Duygularınızı Serbest Bırakmak İstiyorsanız Düşünmeniz Gereken 5 Şey
tarafından incelendi ve onaylandı. psikolog Sergio De Dios González
Duygular bize başkalarıyla ilişki kurma imkanını sağlar, ancak onları saklama eğilimindeyiz. 4 temel veya çok önemli duygu vardır (bazıları daha fazla olduğunu söylemektedir): hüzün, öfke, korku ve neşe. Bu grupta, pozitif olduğunu düşündüğümüz sadece bir tane duygu var. Ancak bu toplumun verdiği bir değerdir; doğal değildir. Böylece, duygularınızı serbest bırakmak istiyorsanız, negatif ile pozitif arasındaki ayrımı yapmak bir engel olabilir.
Savunmasız ve incindiğimiz zaman yaşadığımız deneyimlerden dolayı, gücümüzü yansıtarak üzüntümüzü gizlemeye başlarız. Öfkemizi ifade etmeyiz çünkü başkalarının onaylanmamasından korkarız. Neşemizi kontrol etmemize neden olan korkuyu saklarız, çünkü çoğu zaman, kendiliğinden duyguları ifade ederek kendimize dikkat çekmek istemeyiz.
“Şüphe, korku ve güvensizlikler, bizi doğamız gereği ifade etmemiz gereken şeyleri ifade etmekten alıkoyar.”
1. Duygularınızı serbest bırakın: Duygularınızın önemli olduğunu unutmayın
Yukarıda zikredilen durumlar, duygularınızı ve duygularınızın mesela zekaya göre önemini “hafife almanın” ürünüdür. Duyguların sizi zayıflattığını düşünebilirsiniz. Bunu her zaman düşünmek, duygularınızı bastırmak ve sorunlara yol açmaktan başka bir şey yapmaz.
Duygularınıza önem vermeyerek, hissetmek istemediğiniz her şeyi “yutmak” konusunda uzmanlaşırsınız. Ama bu uzun vadede kendinizi çok kötü hissettirecektir. Birikmiş duyguların idare edebileceğinden daha fazla olduğunu göreceksiniz. Kontrol için mücadele edecek ve boğulmaya başlayacaksınız.
Bu duyguların sizi bir iş toplantısında bunaltmasını, en ufak bir sorunda patlamanıza neden olmasını mı istiyorsunuz? Aylardır içinizde beslediğiniz kıskançlık yüzünden bir arkadaşınıza öfkenizi haykırmak mı istiyorsunuz? Bu durumları daha önce yaşadıysanız veya bunlardan kaçınmak istiyorsanız – duygularınızı serbest bırakmak istiyorsanız – duygu yönetiminize yaklaşma şeklinizi değiştirme zamanı.
2. Duygularınızı serbest bıraktığınızda bilinçli olun
Belki de duygularınızı bir kez serbest bırakmaya çalıştınız ve korkunç bir suçluluk duygusuna kapıldınız. Bu, duygularınızı bilinçli olmadan ifade ettiğinizde olur. İyi hissettiklerimizi iletmemiz gerektiğini ve diğer kişiye saygı duymamız gerektiğini unutmayın.
Duygularınızı o kadar çok bastırırsanız, kendiliğinden patlamaya başlarsınız. Bunu yaptığınızda acımanız olmaz, karşınıza kimin çıktığı fark etmez.
Bu yüzden duygularınızı kendi şartlarınızda ve kontrolünüzde ifade etmek daha iyidir. Gözlerini açın ve önünüzdeki kişi ile empati kurun. Bu şekilde, durumu iyi bir şekilde nasıl yöneteceğinizi bilmediğiniz için onlara veya kendinize zarar vermekten kaçınacaksınız.
3. Beklemeyin, gerektiğinde duygularınızı ifade edin
Duygularınızı kontrol dışı bırakmanın anahtarı, ihtiyacınız olduğunda kendinizi ifade etmektir. Ancak bu, herhangi bir durumda bunu yapabileceğiniz anlamına gelmez. Bir iş görüşmesinde veya benzer bir durumda, güçlü duygular ifade etmek uygun olmaz.
Ancak bu durumlarda, bu duyguları uygun olan en kısa zamanda ifade ettiğinizden emin olmalısınız. Duygularınızı güvenle serbest bırakabileceğiniz yer neresi? İçinizdekileri ifade etmek için nerede kendinizi güvende hissediyorsunuz? Oraya gidin ve içinizi dökün.
Öfke hissediyorsanız, bir yastı-a yumruk atın, bir topa vurun. Korkuyorsanız, titremekten çekinmeyin. Üzgünseniz ağlayın. Çığlık atmak istiyorsanız çığlık atın. İhtiyacınız varsa birinden size sarılmasını isteyin
4. Döngüsel duygulara dikkat edin
Duygular genellikle çok uzun sürmez. Neşeyi bir düşünün: geçicidir. Saatlerce sürmez. Ancak, bir duygu “normal” den daha uzun sürdüğünde, bir duygudan, duygusal bir durumdan bahsetmekten bahsederiz.
Örneğin, üzgün hissedebilirsiniz, ama bu üzüntü düşüncelerinizi üstlenmeye başlarsa ve siz yuvarlaklaşırsanız, endişeli hale gelirseniz, o duyguyu yakalarsınız ve onun doğal seyrini izlemesini engellersiniz.
Duyguları ne zaman bırakmamız gerektiğini ayırt etmeyi öğrenmeliyiz. Güvensizliklerimiz, korkularımız ve inançlarımızla bu düşünceleri çok uzun süre beslememeye özen göstermeliyiz. Bazen, bir dağdan bir dağdan çıkarız.
5. Çevrenizi dikkate alın
Kendinizi sürekli olarak “ağlama” ya da “çok fazla gülüyorsun” ya da “bu kadar sinirlenme” dediğiniz bir ortamda bulursanız, kendinizi ifade etme hakkına sahip olduğunuzu bilin. Kendinize ve başkalarına saygı duyduğunuz için yapın bunu.
Önemli olan şu ki, başkaları üzüldüğü için hissettiklerinizi ifade etmeyi bırakmazsınız. Toplum duygularımızı gizlememizi öğretmeye çalışsa da, bu sağlıklı bir seçim değildir. Duygularınızı ifade etmeniz gerekiyorsa, yapın. Bunda yanlış olan bir şey yok!
“Duygularınızı ifade ederken şunu unutmayın: kendinize zarar vermeyin, başkalarına zarar vermeyin.”
– Martha Sialer
Tüm hayatımız boyunca sürekli olarak duygularımızı ifade etmememiz söylenmiştir. Sonunda, söylemek ve ifade etmek istediğimiz her şeyi saklama alışkanlığımıza girmişizdir. Ve bu zararlı alışkanlıkla kendimizi incitiriz.
Başkaları üzülecek diye duygularımızın bizi zehirlemesine izin vermemeliyiz. Duygularımızı bastırmak, beynimizde daha sıkı bir yer edinmelerine, düşüncelerimize hâkim olmalarına ve gerekenden uzun süre devam etmelerine yol açar. Bütün bunlardan kaçınabiliriz. Duygularınızı serbest bırakın.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.