İlişkiler: Tükenmişlik Sizi Ayırana Değin!
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Bir ilişkiye başladığımız zaman, bulutların üzerinde ve neşe dolu hissetmek gayet normal bir durumdur. Her şey yolunda gider ve siz de uzun vadeli bir taahhütte bulunmak isterseniz, birlikte yaşamaya ya da evlenmeye karar verebilirsiniz. Pek çoğunun bilmediği ise, bu süreçte tükenmenin o meşhur sloganla sonuçlanabileceğidir: “Ölüm bizi ayırana değin.”
Bazen sadece birkaç ay veya yıl içerisinde, 0’dan 100’e nasıl gidebileceğinizi açıklamak zordur. Bizi diğer kişinin tuhaf hareketleri ya da kusurlarıyla ilgilenemeyeceğimiz noktaya götürmek için bir ilişkide tam olarak ne olmuş olabilir? Birlikte yaşamak mı? Özel alan ihtiyacı mı? Azalan tutku mı?
İşler tutkudan tükenmişliğe doğru nasıl gider?
Yaşadığınız hayal kırıklığı yüzünden, tükenmişlik, tutkunun yerini alabilir. Bir çift birlikte yaşamaya başladığı zaman, her şey heyecan ve mutlulukla doludur. Ama unutmayın ki, sonunda sevdiğiniz insanın başka bir yanını da göreceksiniz.
İş, ev işlerine ve masrafları bölüşmeye gelince, küçük çatışmaların ortaya çıkması yaygındır. Bu çatışmaları, dostane bir şekilde çözmek istiyoruz. Ancak sevdiğiniz insanda gördüğünüz hal ve hareketlerin, sizi hayal kırıklığına uğratması çok normaldir. Belki de hiç bilmediğiniz davranışları ya da sözleri sizi şaşırtacak ve sizi tamamen hayal kırıklığına uğratacak.
Bir başka sebep ise kayıtsızlıktır. Bu uzun süreli ve düşmanca bir şekilde birlikte yaşamanın sonucudur. Diğer kişiye karşı ilgisizlik, iğrenme veya onu reddetme gibi duygular görülebilir. Yaptıkları her şey bir kavganın başlangıcı gibi ve sanki bir şeyleri değişmesi gerektiği gibi görünür.
Alakasız şeyler hakkında tartışıyorsunuz ve hatalar için herhangi bir alan bırakmıyorsunuz. Ta ki bir gün ‘yeter artık’diyene kadar. O saatten sonra, kendi içinize kapanır ve durgun ve mutsuz bir hayat yaşarsınız.
Tükenmişliğe ve rutine bağlamaya dikkat edin
Gündelik rutini, coşku ve kendiliğinden hareket etmenin eksikliği, sürpriz ve eğlencenin yokluğu, kırılgan temeller ve ortak hobilerin olmaması gibi, tükenmenin birçok nedeni olabilir. Fakat bir ilişkide tükenmenin gerçek nedeni, iki insanın tamamen kendisinden kaynaklanmaktadır.
Kendinizi çökmüş hissediyor veya dışarı çıkmaktan hoşlanmıyorsanız, bunu eşinize söyleyin. Rahatlamanız için size yardımcı olmayabilir, ancak sizin yanınızda nasıl durması gerektiğini onlara aktarabilirsiniz. Aynı şekilde, eşinizle her zaman aynı rutini takip ederseniz, sonunda istenmeyen bir tükenmişlik ile baş başa kalabilirsiniz.
Örneğin, genellikle cuma günleri sinemaya gitmek istiyorsanız, bununla yüzleşmenin iki yolu vardır. Rutinden çıkmak ve birlikte eğlenmek için yaptığınız bir etkinlik olarak; ya da herhangi bir heyecandan yoksun sıradan bir eylem olarak. Birincisi daha iyi, değil mi?
Tükenmişliğe neden olan tutumlar
Güven eksikliği, kıskançlık mağduru olmak, güvensizlik, aşağılık kompleksi duyguları, dürüstlük eksikliği… Bir ilişkide olduğumuzda bu tavırlardan bazılarını görmeye meyilliyiz. Ve hepsi parçalanmaya ya da tükenmeye neden oluyor. Bu nedenle, ilişkinizi uzun süre korumak istiyorsanız, iletişimi korumak ve geliştirmek için inisiyatif almalısınız.
İnsanları bitiren bir diğer yaygın hata da destek eksikliğidir. Çoğu zaman, bir sorunumuz olduğunda ve bunun hakkında konuşmaya çalıştığımızda, diğer kişinin bizi anlamadığı konusunda tuhaf bir biçimde kendimizi ikna ederek, susarız. Daha da kötüsü, bazen konuştuğumuz zaman ise, kendimizi güvende ya da anlaşılmış hissetmeyiz. Bunu önlemek için, hayat arkadaşınız ile empati kurun.
Son olarak, zaman eksikliği, sağlıklı bir ilişkinin diğer önemli bir düşmanıdır. Eşinizle konuşmak için her gün birkaç dakika ayırmanız önemlidir. Sıcak bir dokunuş veya basit bir göz teması, sevdiğiniz insanı gerçekten enerji ile doldurabilir. Stres ve çok çalışmak ciddi risk faktörleridir.
Çözüm iletişimdir
Gördüğünüz gibi, sağlıklı ve istikrarlı bir ilişkiye sahip olmak her zaman kolay değildir; Her iki taraftan da çaba ve bilinçli katılım gerektirir. Aynı zamanda erkeklerin duyguları hakkında konuşmamaları gerektiği ya da kadınların duygulardan çok fazla söz ettiği gibi toplumsal klişelerle de uğraşıyoruz.
Kadınlar, oynamak zorunda oldukları stereotipler ve toplumsal roller nedeniyle daha iletişimsel olma eğilimi gösterirler. Bu arada, erkeklerin koruyucu ve dayanıklı olması ve dolayısıyla daha sessiz olması beklenir.
Genellikle ilişkilerdeki iletişim eksikliği, ilişkilerdeki hüsranın sebebidir. Eğer bir şey sizi sevdiğiniz insan hakkında rahatsız ediyorsa – örneğin, kıyafetlerini ulu orta bırakmaları ya da çöpü dışarı çıkarmamaları- bunu ifade etmek gerekir. Tartışmak niyeti ile değil, düşüncelerinizi ifade etmek buradaki amaçtır.
Ek olarak, başarı sadece olumsuz şeyleri ve değişme ihtiyacını belirtmekle kalmaz. En önemli şey aşktır. Bu nedenle, olumlu parçaları da iletin. Ne yaptığınızı ve neleri sevdiğinizi belirtmeyi unutmayın.
Sessizlik duyulamaz, ama her şeyin içini doldurur.
Sevdiğiniz insanı, sizi rahatsız eden şeylerden haberdar ederek, belki de durumunuzu değiştirebilirsiniz. Ve eğer yapamazsanız, o zaman kimsenin mükemmel olmadığın hatırlayın. Eşiniz gibi, sizin de tuhaflıklarınız olacaktır.
Aksine, hiçbir şey söylememeyi seçerseniz, yalnızca ilişkinizi zenginleştirecek bilgileri göz ardı etmek ile kalmaz, aynı zamanda kendinizi, her geçen gün daha da mutsuz hissedersiniz. Sonunda, küçük bir şey yüzünden birbirinize girersiniz. İletişim kurmak, yaşamaktır. Söylemediğiniz ve sevdiğinizin bilmediği şey, temel olarak mevcut değildir.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.