Mariela Michelena’nın İlişkiler Hakkındaki 5 Sözü

Mariela Michelena’nın İlişkiler Hakkındaki 5 Sözü
Sergio De Dios González

tarafından incelendi ve onaylandı. psikolog Sergio De Dios González.

Tarafından yazılmıştır Raquel Lemos Rodríguez

Son Güncelleme: 21 Aralık, 2022

Mariela Michelena, ilişkiler konusunda uzmanlaşmış bir psikoanalisttir. Kitaplarında insanların duygusal bağımlılık ortamında nasıl yaşadıklarını, bu tür ilişkilerin nasıl bu kadar zehirli hale geldiğini ve ortaya çıkan tüm sorunları anlatıyor. Onun amacı ilişkilere açıklık getirmektir. Bu yüzden bugün Mariela Michelena’nın ilişkilerle ilgili en önemli sözlerinden alıntılar yapacağız. (Alıntılar İspanyolca’dan tercüme edilmiştir.)

Yıllar geçiyor ve yaşlanıyoruz ancak ilişkilerimizi birbiri ardına bir felaket haline getiren yanılsamalara ve beklentilere takılıp kalıyoruz. Yerimizde saymaya devam ediyoruz. Belki de Mariela Michelena bazı eski inançlardan kurtulmamıza yardım edebilir ve herkes için daha sağlıklı olan yeni düşünceleri benimsememize yardımcı olabilir.

1. “Aşk yüzünden acı çekmek kolaydır”

Mariela Michelena’nın bu sözü oldukça anlamlıdır. Acı çekmek bazen kaçınılmazdır, bazen de değildir. Bu yüzden acı çekmenin kaçınılmaz olmadığı durumlarda duyguları doğru yöneterek kazançlı çıkabiliriz. Belki de çocuğunuz olmadığı için ya da paranız ihtiyaçlarınızı karşılamaya yetmediği için acı çekiyorsunuz.

Ancak söz konusu aşk yüzünden acı çekmek olduğunda bu durum sevmekten ya da sevilmemekten kaynaklanabilir. İnsanlar size saygı duymuyor mu? Yalnız kalmaktan korktuğunuz için mi insanlarla birliktesiniz? Durum sizin için böyleyse sağlıksız bir aşk yüzünden acı çekiyorsunuz demektir.

Bir aşk için acı çektiğimizde bunun karşılığını alacağımıza inansak da aslında hiçbir karşılık almıyoruz. “Sessiz kalırsam, benimle kalır. Ne düşündüğümü söylemezsem, beni bırakmaz ”. Bu düşünceler, ilişkilerimizi zehirli hale getiriyor ve davranışlarımız bize zarar veriyor. Buna değmez.

birbiriyle konuşmayan çift

2. “Karşılaştığımız her kurbağayı parlayan zırhlı şövalye zannederiz”

Burada Mariela Michelena, sürekli “parlayan zırhlı şövalye” arayışında olmamızdan bahsediyor. Bu asla bitmeyen bir arayıştır çünkü onunla ilgili olan hayal kırıklığımız kendini göstermediği için kurbağaları şövalye yapmaya devam ediyoruz.

Zaman geçtikten sonra sonunda gözümüzün önündeki perdeler kalkar ve gerçeği görürüz. Karşımızdaki insanın bizi aldattığını düşündüğümüzde aslında bunda bizim de payımız vardır çünkü onları idealleştiren bizdik.

Pek çok insan birini gerçekten sevene kadar beklemez. Diğerleri de, sadece bir “merhaba” ile pek çok umut yeşertir ve beklentiye girer. Özellikle ilişkiler söz konusu olduğunda acele etmek hiç iyi bir şey değildir. Bu noktada istediğimiz şeyin ne olduğunu, ne aradığımızı tartmamız ve sonra önümüzdeki insanın bu isteklere uyup uymadığını görmek için gözlerimizi açmamız gerekir.

“Sevgiyi daha fazla süsleyip yücelterek daha bağımlı ve güçsüz hale geliyoruz.”

