Sahip Olduklarınıza Değer Vermeyi Öğrenin
Bazen, sizden her zaman için daha fazlasına sahip olmanızı isteyen bir dünyada yaşamanın, sahip olduklarınızın değerini bilmeye bir engel olması normaldir. Çoğumuz, maddi şeylerden, ilişkilerimize ve güzelliğimize kadar sahip olamadığımız şeylere odaklanıyoruz.
Hayattan büyük şeyler bekliyor ve mucizelere hayran kalıyoruz. Bu arada hayatın, diğer insanların istediği ama sahip olmadığı nimetlerden zaten bol bol verdiğini atlıyoruz. İnsanlar, hayatta sahip olamadıkları şeyleri düşünmekten, hali hazırda sahip olduklarının keyfini çıkaramaz oldu. Peki ya siz? Sahip olduğunuz şeylerin kıymetini anlayabildiniz mi, yoksa hala bir yerlerden bir şeylerin gelmesini mi bekliyorsunuz?
Hayatınızın hazinelerini keşfedin
Hayatınızda en çok neye dikkat ediyorsunuz? Çoğumuz uzaktan gözümüzü alan, parlak ve pırıltılı, maddi değeri olan şeylere özeniyoruz, ancak onlara sahip olduğumuz zaman hayatımızda herhangi bir değişiklik olmuyor.
Sahip olduğunuz şeylere değer vermek, paranın satın alamayacağı küçük mutlulukları takdir etmeyi öğrenmek demektir. Eğer biraz daha dikkat edebilirseniz, sahip olduğunuz birçok küçük hazineyi keşfedeceksiniz. Benim için en basit olanları:
- Her gece uyuyabileceğim bir ev
- Beslenme
- Sağlık
- Giyinme
- Arkadaşlar, sevgi ve aile
Bu maddelerin, hayatın çok temel değerleri olduğu için herhangi bir vasıfları olmadığını düşünebilirsiniz. Ama bir durup tekrar düşünün: bu değerlere sahip olamayan kaç kişi var şu dünyada? Sahip olduğunuz şeylere değer vermek, sadece maddi eşyaları kapsamaz.
Minnettar olmak, yaşadığınız küçük anlar ve hatıralar için de müteşekkir olmayı gerektirir: yaşlandığınız zaman hatırlayacağınız arkadaşlarınızla yediğiniz yemekler ya da çocukken her sabah yediğiniz yağlı ballı ekmek…
Sahip olduğunuz şeylerin kıymetini bilmek çaba gerektirir
En son ne zaman sahip olduklarınıza gönülden bir teşekkür ettiniz? Duş alırken veya dişlerinizi her gün fırçalarken harcadığınız zaman bile, sahip olduğunuz değerlerin farkına varılması gereken anlardır.
Başardığınız her şeyi, sahip olduklarınızı ve çevrenizdeki her şeyi bir düşünün. Hayatınızın en zor ve sıkıcı günü bile, minnettar olmayı öğrendiğinizde, size bir şeyler katabilir. Nelerden yoksun olduğunuzu ve neyi arzuladığınızı düşünmek normal bir durumdur, ancak her gününüzü biraz daha minnettar olmaya adarsanız, hayatınıza daha fazla şükran duyacaksınız.
Eğer bu şansı yakalar ve arzu ederseniz, şükran duymanız gereken her şeyin bir listesini yapmalısınız. Bu şekilde, üzgün ya da sıkılmış hissettiğinizde, listenin üzerinden geçebilir ve sahip olduğunuz her şey için minnettar olabilirsiniz. Bu sayede, zor günleriniz biraz daha kolay bir hale gelecektir.
Önemsiz şeylere değer vermeyi bırakın
Bazı insanların önemsiz şeylerden bu kadar şikayet etmesi beni o kadar şaşırtıyor ki… Bu insanlar, bankada sıra beklemekten ya da otobüsü kaçırmaktan bile büyük bir mesele yaratırlar. Kendinize karşı dürüst olun, siz de aslında hiçbir önemi olmayan şeylere takıldığınız için sahip olduklarınızın değerini unutuyorsunuz.
Bu önemsiz şeyleri ne kadar uzun düşünürseniz, size olduklarından o kadar daha ciddi geleceklerdir. Bu durumlara daha çok enerji harcamak, sizi gerçekten önemli olan şeylerden uzaklaştırır. Banka sırasında 20 dakika beklemek zorunda olduğunuz o günü bir hatırlayın. Bu 20 dakikanın belki de çocuğunuz ile birlikte geçirmek için size bahşedilmiş bir zaman olduğunu hiç düşündünüz mü?
Bakış açınızı değiştirmek, hayatınızı daha kolay bir şekilde idame edilebilir kılmaktadır. Tabii ki kimse otobüsü kaçıracakları için geç saate kadar çalışmayı istemez, ancak bizim kötü olarak gördüklerimizden bile bir hayır gelebilir. Aradaki fark, her durumun içerisindeki olumsuz yandan daha ziyade, olumlu tarafı görmek için ne kadar hazır olduğunuzda gizlidir.
Ya hayatta olmasaydınız?
Çoğu kez “bazı şeylerin kıymetini ancak onları kaybedince anlarsın” sözünü duyuyoruz. Aslında anlaşılması çok kolay bir laf, değil mi? Ya gerçekten sahip olduğunuz her şeyi kaybederseniz ne olacak? Gözlerinizi kapatın ve bir süreliğine hayatınızın tamamen değiştiğini hayal edin. Eviniz yok, yiyecek bulamıyorsunuz, hayatınızda hiç kimse yok.
Bu çok bunaltıcı bir görüntüdür, ancak dünyada bu koşullar altında yaşayan birçok insan olduğunu unutmayın. Sahip olduğunuz şeylere değer vermek zaman kaybı değildir. Aslında böyle materyalizme dayalı bir düzende, devrimci bir harekettir. Hayatı bu şekilde görmek sizi daha mutlu edecektir.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.