Jules Verne: Sıra Dışı Bir Hayat Hikayesi

tarafından incelendi ve onaylandı. psikolog Gema Sánchez Cuevas

Tarafından yazılmıştır Camila Thomas

Son Güncelleme: 21 Aralık, 2022

Birçok insan Jules Verne ismini duymuştur, onun inanılmaz maceralarına hayatının bir noktasında mutlaka kendini kaptırmıştır. Buna ek olarak, 19. yüzyılda yaşamış bir insanın geleceğe dair bazı buluşları detaylı bir şekilde tahmin etmesi son derece ilgi çekicidir.

Jules Verne kitaplarında mühendisliği, bilimi ve edebiyatı mükemmel bir şekilde birleştirmeyi becerebilmiştir. Yazdıklarıyla ve hayal ettikleriyle gerçekten zamanının ötesinde bir insandı.

Denizaltılar fanteziden öte bir şey değilken ve elektrikli motorlar henüz ortada yokken, Jules Verne mükemmel bir şekilde detaylandırılmış ve geliştirilmiş Nautilus isimli denizaltıyı yarattı.

Fransız yazar, buluşlarının detaylarını kitaplarında tasvir etti; sayısız detaylarla ve açıklamalarla bu denizaltıda kaç tane motor olduğuna dair bile okuyucularına bilgiler verdi.

Verne, kitaplarında sık sık bilimi işledi ve kurmaca seyahat hikayelerine yeni bir tanım kazandırdı. Edebiyat dünyası için önemli bir isimdi, ancak bilim dünyası için de devrimci bir insan oldu.

Jules Verne ve gençliği

Jules Gabriel Verne, 1828 yılında Fransa’nın Nantes şehrinde orta sınıf bir ailede dünyaya geldi. Görece huzurlu ve rahat bir çocukluk geçirdi. Babası başarılı bir avukattı ve Verne çok genç yaştan itibaren farklı yerlere seyahat edebiliyordu.

Efsaneye göre Jules Verne henüz küçük bir çocukken bir gemide tayfa olarak Hindistan’a gitmek ister. Bu hadisenin gerçekleştiğine dair elimizde bir kanıt yok, ancak çoğu insan bu hikayeyi doğru olarak kabul ediyor. Çoğu kişi, babası zamanında durumu fark ettiği için Jules Verne’nin Hindistan’a gidemediği görüşünde.

Anlatılanlara göre, bu olaydan sonra Verne, sadece hayal dünyasında seyahate çıkacağına dair babasına söz veriyor. Verne gerçekten bu sözünü tuttu ve nesiller boyunca okuyucularının da bu hayali dünyadan keyif almasını sağladı.

1848 yılında, yani devriminin en şiddetli olduğu zamanlarda, Verne hukuk okumak için Paris’e taşındı. Babası okul masraflarını karşılasa da kısıtlı bir bütçesi vardı.

Fransız yazar, her zaman için beden yerine ruhu beslemenin daha önemli olduğuna inandı. Bu nedenle parasının çoğunu kitaplara harcadı ve çoğunlukla ekmek ve süt tüketerek yaşamını sürdürdü.

Bu durumun bir sonucu olarak Verne’nin sağlığı hiçbir zaman çok iyi olmadı. Ancak finansal problemlerine rağmen Verne Paris’teki yaşamından mutluydu.

Yaşamının bu kısmında, Paris’teki edebiyat çevresi sayesinde Alexander Dumas ile tanıştı. Verne ve Dumas güçlü bir arkadaşlık bağı kurdu; Dumas ve Victor Hugo gibi yazarlar Verne’in edebi kariyerini büyük ölçüde etkiledi.

Jules Verne’in aile hayatı

1850 yılında Verne, hukuk fakültesinden mezun oldu. Ancak babasının isteğine zıt olarak edebiyata odaklandı. 1856 yılında Honorine de Viane Morel’le tanıştı ve çift 1857 yılında evlendi.

İlişkilerindeki sıkıntılara rağmen, Verne’in babası evlilik nedeniyle çifte 50.000 frank vermişti. Fransız yazar, evlendiği eşiyle Paris’te beraber yaşamaya başladığı sırada borsada bir iş buldu. Ancak bu işinde pek de başarılı olamadı; böylece Verne’in başka işler için çok daha uygun olduğu netleşmiş oldu.

Ünlü yazar, aradığı duygusal dengeyi evlilikte bulamamıştı. Karısından sık sık rahatsız olan Verne, fırsat bulduğu her an evden kaçmak amacıyla seyahatlere çıktı. 1861 yılında tek oğlu dünyaya geldi. Michel Verne zorlu bir çocuktu; Jules Verne oğlunu önce ıslah evine, sonrasında ise akıl hastanesine gönderdi. Bu durum ilişkilerini kötü bir hale getirdi.

58 yaşındayken yeğeni Gaston tarafından bacağından vuruldu. Hayatta kaldı ancak artık bir ayağı topaldı. Bu olaya dair ayrıntılar bugün bile halen belirsizdir. Bu olaydan sonra yeğeni Gaston akıl hastanesine yatırıldı.

Sıradışı maceralarla dolu bir hayat

Jules Verne’in ilk edebi dönemi 1862’de başladı ve 1886 yılında sona erdi. Eylül 1862’de Verne, “Balonla Beş Hafta (1863)” isimli ilk romanını yayınlayacak olan editör Pierre-Jules Hetzel ile tanıştı. 

