Ayrılık Anksiyetesi: Bağlılık Çocuklar İçin Neden Sağlıklıdır
Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas
Ayrılık anksiyetesi her çocuğun yaşayabileceği ve günlük yaşamını büyük ölçüde şekillendiren bir şeydir. Yetişkinlerde anksiyeteye sebep olan problemleri düşünebiliyoruz, değil mi? Sadece zihinsel sağlığımız açısından değil fiziksel anlamda da.
Peki bir çocuğun duygularını yönetme becerisinin daha az olduğu konusunda da hemfikir değil miyiz?
İşin doğrusu, maalesef çocuklar bazı duygusal alışkanlıklara saplanıp kalarak üzgün bir çocukluk döneminden geçebilir. Ancak içlerinde tam tersini yaşayacak potansiyelleri de var.
Çocukların içselleştirmesi gereken gerçeklerden bir tanesi, onlar için önemli olan kişiler tarafından terk edilmeyeceklerini bilmektir.
Mutlu bir çocukluk yaşamak için hiçbir zaman çok geç değildir.”
– Tom Robbins
Ayrılık anksiyetesi nedir?
Ayrılık anksiyetesi, çocukların ebeveynlerinden ya da en çok bağlı oldukları kişilerden ayrı kaldıklarında hissettikleri korkudur. Bu duygunun küçük çocuklarda erken yaşta ortaya çıkması çok normaldir, aynı zamanda oldukça hızlı bir şekilde ortadan kaybolması da normaldir.
Bunun sebebi, ebeveynlerinin onları bırakıp daha sonra geri gelmesine alıştıkça ayrılık kavramını normalleştirmeleridir. Ebeveynlerinin onları terk ettiğini düşünmek yerine sadece geçici bir süre yanlarında olmadıklarını düşünmeye başlarlar. Peki bu ne zaman bir problem haline gelir?
Bu anksiyetenin zararı, çok yoğun bir korku olduğunda ve ayrılık normalleştirilemediğinde hissedilmeye başlar. En sonunda da bir patolojiye dönüşür: ayrılık anksiyetesi bozukluğu.
Ayrılık anksiyetesinin tanı kriterleri
Bu bozukluğun teşhis edilmesi için çocuğun bu semptomlardan en az üçünü gösteriyor olması gerekir:
- Evden ya da en bağlı oldukları kişiden ayrılacağını hissettiği ya da anladığı zaman aşırı ve kronik bir üzüntü yaşamak.
- Evden uzakta ya da çok bağlı olduğu bir kişinin yanında olmadan uyumakta devamlı olarak direnmek ya da bunu reddetmek.
- En çok bağlı olduğu kişileri kaybetme ya da bu insanların başına hastalık, kaza, doğal afet veya ölüm gibi bir şey geleceği ihtimali hakkında çok fazla ve sürekli olarak endişe duymak.
- Bağlı olduğu insanlardan bir şekilde ayrı düşeceği ihtimalini çok fazla ve sürekli kafaya takmak. (Kaybolmak, kaçırılmak, kaza geçirmek ya da hasta olmak gibi korkular)
- Ayrılma korkusu yüzünden evden uzağa, okula, işe gitmekte ya da herhangi bir şekilde dışarı çıkmakta devamlı olarak direnmek.
- En çok bağlı olduğu kişilerin yanında veya evde olmadığında aşırı derecede korkmak ve yalnız kalmaya karşı direnmek.
- Ayrılma hakkında tekrarlayan kabuslar görmek.
- Ayrılık yaşadığında veya yaşayacağını önceden kestirdiğinde tekrarlayan fiziksel semptomlar göstermek. Örneğin, baş ağrısı, mide ağrısı, bulantı ve kusma gibi.
Bütün bunların yanı sıra, bu korku ve kaçınma hissinin devamlılığı dört haftadan fazla sürer, çocukların hayatını büyük ölçüde etkileyen şey de budur.
Bu sorun çocuklarda büyük sıkıntılar yaratır. Hatta bundan etkilenen sadece çocuklar değildir, yetişkinler de her ayrılacakları zaman çocuklarının perişan oluşunu izlemek zorunda kalır.
“Gençlik için geleceği her zaman şekillendiremeyebiliriz ama gelecek için çocuklarımızı şekillendirebiliriz.”
– Franklin D. Roosevelt
Ayrılık anksiyetesinin sebepleri nelerdir?
Ayrılık anksiyetesi, sosyal izolasyon ve akademik hayatta performans düşüklüğü ile birlikte başka psikolojik ve duygusal problemlere neden olabilir, fakat sadece bununla kalmaz.
Ayrıca uyku problemlerinin yanı sıra aile üyeleri arasında çatışmalar da yaratabileceği keşfedildi. Çocuğun ayrılığı saplantı haline getirmesinde rol oynayan faktörleri bilmek işte bu yüzden çok önemlidir.
Öncelikle, çocukların sürekli ebeveynleriyle beraber olması zararlıdır. Bu demek değildir ki ebeveynleri çocuklarıyla vakit geçirmemeli; sadece çocukların zaman zaman ebeveynlerinden ayrı kalması gerekir. Neden mi?
Çünkü çocuklar ebeveynleriyle kısa süreliğine bile olsa ayrı kalmadıkları zaman buna alışamayacaklardır. Böylece ayrılık kaçınılmaz olduğunda büyük ihtimalle aşırı tepki göstereceklerdir.
Bir diğer deyişle, bahsettiğimiz ayrılığa “kafayı takma” alışkanlığı sadece çocuğa bunu saplantı haline getirecek birçok fırsat verildiğinde olur. Genellikle yapılacak en iyi şey kısa süreli ayrılıklarla başlayıp bu süreyi uzatmaktır.
“Çocuklukta hep yaşanan bir an vardır, kapının açılmasıyla geleceğin içeri girmesine izin verir.”
– Graham Greene
Ayrıca beklenmedik ya da travmatik durumlar yaşaması da çocuğun anksiyete geliştirmesine ya da duygusal bir gerileme yaşamasına uygun koşulları oluşturur. Örneğin, okula gitmek, hastaneye gitmek ya da aileden birinin ölümü gibi durumlar.
Ebeveynler nasıl yardımcı olabilir
Son olarak, çocukta daha çok anksiyete yaratarak bağımlı davranışlarını körükleyen bazı ebeveynler de vardır. Yani kendi ayrılık anksiyetesini çocuklarına adeta bulaştıran ebeveynlerden bahsediyoruz.
Bu yüzden çocuklar ailesine çok fazla bağımlı olmamalıdır. Yoksa ebeveynleriyle sürekli temas halinde ve onların koruması altında olmayı aşırı boyutlarda bir dayanak haline getireceklerdir. Bu da bağlı oldukları kişilerin çocukları yavaş yavaş bağımsızlığa teşvik etmesinin neden bu kadar önemli olduğunu açıklıyor.
Eğer bunu becerebilirseniz, geçici olarak çocuklarınızın yanından ayrıldığınız zamanlarda onların anksiyeteyle boğuşmadığından emin olmak adına üzerinize düşeni yapmış olursunuz.
Görseller Chinh Le Duc, Dmitry Ratushny ve Viktor Jakovlev’e aiitir.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.