Logo image
Logo image

Patria: Ömür Boyu Kin Tutmak Mümkün Mü?

4 dakika
Patria, İspanya'da bir yılı aşkın bir süredir en çok satan kitap unvanını koruyor. Bu kitabın sayfalarında ETA terör örgütünün toplumun her katmanında yol açtığı acıya dair içten bir hikaye bulmak mümkün. Artık bu kitabın diziye uyarlanmış versiyonu da izleyicinin beğenisine sunulmuş durumda.
Patria: Ömür Boyu Kin Tutmak Mümkün Mü?
Son Güncelleme: 22 Aralık, 2022

Patria, Fernando Aramburu tarafından kaleme alınmış aynı adlı kitabın televizyona uyarlanmış versiyonudur. Bu dizi uyarlaması, senarist ve yapımcı Aitor Gabilondo tarafından izleyiciye sunuluyor. Sekiz bölümlük bu diziyi San Sebastián  film festivalindeki gösteriminin hemen ardından artık HBO üzerinden izlemek mümkün.

Dizide, ETA terörizminin derin izlerini taşıyan iki ailenin dramı konu alınmış. Aslında mafya olarak nitelendirilebilecek bu terörist grup, İspanyol Hükümeti üzerinde baskı yaratmak ve bağımsızlık isteklerini gerçekleştirmek için 853 kişinin ölümünden sorumlu bir örgüt.

Bununla birlikte Patria‘yı özel yapan şey bir politik analiz niteliği taşımadan, sanatsal bir yaklaşımla konuyu insan açısından düşünmeye sevk etmesi. Hikayede hiçbir tarafı temize çıkarma, kıyaslama ya da ilişkilendirme amacı güdülmüyor. Sadece teröristleri destekleyenlerin ve onlar tarafından eziyete uğrayanların, tehdit edilenlerin ve öldürülenlerin duygularını izleyiciye yansıtıyor.

Patria: Neyin Önemli Olduğu Değil, Ne Kadar Önemli Olduğu

40 yılı boyunca terörist grup ETA, şiddet kullanarak Bask ülkesinin isteklerinin sözcüsü olmaya ve gücü elinde bulundurmaya çalışmıştır. Çoğu kez sivil insanlar bu örgütün gerçekleştirdiği saldırıların, şantajların ve tehditlerin kurbanı olmuşlardır.

Bu gerçekle yüz yüze kalan İspanya devleti baskılara karşı her zaman direnç gösterememiştir. Devlet tarafından desteklenen ve GAL olarak adlandırılan gruplar, ETA militanlarını ya da bu gruptan olduklarından şüphelendikleri kişileri öldürmüş ve çeşitli işkenceler yapmışlardır. Bu örgütün sonunu getirmek için uygulanan bu yöntem pek çok çevrede sadece onları haklı çıkarmış ya da bu örgüte daha fazla destekçi kazandırmıştır.

2011 yılında ilan edilen kalıcı ateşkes sonrası ETA elindeki silahları 2017 yılında teslim etmeye başlamıştır. Örgütün dağılma süreci 2018 yılında sona ermiştir. Örgüt insanlardan özür dilemediği gibi bünyesindeki pek çok katil de aynı fikirleri savunmaya devam etmekte ve sokaklarda rahat bir şekilde dolaşmaktadır.

İki Kadın, İki İdeoloji

Patria, otuz yılı aşkın süredir devam eden silahlı çatışmalar nedeniyle yerle bir olmuş iki Bask ailesini konu alan bir hikayedir. 2011 yılında ETA’nın silah bıraktığını açıklaması ile dul Bittori (Lena Irureta) San Sebastián’dan evine dönmeye karar verir. Bittori’nin nakliyat işiyle uğraşan Basklı kocası Txato (José Ramón Soroiz), bir cinayete kurban gitmiş ve kadın o yıllarda evini terk etmek zorunda kalmıştır.

Dönüşüyle birlikte pek çok yarası da yeniden kanamaya başlar. Orada Miren (Ane Gabarain) ve kocası Joxian (Mikel Laskurain)’le buluşur. Bu iki aile ETA saldırısından önce birbirleriyle dosta geçinmektedirler. Miren’den ideolojik bir amacı olmaksızın bazı yanıtlar almak ister. Eski arkadaşının oğlu olan Joxe Mari (Jon Olivares)’nin kocasının katili olup olmadığını öğrenmeyi amaçlamaktadır. Hapiste olduğunu biliyordur ancak bu cinayetteki gerçek rolünü öğrenmek ister.