Kitabın başarısı üzerine Hetzel Verne’e bir sözleşme önerdi. Sözleşmeye göre Verne daha çok bilim kurgu romanı yazacaktı. Bu şekilde en iyi yaptığı şeyi meslek edinerek tam zamanlı bir yazar oldu.

Bu iki insanın arasındaki profesyonel işbirliği oldukça verimli oldu ve 40 yıl boyunca sürdü. Bu ilişki, zamanın en verimli ve başarılı edebi birlikteliği olarak tarihe geçti. 40 yıl boyunca yazdığı 54 roman, Voyages extraordinaires serisi olarak bilinir.

Verne kuramaca seyahat türünü yeniden tanımladı ve macera ve bilim kurgu gibi başka türlere de önemli katkılarda bulundu. Kitaplarının benzersiz bir niteliği, özenle araştırılmış olmalarıydı; bilimsel ve coğrafi verilerle desteklenen bilgilerle doluydu.

“Bu dünyada çoğu şeyi nasıl ölçebileceğimizi biliyoruz, ancak insan tutkusunun sınırlarını ölçemiyoruz.”

– Jules Verne

Voyages extraordinaires‘e dahil olan 54 romanın arasında, Dünyanın Merkezine Yolculuk (1864), Aya Seyahat (1965), Denizler Altında Yirmi Bin Fersah (1870), Seksen Günde Devr-i Âlem (1872) ve Esrarlı Ada (1874) gibi çoğu kişinin okuduğu veya duyduğu romanlar bulunuyor.

1886 yılında Verne, mütevazi bir servete sahipti ve dünya çapında tanınıyordu. Birçok yat ve gemi satın alarak farklı Avrupa ülkelerine yelken açtı. Verne aynı zamanda birçok kitabının tiyatro uyarlamasına katkıda bulundu. 

Jules Verne’in popülerliğini yitirmesi ve ölümünden sonraki işleri

1886’dan öldüğü tarih 1905’e kadar geçen süre, Verne’in ikinci dönem edebi hayatı olarak tanımlanabilir. Bu dönemde yazarın edebi tarzı tamamen değişmiştir. Kendi imzası haline gelmiş tarzından uzaklaşır ve hikayeleri artık bilim kurguyla, maceralarla veya keşiflerle dolu değildir.

Verne bu dönemde, yeni teknolojileri destekleyen kibirli bilim adamlarının tehlikeli olabileceği konusuna odaklandı; daha karamsar bir hale büründü ve insanları bilimsel gelişmelerin sonuçları konusunda uyarmaya başladı.

Bu döneme ait kitapları ise şunlardır: Ne Altı Var Ne Üstü (1889), Uskurlu Ada (1895), Bayrağa Karşı (1896) ve Dünyanın hakimi (1904). Edebiyatındaki bu tavır değişikliği, kişisel hayatındaki sıkıntılarla aynı döneme denk geldi.

Annesinin ve yayıncısı Hetzel’in ölümü Verne’i derinden etkiledi. Jules Verne öldüğünde, geride birçok düzenlenmemiş taslak halinde yazılar bıraktı.

Ölümünde sonra ortaya çıkan eserleri 1905 ve 1919 yılları arasında yayımlandı. Bu kitaplar büyük ölçüde oğlu Michel tarafından düzenlendi. Altın Volkanı (1906), Tuna Kılavuzu (1908) ve Macellanya (1909) bu dönemde yayımlanan kitaplardır.

Ölümünden sonra yayımlanan eserlerin en büyük problemi yazılış tarzlarıydı. Çünkü o vakte kadar Verne’in edebi tarzı herkes tarafından iyi bir şekilde biliniyordu. Çoğu eleştirmen, romanlara aşırı derecede müdahale edilmesinden şikayetçiydi.

Oğlu Michel bu kitapları düzenleyerek, Verne’nin imzası haline gelmiş stiline müdahale etmiş oldu. Sonuç olarak bu romanlar okuyucular tarafından iyi karşılanmadı.

Jules Verne: Edebiyat ve bilim kaşifi

Verne, modern bilim kurgunun babası olarak kabul ediliyor. Eğitime ve bilime olan katkılarından dolayı Légion d’honneur ile ödüllendirildi.

“İmkansız olan her şey henüz başarılmamıştır.”

– Jules Verne

Verne, dünyada en çok eseri çevrilen yazarlardan biridir; bu durum, ne kadar popüler olduğunun bir göstergesidir. Bazı kitapları sinemaya ve tiyatroya bile uyarlanmıştır. Romanlardaki detaylar, maceralar ve genel olarak Verne’in yaratıcılığı bu kitapların eşsiz birer eser olmasını sağladı.

Fransız yazar, edebiyata, tiyatroya, sinemaya ve hatta bilime ve teknolojiye izini bıraktı. Nesiller boyunca birçok bilim insanı, kaşif ve mucit Verne’in kitaplarından ilham aldığını kabul etti. Bu harika kitaplar ve büyüleyici yazarı, bize her zaman şu sözleri hatırlatacak: “Bir insanın hayal ettiğini, bir diğer insan gerçekleştirir”.