– Mariela Michelena

3. “Erkekler bebek değildir”

Bir çok insan partnerlerine bebekmiş gibi davranıyor. Kadınlar bir anne gibi sevgilisine ya da kocasına bakıyor. Aslında, söz konusu koşulsuz sevgi olduğunda partnerlerine “bebek” gibi davranan kadınlar olması şaşırtıcı değildir.

Koşulsuz sevgi karşılığında herhangi bir şey beklemeden sevmektir. Mariela Michelena’nın dediği gibi, “Koşulsuz seven kişi koşulsuz sevgi verir çünkü bunu yapmak ister, çünkü böyle hisseder, çünkü kendi ilişkilerinde kararı kendileri verir.” Herhangi bir karşılık beklemezler. Kendi verdikleri sevgi fazlasıyla yeterlidir. Bu tür sevgi çocuğunuza verebileceğiniz bir sevgidir, partnerinize değil.

Durumu analiz etmeyi bırakırsak, bir erkeği bebekmiş gibi sevmenin, bir yanılsamayı, aklımızda bir fanteziyi sevmek anlamına geldiğini anlayacağız. Gözlerimizi açarsak, bu bebeğin bir sakalının olduğunu, bir yetişkin olduğunu ve kendi kendisine yetebileceğini göreceğiz.

Ona koşulsuz sevgi vererek,  bize çok fazla zarar verebilecek birinin eline muazzam bir güç veriyoruz. Aslında bu durum kendimizi ne kadar az sevdiğimizi gösteriyor.

4. “Tutku hayat boyu sürer mi? Bazıları için evet ama çoğunluk için hayır”

Mariela Michelena, gerçek aşkı bulduysak, tutkunun hiçbir zaman ortadan kaybolmayacağı yönündeki ortak inanç hakkında bizi uyarıyor. Tutku sonsuz değildir. En nihayetinde aşk tutkuyu sonsuza kadar aynı seviyede tutmaya yetmeyecektir. Bunun için çabalamak ve bağlı olmak gerekir.

İlişkilerindeki tutkuyu çok üzün süre koruyan çiftler olsa da, “normal” senaryoda tutkuyu korumak için çaba sarf etmek gerekir. Eğer çabalamazsak tutku ortadan kaybolabilir ve sorunlara ve hayal kırıklıklarına neden olabilir.

“Hayattan hiçbir amacı olmayan şeyler talep ediyoruz ve bize hiçbir katkısı olmayacak bir mutluluğu bekliyoruz.”

– Mariela Michelena

5. “Kadınlar aşk için kendilerini kurban edebilirler”

Mariela Michelena’nın bu son sözü inanılmaz derecede önemlidir ve sevginin sınırlarını koymakla ilgilidir. Bir ilişkide ne kadar fedakarlık yapacağımıza biz karar veririz. Tüm ilişkilerde net sınırlar koymalıyız.

Bir ilişkinin sınırı kişiden kişiye ve ilişkiden ilişkiye değişiklik gösterecektir. Örneğin, bazı insanlar sadakatsizliği hoş görmez. Bazıları için ise ihanetin ne şartlarda (bir gecelik bir ilişki veya sürekli bir ilişki) gerçekleştiğine bağlı olarak bu durum tolere edilebilir. Bizim için önemli olan, sınırlarımızı belirlemektir.

ellerinde ipler olan kadın

Bununla birlikte, bir ilişkiye başladığımızda tüm bunları unuturuz. Kendimizi uzun sürmeyecek bir ilişki için bile çılgınca şeyler yaparken buluruz. Bunun sebebi sınırlarımızın olmayışı mıdır? Gerçekten kendimizi hiç mi düşünmüyoruz?

Zararlı bir ilişkiye başlamamak için öz saygımıza sahip çıkmalı ve değerlerimize uygun sınırlar belirlemeliyiz. Ancak, hepsinden önemlisi insanları gözümüzde idealleştirmemizi teşvik eden inanç ve beklentilerden uzaklaşmayı öğrenmeliyiz.


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.