İyimser Kimsenin Beyni Farklı Çalışır
Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas
İyimser bir beyin gerçeği daha farklı bir biçimde işler, anlar ve ona odaklanır. Başkalarının sadece duvarlar ve karanlık gördüğü bir noktada bir tutam ışık görme yeteneği, beyindeki spesifik bölgelerden gelir. Bu bölgeler açıklık, esneklik, direnç ve günlük stresi daha iyi kontrol alma yeteneği açısından eğitilmiştir.
İyimser bir beynin kötümser olanından farklı olduğu doğru mu yani? Beklenilen gibi, ikisi arasında anatomik olarak bir fark yoktur. Tüm insanlar aynı beyin yapıları ve bölgelerine sahiptir. Fark, bu bölgelerin birbirlerini aktif hale getirme ve birbirleriyle bağlantı kurma biçiminde yatar.
Nihayetinde, beyniniz kim olduğunuzun bir yansımasıdır. Ne yaptığınızı, ne düşündüğünüzü ve hayatla başa çıkma şeklinizi belirler. Örneğin, uzun süreli kronik stres ve yüksek kortizol düzeylerinin hipokampus, amigdala ve limbik sistemlerde değişikliklere neden olduğunu bilinir. Bu nedenle, hafızanız başarısız olabilir, dikkat bozukluğu yaşayabilir ve karar verme yeteneğiniz sınırlanır.
İnsan beyni, şaşırtıcı olmasına rağmen, sınırlara sahiptir. Her zaman umut ettiğimiz kadar etkili olmayabilir. Örneğin, bazı insanların genetik olarak depresyon ve anksiyete bozukluklarına yatkın olduğu bilinmektedir. Diğerleri ise daha esnektir ve strese karşı daha iyi bir direnç gösterebilir. Bunun nedeni, genetik, yetiştirilme biçimi, eğitim ve kişisel başa çıkma mekanizmalarından meydana gelen ince bir kombinasyondur.
Tüm bunlar basit bir gerçeğe işaret eder: beyin inanılmaz plastisite gösterir. Bu da, hepimizin kendi beynini daha iyimser olmak için eğitme yeteneğine sahip olduğu anlamına gelir.
“İyimserlik cesaretin temelidir.”
– Nicholas M. Butler
İyimser bir beyin doğuştan mı gelir sonradan mı kazanılır?
Muhtemelen son derecede iyimser olan birini tanırsınız. O kişi asla bir problem hakkında şikayet etmez. Olumlu tavrı en kötü anlarda bile asla kaybolmaz. Ayrıca, çevresindeki insanlarda iyimserlik uyandırmak gibi inanılmaz güçlü bir yeteneği de vardır. Peki, bunu nasıl başarıyor? Bu dünyaya hali hazırda beynine yerleştirilmiş olan bir iyimserlik çipiyle gelmiş olabilir mi? Ya da bütün bunlar yıllarca süren kişisel gelişim eğitimi ve pozitif psikolojinin bir sonucu mu?Londra’da bulunan King’s College’da yürütülen birtakım çalışmalar aynı konuyla ilgili ilginç bir şey ortaya koyuyor. Pozitif bir tutuma sahip insanların %25’i, genetik nedenlerden ötürü bu şekilde dünyaya geldi. Başka bir deyişle, söz konusu bireyler iyimserliklerini ebeveynlerinden aldılar. Geri kalan herkes ise kişisel tercih, tutum ve kararlılık nedeniyle iyimser.
Stanford profesörü ve iş yerinde farkındalık Uzmanı Dr. Leah Weiss, doğal olarak iyimser kimseler olduğunu söylüyor. Bununla birlikte, iyimser bireylerin arasında bulunduğu çok sayıda insan, kendi kararları nedeniyle böyledir. Bu bireyler, bir sorunla karşı karşıya kaldıklarında, sahip olmak istedikleri tutumu ve bir değişiklik yapmak adına durumla nasıl başa çıkacaklarını kendileri seçerler.
İyimser kimsenin beyni neye benzer? Onu farklı kılan nedir?
Bir iyimserin beyninin nasıl bir şey olduğunu açıklamadan önce, anlamanız gereken birkaç şey var. Her şeyden önce, iyimserlik mutluluk ile aynı şey değildir. Aslında, iyimserlik yaşam kalitenizi artıracak tüm stratejileri ve yetenekleri kullanır. İyimserlik, mutluluğa olanak sağlayan bir dizi yetenek ve önyargıyı kapsar.- İyimser beynin sahip olduğu olumlu tutum, belirli bir yetenekten kaynaklanır. Bu, stresli faktörleri günlük bazda yönetme yeteneğidir.
- İyimser kimseler hayatın karanlık taraflarından ve zorluklarından saklanmazlar. Aksine, onları kabul eder ve bu durumdan en iyi şekilde yararlanırlar.
- Bu iyimser yaklaşım, bireyin üzüntü duygusunu kontrol altına almasını kolaylaştırır. İyimser insanların anksiyete ve depresyondan muzdarip olma olasılığı daha azdır. Ayrıca daha güçlü ve daha tatmin edici bağlar inşa etme kabiliyetine sahiptirler.
İyimser beyin ve sol yarım küre
Dr. Richard Davidson, Wisconsin-Madison Üniversitesinde Duygusal Nörobilim Laboratuvarının müdürüdür. Davidson, açıklayıcı olduğu kadar ilginç olan bir şeyi ispatlamak için bir dizi çalışma gerçekleştirmiştir. Makalelerinden bir tanesinde bu çalışmanın sonuçlarını açıklar:
- İnsanlar endişeli, öfkeli ya da sinirli olduklarında, amigdala ve sağ prefrontal korteks beynin en aktif alanlarıdır. Öte yandan, olumlu, iyimser, hevesli ve enerjik olan insanlar sol prefrontal kortekste daha yoğun aktiviteye sahiptir.
Bu çalışma, olumlu duyguların beynin sol tarafını sağdan daha fazla aktive ettiğini göstermektedir. Dr. Richard Davidson, “frontal lob ve duygulardaki aktivite arasındaki bağlantı hakkında yapılan çok sayıda çalışma sonucunda, çok sayıda insanın iyimser olduğunu keşfettik. Mutsuz olma eğiliminde olanlar ve depresyon ya da anksiyeteden muzdarip olanlar, beyinlerinin sağ tarafında daha fazla aktiviteye sahipler.” diye belirtir.
Daniel Goleman’ın kendisine ait bir fikirle bu yazıyı sonlandırıyoruz. Bu, aynı zamanda, genellikle kitaplarında ve makalelerinde vurguladığı bir şey. O, herkesin daha esnek, olumlu ve açık bir tutum geliştirebileceğine inanıyor.
Her şey, stres ve duygularınızı daha iyi yönetmeyi öğrenmeniz ve böylelikle sonucun sizin yararınıza olmasıyla alakalı. Siz iyiye odaklanın ve gözünüz her zaman ufukta olsun.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Bavelier, D., & Davidson, R. J. (2013). Brain training: Games to do you good. Nature. https://doi.org/10.1038/494425a
- Davidson, R. (2005). Meditation and Neuroplasticity: Training Your Brain. Explore: The Journal of Science and Healing. https://doi.org/10.1016/j.explore.2005.06.013Goleman, D. (2004). ¿Qué hace a un líder? Harvard Business Review. https://doi.org/10.3390/systems5020033
- Overman, S. (2006). Goleman: Develop Emotional Intelligence. HR Magazine.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.