Yoksulluk Savaşında Sosyal Hizmetlerin Rolü
2008 yılında dünya çapında yaşanan ekonomik kriz ile zengin ve yoksul arasındaki uçurum iyice büyümüştü. Bu krizin etkisiyle istikrarsızlaşan ekonomik koşulların sonucunda binlerce insan ötekileştirildi. En büyük darbeyi toplumun en hassas kitlesi aldığı için, yoksullukla savaşan bir sosyal hizmetler oluşumuna olan talepte hatrı sayılır bir artış görüldü. Böylece toplumun ihtiyaçlarının doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan sosyal hizmetlerin rolü de artmış oldu.
Genelde insanların yoksulluk deyince aklına ilk önce düşük maaşla çalışmak gelse de, uzmanlar yoksulluğu bireyin ya da bir hanenin gelirini baz alarak ölçüyor. Ancak evrensel ya da kesin bir kriterden bahsetmek söz konusu değil; sadece bu konunun göreceli olduğunu söyleyebiliriz.
Bu göreceli kriterler, belli bir zaman aralığını ve coğrafi bölgeyi göz önüne alarak yoksulluk ve ortalama gelir düzeyini belirlemeye yarıyor (Del Barrio, 2014). Her şeyden önce yoksulluğun çok boyutlu bir kavram olduğunu kavramış olmak gerekir.
Yoksulluk ve ötekileştirme
Yukarıda bahsettiğimiz gibi, yoksulluğun tek bir tanımı ya da sınıflandırması yoktur. Bu fenomeni ölçmenin birçok farklı yolu vardır (Del Barrio, 2014):
- Kullanılan bilgi türüne göre ölçmek. Objektif ya da öznel.
- Yoksulluk sınırını belirlemek için bir referans noktası almak. Mutlak ya da göreceli.
- Araştırmanın hedeflediği belli bir zaman dilimini baz almak. Yılın belirli bir kısmına ya da uzun vadeli olarak bakmak.
- Temel kaynaklara ulaşım yetersizliğini baz alarak analiz etmek. Çok boyutlu yoksulluk.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programına (UNDP) göre yoksulluk, ortalama bir hayat yaşamak için herkese eşit seçenek ya da fırsatların sunulmaması demektir. Bu program, referans aldığı Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksi (MPI) ile yoksulluk içinde yaşıyor olarak kabul edilmenin kriterlerini belirliyor. Birleşmiş Milletler bu endeksi, insanların yoksunluğunu çektiği şeylerin etkisini ve boyutunu anlayabilmek için tasarlamıştır.
Ötekileştirme terimi de aynı şekilde çok boyutlu bir kavramdır. Bireyleri, grupları ve coğrafi bölgeleri etkileyebilir. Bu bağlamda gelir, sağlık, eğitim, hizmetlere erişim, konutlandırma ve borçlar açısından ötekileştirme örneklerini verebiliriz. Spicker, Alvares ve Gordon’a (2009) göre ötekileştirme şu problemlere yol açabilir:
- Evsizlik.
- Kentsel krizler.
- Etnik gerilim.
- Uzun süredir işsiz olanların sayısındaki artış.
- Yoksulluk düzeyinin hep yüksek oranlarda olması.
Yoksullukla başa çıkmada sosyal hizmetlerin rolü
Sosyal hizmetlerin, entegre bir sağlık sistemini ayakta tutan temel dayanaklardan biri olduğu su götürmez bir gerçek. İhtiyacı olan insanlara destek olmak için her gün çalışan ve her bir durumu kendi özeli içinde incelemeye zaman ayıran birçok işinin uzmanı var. Bununla birlike, her duruma uyarlanabilecek bazı kurallar bütününe ihtiyaç olduğunun bilincindeler.
Sadece görünürdeki sorunları iyileştirmek ya da çözmek için yardımcı olmaya çalışan birçok topluluk olsa da, bu durum problemin üstüne yara bandı yapıştırmaktan farksızdır.
Bu sebeple, paternalizmden kaçınmak ve toplumları güçlendirmek için yüreklendirmeye odaklanmak çok önemlidir. Sosyal hizmetlerin amacı, bireylerle birebir çalışarak günlük mücadelelere göğüs germelerine yardımcı olacak beceriler kazanmalarına yardım etmektir. Yoksulluğun devam etmesine engel olmanın tek yolu eğitimden geçer.
Genelde bireyler mevcut hizmetlere ulaşmak için bazı gereklilikleri yerine getiriyor olmalıdır. Erişilebilir kaynaklardan bazıları şunlardır:
- Kira ya da konut kredisi yardımı.
- Gıda pulu.
- Elektrik, su, doğalgaz faturasına indirim ya da gelir düzeyine göre belirlenmiş bir destek.
- Belirli bir gelir düzeyine tekabül eden kişiler için finansal destek.
- Primsiz emekli aylığı.
- İnsanların iş bulmasına yardımcı olmak.
- Eğitim.
- Ailelerin kaynak planlaması ve organizasyonu.
İnsanları yoksulluktan kurtarmak için her ne kadar para son derece önemli olsa da, önceliğimiz bireyler ve ailelerle beraber çalışarak onların sorunlarına uzun süreli çözümler bulmak olmalıdır. Nihayetinde en iyi çözüm yolu, ulaşılabilir hedefleri olan birey odaklı projeler yürütmektir.
Sonuç olarak, sosyal hizmetlerin amacı bu hizmetlere bel bağlayan bir toplum yaratmak değildir; özgür ve özerk, kendi kararlarını verebilen ve kendi problemlerini çözebilen bir toplum yaratmaya çalışmaktır.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
Del Barrio, J.M., “Estructura Social y Desigualdades”. Universidad de Salamanca. Salamanca (2014)
Kliksberg, B. (1989). Cómo enfrentar la pobreza. Estrategias y.
Spicker, P., Álvares, L., & Gordon, S. (2009). Definiciones de pobreza: doce grupos de significados. Pobreza: Un glosario internacional, 291-306.
SÍNDIC DE GREUGES DE LA COMUNITAT VALENCIANA (2017). El papel de los servicios sociales generales en la lucha contra la pobreza y la exclusión social en los municipios valencianos durante la crisis.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.