.

İnsanların partneriyle yaşamayı istememesinin ne gibi nedenleri olabilir?

Bu konuda kilit nokta kişinin daha önce bir partneriyle birlikte yaşayıp yaşamadığı. Daha önce partnerinizle yaşamışsanız yeni partnerinizden ayrı yaşamak size daha cazip geliyor.

Deneyimlere bakıldığında, partnerler yalnız yaşadıkları zaman ilişkide daha özgür hissediyorlar. Kendi ilişkilerinin dışında başka insanlarla da arkadaşlık kurmak için fırsat bulabiliyorlar. Ev işleri ve finansal paylaşım konusunda da daha az baskı hissediyorlar.

Ayrı yaşayan partnerler, aralarındaki yakınlığı kaybetmeden kendi özel hayatlarını yaşayabilmekten çok memnun olduklarını söylüyor. Çoğu bu şartlarda ilişkiyi bitirmenin de daha acısız ve kolay bir süreç olduğunu düşünüyor.

Uzun süredir ilişki yaşayan çiftler

İlginçtir ki ilişkilere karşı oluşan bu yeni bakış açısının ilişkinin kalitesinde ve süresinde herhangi bir etkisi olmuyor. 12 yıldan sonra hala beraber yaşamıyor olmasına rağmen ilişkisini devam ettirebilen büyük bir kısım da var.

Önceki nesiller üzerinde büyük bir sosyal baskı oluşturan “bir partner bulma ihtiyacı” fikrine bakışımız artık değişmeye başladı. Bütün bu ilişki modelleri romantik ilişkiye yüklediğimiz anlamın birçok açıdan değiştiğine işaret ediyor.

İlişkilere yeniden bakış

Romantik ilişkiler hakkındaki bu yeni bakış açısı hala şekillenmeye devam ediyor. Ancak bu değişimi yaşayarak gören kişiler, kişisel ve profesyonel gelişim fırsatları karşısında seçim yaparken geleneksel evlilikleri olan kişilere kıyasla daha özgür hissettiklerini söylüyor.

Ayrıca ilişki konsepti, yani ilişkinin ne olduğunu algılama ve tanımlama şeklimiz özneldir. Bu da demek oluyor ki yeni bakış açısını desteklemeyen de birçok insan var. Ne de olsa her partnerle kurduğunuz bağ özel ve o kişiye hastır.

İşte üzerine kafa yormak için bazı fikirler: artık ilişkilerin geleceği böyle mi olacak? Beraber yaşamak sadece aile kurmak isteyenlerin verdiği bir karar haline mi gelecek? Bir partner istemek ile aile kurmayı istemek arasındaki ayrımı en sonunda net bir şekilde çizecek miyiz?

Aslında çoğumuz uzun süreli bir ilişki istesek dahi aile kurmak gibi bir beklentimiz henüz olmayabiliyor. Her halükarda, şu anda toplumun köklü değişimlerden geçtiğini inkar edemeyiz.