Psikosomatik Bozukluklar: Aklınız Size Fiziksel Acı Verdiğinde
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Psikosomatik bozukluklar zihnimizin bedenimiz üzerinde ne kadar güce sahip olabileceğinin kanıtıdır. Psikosomatik epizodlarda hasta, gizli bir hastalıktan kaynaklanan bir dizi fiziksel semptom yaşar. Bu hastalık bedensel kaynaklı değil, hastayı içten içe yiyip bitiren zihinsel çelişkilerin ya da çözümlenmemiş problemlerin bir sonucudur.
Sınav öncesi yaşadığı anksiyete yüzünden görme yetisini kaybeden öğrenciler olduğuna inanmak zor. Aynı şekilde omurgasında bir tümör olduğuna inandığı için bacaklarını kullanamaz hale gelen 60 yaşındaki bir kadının varlığı da abartı gelir ve anlamak zordur.
“Bedeniniz içeride bir şeylerin doğru gitmediğini size haber verir fakat siz bunun farkında olmazsınız.”
– Suzanne O’Sullivan
Bu gerçek mi?
İnanması zor olsa da bu çeşit vakaların her gün yaşandığıyla ilgili birçok kanıt var. Bunlar tüm dünyada hep olan şeyler. Nörologlar ve uzman psikologlar da bu sayede, psikosomatik bozukluğa sahip hastaların neler yaşadıklarını anlatmaları için onlara zaman vermek gerektiğini çok çabuk öğrenme şansını elde etti. Yani hasta eğer bir yerlerinin ağrıdığını söylüyorlarsa, emar ya da kan testinde hiçbir şey görünmese bile muhtemelen gerçekten ağrı çekiyorlardır.
Bu hastaların acı çektiğini doğrulamak çok önemlidir. İntihar düşüncesi olduğunu söyleyen depresyon hastaları ya da halüsinasyonlar gören ve olmayan sesler duyan şizofrenik kişiler için de aynı şey geçerlidir. Onların akıllarının içindeki gerçeklikleri budur ve onlar için son derece yıkıcı olabilir. Zihnimiz travma ve yoğun anksiyeteye maruz kalırsa kontrolü ele geçirir ve işte o zaman her şey mümkündür.
Psikosomatik bozukluklar – gerçekten de hepsi aklımın içinde mi?
Psikosomatik bozukluklar fiziksel ya da bedensel bir bağlantısı olmayan bir çok semptomu kapsar. Bunların hepsi acı veren ve kişiyi kısıtlayan zihinsel süreçlerin bir sonucudur. E tabi bu durumda aklınıza gelen soruyu biliyoruz: gerçekten de hepsi kafamın içinde mi?
İşin aslı şu ki, psikosomatik bozuklukları araştıran alan için hala gizemini koruyan birçok şey var. Bildiğimiz bir şey var, o da zihinsel stresle ilgili fiziksel bozuklukların beyinle bağlantılı olduğu: yani beyindeki sinirsel dürtülerin bedenimizin farklı bölgeleriyle iletişim kurarken hiperaktivite göstermesi.
Kimler bundan muzdarip?
- Hastalarda gözlemlenen bir başka semptom ise kandaki fazla adrenalinle birlikte biyolojik parametrelerdeki çeşitli değişimler. Bunun bir örneği olarak, glikoz veya amino asitlerin metabolizmasındaki hızlanmayı verebiliriz.
- Aynı zamanda bilim insanları, bazı insanların psikomatik bozukluklara daha yatkın olduğunu gösterdi. Çok fazla anksiyeteyle yaşayan ya da çocuklukta maruz kaldığı bir istismarın veya ilgisizliğin sonucunda travma yaşayan hastaların böyle bir bozukluğa yatkınlığı vardır.
Psikomatik hastalıklara neyin sebep olduğunu anlamak ya da anlamamaktan daha önemli bir konu var. Hastasına kafasındakilerin gerçek olmadığını açıklayan bir doktor hayal edin. Göğsündeki ağrının kalp krizi olmadığını, ses tellerindeki bir problem yüzünden sesini kaybetmediğini ya da o korkunç migrenine sebep olan şeyin bir tümör olmadığını anlatan bir doktor. Hastaya kendisinde bir hastalık olmadığını açıklamakta bir sorun yok, peki bunlar tamamen kafasının içindeyse asıl hastalığını tedavi etmek için ona nasıl yardımcı olabiliriz?
