Çiftlerin Yaşadığı En Yaygın Beş İlişki Çatışması
Günümüzde çiftlerin yaşadığı yaygın ilişki çatışması dede ve ninelerimizin yaşadıklarından çok farklı. İlişkiler son otuz veya kırk yıl içerisinde radikal bir şekilde değişti. Aslında cinsiyet rolleri ve aile yapısı değişime uğradığından beri yeni çatışma kaynakları ortaya çıktı.
Aslında şu an için daha önceleri var olmayan bir dizi duygusal talep meydana geldi. Eskiden arkadaşların, eşlerin, aşıkların veya partnerlerin rolleri bu kadar baskın ve önemli değildi. Ancak toplum şimdilerde çiftlerin duygusal, cinsel, sosyal ve hatta psikolojik beklentiler açısından birleşmeleri fikrini kabul etmeye başladı. Ve bu fikir çok kuvvetli hale geldi.
Bu çiftlerin şu anda yaşadığı en yaygın ilişki çatışması durumlarının niçin bazı sınırlarla ilgili olduğunu kanıtlıyor. İnsanlar yakınlık, bağımsızlık, özgürlük ve bağlılık hususlarına ilişkin olarak bazı kafa karışıklıkları yaşıyor. Ayrıca karşılaması güç olan sorumluluklarını yerine getirme ve mutluluk gibi beklentiler de bulunuyor.
1. Samimiyet eksikliği
Terapi merkezlerine giden birçok çift partnerlerinin onları anlamadığını hissettiğini belirtiyor. Böyle durumlarda terapist çiftler arasında iletişimi geliştirmeye çalışır.
Günümüzde partnerinin kendisinin zayıflığını görmemesini isteyen birçok insan var. Hissettiği endişelerden veya ne kadar zayıf oluşundan bahsederken rahat değiller. Ve partnerlerinin kendilerini anlayabileceğini düşünmüyorlar. Yeterince güven duygusu da olmayınca samimi ve güvenilir sohbetler yapmak da zor olacaktır. Samimiyetin ortak güvenle ilgili olduğunu unutmamalıyız.
2. Kontrol
Teoriye göre cinsiyet rolünün önemi son birkaç yılda azalmaya başladı. Bu da ilişkileri daha istikrarlı ve eşit hale getirdi. Ancak, Barcelona Üniversitesinde psikolog olan María José Carranza’ya göre çiftler arasında bugün eşitsizliğe ve dargınlığa yol açan çok sert örneklerin sürdürüldüğünü görüyoruz.
İşte bu nedenle çiftlerin yaşadığı en yaygın ilişki çatışması problemlerinden biri de partnerlerden birinin ya da her ikisinin bütün kontrolü ele geçirmek istemesidir. Örneğin; sadece erkeğin karar aldığı ilişkilerde kadın sadece onun emirlerini uyguluyor. Başka bir durumda ise bir partner hep koruyucu ve diğeri de korunan konumunda oluyor. Bu da partnerlerden birinin veya her ikisinin kendisini küçük ve önemsiz hissedip ilişkiyi sonlandırmak istemesinin nedenlerinden biridir. Aslında birçok durumda ilişkinin dinamiklerini değiştirmek için karşısındaki kişiyi motive etmeyince eşler depresyona giriyor.
3. Farklılaşma
Farklılaşma, evlenen birinin doğduğu ailesinden ayrılma sürecidir. Daha önceleri, yeni evli çiftler, geniş aile ile güçlü bir bağ sürdürmelerine rağmen, herkes çiftlerin bağımsız ve belirli bir mesafede olması gerektiğini biliyordu.
Fakat zamanla her şey değişti. Şimdi doğdukları aileler çiftleri epey etkiliyor. Her tartışmada kardeşler fikirlerini dile getirmeye, büyük anne ve babalar torunlarını yetiştirmeye, amcalar, teyzeler de yardımcı olmaya başladı. Pratikte, doğdukları ailelerde yaşadıklarından pek farkı yok. Bu günümüz dünyasının en yaygın ilişki çatışmalarından biridir.
4. Bağlılık
Birçok insan yetişkinliğe eriştiğinde bağlılık sorunu yaşar. Hiç kimse mükemmel bir çocukluk geçirmez ve herkesin hayatın bu safhasında aldığı bazı yaraları vardır. Belki bizi yetiştirenler aşırı ilgiliydi veya belki de bize yeterince ilgi göstermediler ve bu yüzden de sevgi eksikliğini hep hissettik.
Gerçek şu ki; her birimiz o yaraları iyileştirmek için çabalamak zorundayız. Eğer bunu yapmazsak, bütün o sorunları ilişkilerimize yansıtırız.
5. Söz vermenin tanımı
Bu günümüzdeki çiftlerin en yaygın ilişki çatışması yaşamalarına neden olan post modern sorunlardan biridir. Bazen insanlar aniden dışarı çıkmak ve ilişki yaşamadıkları herhangi biriyle seks yapmak isterler. Bazı insanlar yıllardan beri bir birliktelik yaşayabilirler ve çocukları olabilir. Ama evli değillerdir ve birlikte yaşamayabilirler. Başkaları da evlenir, boşanır, ama zaman zaman seks yapabilirler.
Birbirine söz verdiği konuda anlaşmak zor bir görevdir. Bazı çiftler ilişkilerini etiketlendirmenin her bir partnerin özgürlüğünü tehdit edeceğini savunurlar.
Çiftlerin yaşadığı en yaygın ilişki çatışması problemleri şimdilerde ayrılıklara sebep olmaktadır. Şimdi birçok insan “geleneksel aşk” fikrini reddediyor ve ondan tiksiniyor. Bu birçok çiftin bugün artık sözünde durmaya ve güven vermeye önem verdiğini, fakat toplumun ilişkilerden beklentilerini o kadar da umursamadığını gösteriyor.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.