Logo image
Logo image

Sizi Tanıyan İnsanlar Sizi Seviyorsa... Ne Diye Korkuyorsunuz Ki?

3 dakika
Sizi Tanıyan İnsanlar Sizi Seviyorsa... Ne Diye Korkuyorsunuz Ki?
Gema Sánchez Cuevas

Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas

Tarafından yazılmıştır Cristina Roda Rivera
Son Güncelleme: 21 Aralık, 2022

Haydi bir deney yapalım. Bu deneyin sonuçlarını yüzde cinsinden temsil etmek en iyisi olacaktır. Bazen zihninizde çok fazla çelişki birikebilir ve bu durum, sonuçları net olarak görmenizi zorlaştırır. Bu nedenle, “veriyi” daha kolay bulmanıza ve bazen bir noktada sosyal temastan ve hatta sevgiden korkuyor olmanızın nedenini anlamanıza yardımcı olacaktır.

Şöyle bir geçmişe dönün ve bugüne dek tanıştığınız tüm insanları düşünün. Sizi gerçekten incitmiş olanları, dayanması zor bulduğunuz şeyleri düşünün. İlgisiz olduğunuz veya sizin için korku yaratanları düşünün. Kendinizi iyi hissettirenlere ve coşku ve bolluk üretenlere.

Eğer bahsi geçen son iki insan grubu, bütünün hatırı sayılır bir yüzdesini alırsa, bu hislerin karşılıklı olup olmadığını düşünün. Bunlar hayatınızda yer alan sevdiğiniz ve saygı duyduğunuz, aynı zamanda sizi seven ve size saygı duyan insanlar. Sizin gibi birinin hayatına girmesini bekleyen pek çok kişi var. Bu insanlar, “kötü olanların” sizi başkalarını tanıma çabasından uzaklaştırmaması için çok iyi bir nedenidir.

Üzücü olan şey, sık sık çok sayıda darbeye maruz kalmamızdır; öyle ki hayatını yarım yamalak yaşayan insan tipine dönüşürüz. Bu insanlar, saklanacak çok şeyleri olduğu hissiyle yaşarlar çünkü bir noktada, gösterecek ilgi çekici hiçbir şeyleri olmadığını düşünmüş olan biriyle karşılaşmışlardır. Ancak bu insanların ilgi çekici bir şey görmediği o yerde diğer insanlar içlerinde harika bir şey gördüler. Dikkatimizin odağını değiştirmek ve korkuya karşı önyargısız bir ölçek kullanmak zamanı değil mi?

Kendini yargılıyorsan, adil olmaya çalış

Gecenin bir yarısında bir telefon almış o insan gurubu içinde olup olmadığınızı düşünün. Birinin bütün gizli sırlarını paylaştığı bir kişi. Bir başarıyı kutlamak için defalarca aranan biri. Yıllar geçtikten sonra bile birinin hayatınızın nasıl olduğunu sorup sormayacağınızı kendinize sorun…

Bunlar, randevularını değiştirip eve geç gitmeleri gerekse bile sizi görmek isteyen insanlar mı? Bu soruların herhangi birine ”evet ” demenizi sağlayan bir grup insan varsa etrafınızda, şanslısınız demektir. Şimdi bir de şunu düşünün: eğer başkalarında bu tür bir hissi uyandırabiliyorsanız, neden sosyal ilişkilerden bu kadar çok korkuyorsunuz? Neden hâlâ içinizi açmaktan korkuyorsunuz?

“Başkaları için bir anlamımız olduğunu fark edince varlığımızın bir amaç ya da manası olduğunu hissederiz.”

– Stefan Zweig

Some figure
Hasar biriktiren ve bunu takıntı hâline getiren kişiler, sözünü ettiğimiz gruba dikkat etmekte zorlanacaklardır. Bu sizin durumunuzsa (veya tanıdığınız birininki), bakış açınızı değiştirmenizi tavsiye ederim. Sizden, oluşturduğunuz o yargılara rağmen, sizi seven de size saygı duyan insanları da dinlemenizi istiyorum. Dahası, karşılaştığınız harika insanların birçoğu zarar görmemek için kendilerini korumayı seçmiş olsaydı ne olurdu düşün. Arkadaşlıklarından pek de zevk almazdınız.

Zevk, hayatımıza katkıda bulunan insanlar için önemli olmaktan doğar

Çünkü bizi önemli gören insanlara bakmak bir zevktir. Çünkü hayatımıza katkıda bulunan ve önemsediğimiz kişilerin arkadaşlığına sahip olmak çok lezzetlidir. Bu duyular iç dünyamızı güçlendirir. Başkaları ile her türlü iletişimi kesen bir duvar ihtiyacını ortadan kaldırırlar.

Kendimizi mutlu, hasta, melankolik, bunalmış hissettiğimizde veya yeni bir yere seyahat etme konusunda endişe duyduğumuzda, yanımızda olmasını istediğimiz insanlardan daha fazla etkileyemez hayatımızı hiç kimse. Bu, başkalarının arkadaşlığı ve yoldaşlığıyla yaşamak ve varlığımızın anlamını yalnız başına aramamaktır. Yavaşça ve açık bir şekilde yürümek, gelip geçici insanlar olduğunu öğrenmek demektir. Ama hayatımızı kolaylaştıran bazı insanlar da vardır. Bizi kollarında taşıyıp uçuyormuşuz gibi hissettiren insanlar.

“Pes etme, lütfen havlu atma,
Soğuk cildini yaksa,
ve korku her yanını ısırsa bile,
Güneş batsa ve rüzgar sessiz olsa bile,
Ruhunda hala ateş var.
Hayallerinde hala hayat var.

Çünkü her gün yepyeni bir başlangıçtır.
Tam zamanı ve mümkün olan en iyi an şu an.
Çünkü yalnız değilsin, çünkü seni seviyorum.

– Mario Benedetti

Some figure

İyiliği ve sevgiyi düşünün, işlerin karanlık tarafını unutun

Dikkatinizi doğru insan grubuna odaklayın. Bu, kimin en çok puan aldığına değil, iyi deneyimlerin çoğalmasına bağlıdır. Yapılamaz dediğimiz şeyler, tüm deneyimlerimizin, her zaman bizi destekleyen insanlarla “iyi” alanda yer almasını sağlamaktır. Dikkatimizi, onlara güvendiğimizde bizi hayal kırıklığına uğratmış insanlara odaklamamalıyız.

Elinizdeki en iyi kartlar, sizi ilerlemeye devam etmeniz için harekete geçiren (ve bunu hâlâ yapan) insanlar tarafından verilmiştir, hile yapanlar tarafından değil. Dikkatinizi, hayatınıza katkı sağlayan ve sizin için önemli olan şeylere odaklayın. Kendi kurallarınız var ve başkalarının kuralları farklı olabilir. Ancak, onların etkisinin kararınızı bükmesine izin vermeyin. Yargıç sizseniz, aldatmacaya yer vermeyin. Sizi seven kişilerin ifadelerini dışarıda tutmayın. Hayat bir tehlike kaynağıdır, ama aynı zamanda da bir piyango çekilişindeki şansla doludur ve kadere dayanır. Bizim ve sevdiklerimiz için bir kader.

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.