Tartışmanın Daha İyi Yönetilebilmesi İçin Neler Gerekir
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Her şeye aksi bir biçimde yaklaşıp farklı düşünce şekillerini kabul etmediğimiz, sürekli bir tartışma kültürü içerisinde büyüdük. Fakat tartışmanın daha iyi yönetilebilmesi için neler gerektiğini gerçekten biliyor muyuz?
Neredeyse her gün bir şeyler hakkında tartışırız ve çoğu kez bu birden fazla konu hakkında olur. Sabah ilk iş, garajımızın önüne park eden kargocu ile tartışırız. Öğlen, yemekte telefonuna kitlendiği için oğlumuzla tartışırız. Ardından, bizi aramayı unutan arkadaşımızla tartışabiliriz ve gün sona ererken gece yatağa gitmeden önce partnerimizle tartışırız.
Tartışmanın oldukça zamanımızı yediği doğrudur, fakat bu gerçekten faydalı mı? Çok fazla anlaşmazlık olması iyi mi kötü mü? Kavga etmeden tartışmak mümkün mü?
Tartışmak Bizi Diğerleri İle Yakınlaştırır
Çoğu insan tartışmanın daha çok kavgaya dönüştüğünü, anlaşmazlıktan öteye gidip bağırmaya, aşağılamaya, saygısızlığa ya da birbirini yetersiz bulmaya evrildiğini düşünür. Fakat, Merriam Webster sözlüğündeki tanıma göre, tartışma kavramının gerekliliklerini açıkça görebiliriz:
- Bir şeyin sebeplerini ya da karşıt sebeplerini sunmak
- Bir şeyin eksilerini ve artılarını göz önünde bulundurmak
- Sebepler sunarak kanıtlamak (ya da kanıtlamaya çalışmak)
Yani, tartışmanın daha çok iki ya da daha fazla insanın bir konuyu detaylı bir şekilde ele alması, birbirlerini dinlemesi ve farklı fikirlerin üzerinde durması olduğunu söyleyebiliriz. Görebileceğiniz üzere, tartışma kavramının düşmanca karşılaşmalarla bir ilgisi yoktur. Kelimenin anlamına dönecek olursak, tartışmak farklı tarafların iletişim kurmak adına dahil olarak belirli bir konudaki fikirleri paylaşması ve irdelemesi anlamına gelmektedir.
“Çoğu insan karşısındakinin sesini kesene dek bağırır ve tartışır. Karşılarındakini ikna ettiklerini düşünürler. Ve her zaman yanlış düşünürler.”
– Noel Clarasó
Tartışmak Farklılıklarımıza Değinmemizi Sağlar
Yani, ilişkilerimiz açısından baktığımızda, tartışmanın daha faydalı olduğunu söyleyebilir miyiz? Genel olarak, diğerleriyle çatışmaktan kaçınırız. Fakat, insan ilişkileri etkileşim gerektirir ve bu da demek oluyor ki her insan kendine has bir düşünme ve hareket etme tarzına sahiptir. Bu çoğu zaman, karşıdakinin de bizimle aynı şekilde düşünüp hareket etmesini beklediğimiz için, bir sorun yaratabilir.
Neyin doğru neyin yanlış olduğuyla ilgili olan değer yargılarımız gibi, diğer insanların davranışları ile ilgili beklentilerimiz de bizleri yapıcı olmayan tartışmalara yönlendirir. Diğerlerinin bizim istediğimiz gibi davranmalarını ya da bakış açılarını değiştirmelerini beklemek ilişkiyi yalnızca daha da karmaşık hale getiren saygısız bir iletişim alanı doğurur. Karşımızdakini kabul etmek yerine yaptığımız şey, karşımızdakinin bizim fikirlerimize uygun biri olması ve buna göre davranmasını beklemek olduğu için bu doğrudur. Farklı fikirlere sahip olmakta hiçbir sorun olmadığını anlamamız önemlidir.
Uygun Bir Şekilde Tartışmanın Avantajları
Verilen tanıma göre tartışmanın daha çok öne çıkan iki temel avantajını altını çizerek belirtmemiz önemlidir. Bu avantajlar şu şekildedir:
- Sosyal izolasyondan kaçınmak: tartışmak iletişim kurmak anlamına gelmektedir ve her türlü iletişim bir ilişki kurulmasını gerektirir. Bizler sosyal varlıklarız ve duygusal olarak sağlıklı olmak için diğerleriyle ilişki kurmaya ihtiyacımız vardır. Dahası, fikirlerimizi beyan etmek ve bunun karşılığında saygı beklemek hakkımızdır.
