Kaç kez kapasitenizin farkında olmanıza rağmen yapabileceğinizi düşündüğünüz bir şeyi yapamadığınız oldu? Kendinizi rutinin dışına çıkarmanız için gereken teşviki bulamadığınızda, rahatsız bir şekilde olduğunuz yerde sıkışıp kalırsınız. Bu yüzden eğer hisleriniz sizi harekete geçirecek kadar güçlü değilse, hiçbir anlamı yoktur. Entellektüel açıdan potansiyelinizin farkında da olsanız, eğer duygusal olarak yeterince motive olmamışsanız, harekete geçecek enerjiyi kendinizde bulamayabilirsiniz.
Bu sadece profesyonel yaşamınızda değil ilişkilerinizde de başınıza geliyor olabilir. Örneğin, romantik ilişkinizin artık sadece arkadaşlığa dönüştüğünü içten içe biliyor ancak bunu tam manasıyla hissetmiyorsanız, ayrılmaya mecbur kalana kadar yıllarca o ilişkiye tutunursunuz.
Kendinize bu neden benim başıma geliyor diye soracaksınız. Duygular karar alma aşamasında oldukça önemlidir. Yapmanız gerektiğini bildiğiniz bir şey varsa ve buna rağmen yapmıyorsanız, bunun sebeplerinden biri duygularınız olabilir. Çünkü duygularınız birbirleriyle işbirliği halinde değillerdir: korku, yanlış inançlar ve güvensizlik sizi durduruyor olabilir.
Eğer hissetmiyorsanız sınırlar koyamazsınız
Yöneticiniz hak ettiğinize inandığınız çalışma koşullarını yaratmıyorsa… ilişkiniz artık yürümediği için onu bitirmek istediğinizin bilincinde de olsanız… tam anlamıyla hissedip, durumun farkına varmadıkça bunların bir önemi yoktur. İstediğiniz şeye ulaşmak için bir adım atmadan aynı durumda kalmaya devam edeceksiniz demektir.
Sanki bir şeye bağlıymışız gibi. Sanki hayatta “zaten yazılı” olan bir kader bizi sürüklüyormuş gibi. Ancak sorun işlerin böyle yürümesinin normal olduğunu düşünmektir. Çünkü tek bir karar her şeyin 180 derece dönmesine sebep olabilir.
Böyle örnekler verdiğimizde her şey çok net görünüyor. Neden bize çok kötü davranan bir yöneticiye katlanalım? Neden ölmek üzere olduğunu bildiğimiz bir ilişkiyi devam ettirmeye çalışalım? Bu tür soruları anlamak için kendimize daha önemli sorular sormalıyız. Neyden korkuyorum? Neyden kaçınmaya çalışıyorum?
Büyük ihtimalle, yeni bir iş aramak gibi çözümler sizde güvensizlik yaratıyor ve sorunu çözme isteğinizi zayıflatıyor. Belki de bekar olmaktan korkuyorsunuz. Korkumuz bağlılıktan gelen güven duygusunun bağımlısı olmamıza sebep oluyor. Konfor alanımıza sıkışıp kalıyoruz. Bizi aslında bildiğimiz şeylerin farkına varmaktan ve durumumuzu değiştirmek üzere adım atmaktan alıkoyuyor.
Duygularımız bizim motorumuz gibidir
Duygularımız çalışmamızı sağlayan motor gibidir. Elbette düşünmeden davrandığınız en azından bir an mutlaka vardır. Yapacağınızla şeyle ilgili derin bir şekilde düşünmeye ihtiyaç duymamışsınızdır. Vücudunuz kendiliğinden hareket edip sonucun iyi olup olmayacağını düşünmeden ilk adımı atıp risk almıştır.
Buna rağmen düşüncelerimize öncelik vermeye meyilliyiz. Hislerimizi yatıştırmaya çalışır, onların bizi harete geçirme gücünü görmezden geliriz. Aslında genellikle hislerimizi susturur ve ilk adımı atmamak için oldukça fazla çaba harcarız. Olduğumuz gibi görünmemek için elimizden geleni yaparız.
Duygularımızı yönetmeyi öğrenmeliyiz. Onları dinlemeyi, dikkatimizi onlara vermeyi ve onları ifade etmeyi bilmeliyiz. Mantık ve duygular arasında denge kurmak iyi kararlar almanın anahtarıdır. Yerleşmiş inançlarımızın meyvesi olan belli bazı korkularla yüzleşmek de buna dahildir. Yanlış bir şekilde akıl yürütüyor olabilirsiniz ancak duygularınız kendilerini net bir şekilde belli etmeye meyillidirler.
Eğer ne yapmanız gerektiğini biliyorsanız ancak duygusal açıdan tam olarak kabullenemediğiniz için harekete geçemiyorsanız, değişmek için çaba göstermenin tam zamanı. Uzun süredir yaptığınız bazı davranışları değiştirmek hiç kolay değildir. Ancak biraz yardım alırsanız ve iradenizi kullanırsanız ortaya harika sonuçlar çıkabilir.
p>Her zaman onu okulun koridorlarından yürürken görürüm. Onun güzelliğini izleyebilmek için ona yakın oturmaya çalışırdım. Yüzü huzur ve dinginlik yayardı. Saçları uzun, dalgalı ve koyu renkti. Fiziksel olarak mükemmeldi. Her zaman arzuladığım türden bir kızdı. Bazen, bakışırdık ve bazen birbirimizi…
Birilerine kararlar alması için baskı yapmak ve istediğimiz gibi seçimler yapmaya zorlamak, iş dünyasında yaygın olarak kullanılan müzakere stratejilerinden biridir. Hedef karşıdaki kişinin kafasını karıştırmaktır. Onun dikkatini önemli unsurlardan çekerek, karşımızdaki kişiye ne istiyorsak yaptırabiliriz. Ama bütünüyle her şeyi yönetme…
Beynimizi iç organlarımızın çoğuna bağlayan vagus sinirindeki liflerin % 80’i merkeze bağlıdır. Başka bir deyişle, bu lifler vücudumuzun dış kısmı boyunca beynimize kadar uzanır. Bu, etkinleştirme sistemimizi nefes ve hareket yoluyla eğitebileceğimiz ve doğrudan kontrol edebileceğimiz anlamına gelir. Bedeni bu…
p>Öfke, bizi birkaç saniye içinde dönüştürebilen eski bir arkadaştır. Dolayısıyla, onunla başa çıkmak o kadar kolay değil. Bazı insanlar hissettiği anda bu duyguyu ifade eder. Başkaları ise bu duyguyu bastırır ya da hoş sözlerle kamufle eder. Aynı şekilde, bunu daha…
p>Karşıbağımlılık, nispeten yeni olan bir olguyu tanımlayan yeni bir kelimedir: korku nedeniyle duygusal olarak uzaklaşma. Birçokları için normal olan şey, başkalarıyla olan bağları güçlendirmektir. Bu nedenle toplum, insanlardan, aile bağlarını ve topluluklarıyla bağlarını kurmalarını beklemektedir.
p>Duygulara gelince biraz cahil olduğumuzu söylemek abartı olmaz. Genel olarak nasıl düşüneceğimizi ve neye değer vereceğimizi biliyoruz, ancak duygularla nasıl baş edeceğimizi bize kimse öğretmiyor. Güya, ahlak ve etik, eylemlerimizi yönlendirir ve hepsi bu. Ancak duygular da önemli bir rol…