Geçmişe ve Günümüze Dair Mantık Dışı Bir Hikaye

Patria izleyiciyi zaman içinde yolculuklara çıkardıkça ve iki aile arasındaki dostluğu anlattıkça öncesi ve sonrası olarak tanımlanabilecek olayların olduğunu anlıyoruz. Kişinin kendisini aile ilişkileri, coğrafi ya da politik kavramlarla konumlandırma ihtiyacının en güçlü duygusal bağları bile yok ettiğini görüyoruz.

Txato’nun ölümüne sayısız kez dönen ve bu olayı farklı bakış açılarından yeniden canlandıran dizi, zorbalığın etkilerini, ETA’nın sosyal ilişkiler üzerindeki rolünü ve yarattığı korkuyu çok doğru bir biçimde detaylandırıyor.

Patria, katillerin ailelerinin çekmiş olabilecekleri acılar konusunda dürüst bir yaklaşım sunuyor. Ancak aynı zamanda onların kim olduklarını ve nasıl bu hale geldiklerini söylemekten de kaçınmıyor.

Some figure

Patria: Dargınlık Var Olduğunda Hiçbir Şey Gelişemez

Dizide tüm ailelerin duygusal anlamda nasıl yerle bir oldukları gözler önüne seriliyor. ETA’nın silah bırakmış olması, pek çoklarının bağımsızlık savaşında insanları öldürmenin tek geçerli yol olduğunu düşündükleri gerçeğini değiştirmiyor. Diğer taraftan, daha önce de belirttiğimiz gibi dizide yaşanan trajedilere ilişkin bütüncül ve genel bir bakış açısı sunulmaya çalışılıyor.

Dizi, katilleri temize çıkarmadan, arkadaşı ile birlikte bu örgüte katılmayı düşünen genç Abertzale’nin dönüşümünü ve aşamalı bir biçimde kişisel cehennemine gidişini izleyiciye aktarıyor. Dizinin hikayesi kimi zaman o kadar eşit mesafeli ki çoğu kez insanları enselerinden vurarak öldüren, çocukları katleden ya da günlerce kaçıran kişiler hakkında bile tarafsız bir izlenim sunuluyor.

Gabilondo, izleyicileri küçük bir mahalleye götürüyor ve tehdit altında yaşamanın nasıl bir şey olduğunu, aileler arasında hayat boyu devam eden dostluğun nasıl büyük bir nefrete dönüştüğünü gösteriyor. Politik ideolojinin her iki tarafı da çepeçevre sardığı ve ilişkilerin insani boyutunu yok ettiği açık bir biçimde gözler önüne seriliyor.

Patria Adlı Bu Dizide Fikirler ve Duygularda Yüzeyselliğe Yer Yok

Dizide özellikle Miren, yürek parçalayıcı bir karakter. Çünkü sadece oğlunu anlamaya çalışan bir anne değil aynı zamanda dargınlıkların kaynağı bir kadın niteliği taşıyor. Bu karakterin antitezi olan kızı Arantxa (Loreto Mauleon) ise son derece cesur bir vizyonla asıl devrimci ve saldırgan olanın insanlığın diğerlerine karşı olan tutumu olduğunu gösteriyor. Ayrıca iyi duyguları uyandırmaya devam eden Arantxa, hayat ona durmaksızın oyunlar oynasa da bu özelliğinden vazgeçmiyor. Yani o, Patria‘da umut ışıklarının süzüldüğü bir mazgal deliği gibi ön plana çıkıyor.

Aslında bu dizi inandıklarımızdan daha çok ne olduğumuzla ilgili. İçeriğindeki hikaye parçacıkları kimi zaman içimizde bulunan en kötüyü dışarı çıkarıyor. Ayrıca şunu da merak etmeden duramıyoruz: İnsanların ne kadarı terörizmi kucaklıyor ya da destekliyor olabilir? Bir ideoloji insanları öldürecek, tehdit edecek, kaçıracak ya da kendisine boyun eğdirmek için zorlayacak kadar nasıl kör edici olabilir? Bugün neden katillerin kimliklerini halen bilmiyoruz ve henüz hiçbirinden “özür dilerim” gibi bir cümle duyduk mu?

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.