- Bakış açımızı genişletmek: akışkan bir şekilde tartışmak düşünce yapımızı genişletmemize katkı sağlar. Farklı düşünceleri paylaşmak, bizi birbirimizden ayırmaktan öte, birbirimizi anlamamıza, farklı bakış açılarını paylaşmamıza yarar. Tabii bu karşınızdakinin fikirlerini değiştireceği anlamına gelmez, bu farklılıkları paylaşmamız bizi birbirimize yakınlaştırır, daha kolay anlaşmaya varmamızı sağlar. Karşımızdakinin fikirlerini anlamak, beraberindeki duygu ve davranışlarla birlikte, önemli derecede bir kişisel gelişim gerektirir.
“İnatlaşmadan ters düştüğümüzün farkında olalım ve ters düştüklerimize kızgınlığa mahal vermeden karşı çıkalım.”
– Marcus Tullius Cicero
Argümanlar Nasıl Ele Alınır
İlişkilerimizdeki çoğu problemin kökeni birbirimizi yeterince tanımamamızdan kaynaklanır. Tartışmak farklı düşünce ve perspektifler için alan açmamızı mümkün kılar.
Düşüncelerimize ya da davranışlarımıza katılmayan insanlarla anlaşmak her zaman kolay değildir. İşin püf noktası düşüncelerimizi nasıl yansıtacağımızı bilmekte ve tartışmada meydana çıkan hislerimizi yönetmekte yatar.
Tartışırken, yanıtlarımızda pasif ya da agresif olmaktan kaçınmak ve de saygı gösterip saygı görmek önemlidir. Bu karşımızdakiyle sağlıklı sınırlar inşa etmekle ilgilidir. Fakat, yine karşımızdakinin düşüncelerine saygı gösterirken kendi düşüncelerimizi nasıl ifade edebiliriz? Argümanları ele almanızı kolaylaştıracak 3 temel püf noktası vardır:
Aktif ve Karşılıklı Dinleme
Diyalog kurabilmek için dinleyebilmek gerekir. Lafı bölmek, yargılamak, yetersiz bulmak ve karşıdakinin hislerini reddetmek, onları anlamanıza engel olur. Bundan dolayı, duygularımız genellikle jest ve mimikler aracılığıyla aktarıldığı için beden diline dikkat etmek önemlidir. Jest ve mimiklerle ağızdan çıkan lafların bir olmaması, bize pek çok bilgi sağlar. Ayrıca biri bizimle konuşurken kafamızdaki sesleri susturmamız da önemlidir. Konuşulan konuya tamamen kulak vermemize engel olacağı için, karşımızdakinin lafları bittiğinde ne yanıt vereceğimizi düşünmekten kaçınmalıyız.
Girişkenlik
Girişkenlik inandıklarımızı karşımızdakini gücendirmeden ya da karşımızdakinin düşüncelerini kabul ederek kendimizi ifade etme kapasitemizdir. Düşünce ve duygularımızı, kendimize güvenerek ve diğer duygu durumlarının (anksiyete, kızgınlık ya da suçluluk gibi) bizi sınırlandırmasına izin vermeden direkt ve dengeli olarak ifade etmektir. Girişken olmak pasif, agresif olmadan ve/veya belirli sert bir durum sergilemeden haklarımızı savunmamızı gerektirir.
Empati
Empati, karşıdakinin ne hissettiğini ya da düşündüğünü algılama, paylaşma ve anlama becerisidir. Empati derin bir iletişimi mümkün kıldığı gibi tartışmaya katılan kişilerin kişisel durumları arasında bir bağ da kurar. Sonuç olarak, karşıdakinin hislerine değer verebildiğiniz için bencil ve taraflı bir pozisyon alınması önlenir.
İlişkilerdeki sorunların çözümü şüphesiz ki tartışmaktan kaçınmaktır fakat olgun bir tartışma ortamı yaratarak farklılıkları da yönetebilmelisiniz. Bunun için ilk adım kesin doğruyu bilemeyeceğimizi ve herhangi bir konu ya da durum ile ilgili tamamen haklı olamayacağımızı kabul etmektir.
“Tartışmanın ya da irdelemenin amacı kazanan olmak değil, gelişmektir.”
– Joseph Antoine René Joubert
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.