“Bu hepimizin başına her zaman gelen bir şeydir. Ancak bu mekanizmanın bazı bireylerde neden patolojik hale geldiğini söyleyemiyorum. Tek söyleyebileceğim herkesin stresle başa çıkmak için farklı yollar izlediği.”
– Suzanne O’Sullivan
Zihnin yarattığı sorunlar
Psikosomatik bozukluklar her organı, sistemi, dokuyu ya da yapıyı etkileyebilir. Bu etki yoğun da olabilir, zihnimizin gücünü küçümsememeliyiz. Aynı şekilde, somatik semptom bozukluk ile psikosomatik bozukluk arasındaki ayrımı yapmak da önemlidir. İlkinde hiçbir zaman fiziksel semptom olmaz. İkincisinde ise bedende gözle görülür bir hasar meydana gelir (örneğin, ülser). İşte bazı hastalıklara örnekler:
- Psikosomatik bozuklukların tipik örnekleri egzama, kurdeşen, enfeksiyon, akne vb.
- Hipertansiyon, taşikardi, nefes darlığı ve zonklayan göğüs ağrısı da diğer yaygın semptomlardır.
- Sindirim sisteminde bozukluklar yaşanması da oldukça yaygındır. En sık görülenler hassas bağırsak sendromu ve ülserdir.
- Yoğun baş ağrısı ile migren de sıkça görülür.
- Hafıza kaybı.
- Bronşiyal astım.
- Regl ağrısı, regldeki bozukluklar.
- Saç dökülmesi.
- Ciddi vakalarda bazı hastalar geçici körlük, uzuvlarda felç, bayılma nöbetleri vb. semptomlar da deneyimler.
Psikomatik hastalıkların tedavisi nedir?
Psikomatik hastalıkların tedavisinde iki farklı yaklaşım vardır. Bir tarafta, akla ilk gelen yaklaşım hastanın gösterdiği fiziksel semptomların (ülser, enfeksiyon, egzama…) tedavisine yöneliktir. Bu vakalarda en önemli şey problemin kökenine inmek. Yani sorunun psikolojik kaynağını bulmak. Çözümlenemeyen zihinsel gerginlik kendini farklı derecelerde gösterir.
Bu tip vakalar için izlenen yaklaşımlar değişkendir. Bunlar her vakaya özgü farklı detaylara göre değişir. Aynı şekilde, bazen izlenecek en iyi yol, hastaya hangisinin iyi geleceğine karar vermek üzere farklı terapiler denemek. Terapistler hangi tekniklerin daha pozitif sonuçlar vereceğini gözlemleyerek bulmaya çalışabilir.
- Rahatlama teknikleri her zaman etkilidir.
- Bilişsel davranışsal terapi de hastalara problemleriyle baş etmenin yeni yollarını öğretmek açısından son derece yardımcıdır. Hastalar bu şekilde, zihinlerinin nasıl çalıştığını anlayabilecek, gerçekçi hedeflere yönelecek ve değiştirmeleri gereken düşünce biçimlerinin hangileri olduğunu tespit edebilecekler. Bu onların daha pozitif bir yaşam tarzına sahip olmalarına yardım edecektir.
- Benzer şekilde olumlu sonuçlar verecek bir başka terapi yöntemi de psikoanalizdir. Bu yöntem zihinsel ve duygusal çatışmaların yanı sıra anksiyete bozukluklarını da tedavi etmek için etkili bir yoldur.
- (Levy Moreno tarafından geliştirilen) psikodrama gibi bir grup terapisi de işinize yarayacak aydınlatıcı ve tatmin edici bir strateji olabilir. Terapistler hastalarında pozitif sonuçları olup olmayacağını görmek için bu stratejiyi deneyebilir.
Sonuç olarak, psikosomatik hastalıklardan muzdarip hastalara çözüm bulmak bugün doktorlar için önemli bir mücadele. Bu hastaların gerçekliğini anlamak bazen çok zordur ve bu yüzden de onlara karşı dikkatli ve duyarlı olmamızı hak ediyorlar.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- O’Sullivan, S. (2016) Todo está en tu cabeza. Barcelona: Ariel
- Ramírez, M. T. G., & Hernández, R. L. (2008). Síntomas psicosomáticos y estrés: comparación de un modelo estructural entre hombres y mujeres. Ciencia-Uanl, 11(4), 11.
- Velasco, C. B., Vilarrasa, A. B., Fénétrier, C., & Nargeot, M. C. G. (2011). Trastornos psicosomáticos y su rela-ción con alexitimia, ansiedad, depresión y demanda de ayuda psicológica. Psicología y salud, 21(2), 227-237.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.