Anne ve Babalar Çocuklarını Hayal Kırıklığına Uğrattığında
Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater
Genellikle çocukların anne ve babalarını ne kadar üzdüklerinden ve onları düş kırıklığına uğrattıklarından bahsedilir. Ancak bunun tersine anne ve babalar, isteyerek ya da istemeyerek kendi çocuklarının hayal kırıklığına uğramasına yol açtıklarında, aralarında çok belirgin bir perde oluşur. Bunun sonucunda da, yetişkinliğe kadar uzanan süreçte çeşitli yaralar ve noksanlıklar biçiminde insana sessiz bir biçimde eşlik edecek olan saygı, destek, dikkat ya da koruma eksikliği gibi birçok sorun ortaya çıkar.
Bir çocuğu yetiştirmenin ya da eğitimini sağlamanın kolay bir iş olmadığını hepimiz çok iyi biliriz. Bu konuda birçok sorunla karşılaşmamıza rağmen seçebileceğimiz yollar ise oldukça kısıtlıdır. Ne en iyi anne ve babalar bir ödül alırlar, ne de en kötüleri bir cezaya çarptırılırlar. Tıpkı başarılar gibi başarısızlıklar da, aile dokusunun gizliliği içerisinde çocukların kendi hayatlarına sessiz bir biçimde kazınır. O ufaklıklar bir gün büyüyüp yetişkin hale gelecek ve iyi ya da kötü tecrübe ettikleri ne varsa onlarla başa çıkmak zorunda kalacaklardır.
“Hayal kırıklığı bir tür iflastır: ümit ve beklentiye çok fazla miktarda yatırım yapmış olan ruhun iflası.”
– Eric Hoffer
Diğer taraftan ilginç bir bilgi olarak, ortalama anne ve babaların büyük bir çoğunluğunun çocukları üzerinde yaratmış oldukları etkileri pek de fazla önemsemediklerini belirtmemiz gerekmektedir. Bu bağlamda, Stanford Üniversitesi psikoloji bölümünde yapılmış olan bir çalışma bizlere önemli veriler sunmaktadır. Çalışmaya göre, belirli bazı davranışların etkilerinin genellikle gözardı edildiği ortaya çıkarılmıştır. Anne ve babaların kullandıkları kelimelere ya da aile dışında diğer insanlara karşı davranış şekillerine bile pek önem vermedikleri saptanmıştır.
Bir çocuk yetiştirmek, sadece onun ihtiyaçlarını karşılamaktan çok daha fazlası anlamına gelir. Bir çocuk, gördüklerinden, işittiklerinden ve hissettiklerinden beslenerek büyür. Çocuğun yetiştirilmesinde ve ona gereken eğitimin sağlanmasında hiçbir şey şansa bırakılmamalıdır. Bu bağlamda, her detayın çocuğun gelişimine olumlu bir etki sağlayacak şekilde gözden geçirilmesi ve onunla bütünleştirilmesi çok önemlidir.
Anne ve Babalar Kendi Çocuklarını Hayal Kırıklığına Uğrattıklarında
Bir aileyi yaşatarak bir arada tutma söz konusu olduğunda sevgi tek başına yeterli değildir. Buna ek olarak nasıl sevmeniz gerektiğini bilmeniz de çok önemlidir. Kimi zaman, çok ileri seviyelerde gösterilen sevgi aşırı korumacılığa yol açar. Bu durum da, çocukların hem duygusal hem de kişisel gelişimlerinin önünde önemli bir engel oluşturur. Bazen de çocukları için her şeyin en iyisini dileyen bir sevgi, anne ve babaların çok katı kurallarla, esnek olmayan yöntemlerle ve otoriter bir eğitim anlayışı ile hareket etmelerine yol açmaktadır.
Anne ve babalar kendi çocuklarını pek çok konuda hayal kırıklığına uğratırlar. Bunu yaparken de çoğu zaman, oldukça basit bir nedenden dolayı yaptıklarının farkında değillerdir. Bu neden, bahsettiğimiz anne ve babaların sevginin pedagojik olmayan ve çarpık bir şekline sahip olmamalarıdır. Bu bağlamda, anne ve babaların çocuklarına karşı besledikleri sevginin en akıllıca olanı, her anlamda, özellikle duygusal ve psikolojik açıdan onların büyüyüp gelişmelerini destekleyen şeklidir. Bu tür bir sevgi, çocuğun kendi başına daha rahat hareket edebilmesine yardımcı olur. Ayrıca onun, güvenli ve mutlu bir kimlik oluşturmasına da önemli bir katkı sağlar.
Yani anne ve babalar büyük çoğunlukla ellerinden gelenin en iyisini yapsalar da, bunun yeterli olduğunu söylemek pek de mümkün değildir. Bu konuda başarısız olmalarına yol açan çeşitli nedenler bulunmaktadır. Şimdi bu nedenlerden birkaçına göz atalım.
Olgunlaşmamış Anne ve Babalar
Bazı anne ve babalar açık bir biçimde henüz olgunlaşmamış kişiliğe sahip bir çift niteliğindedirler. Bu durum onların çocuklarını yeterli ve gerekli bir biçimde yetiştirebilmelerinin önünde çok ciddi bir engel olarak yer alır. Sorumsuzluk, eğitsel kurallar konusunda tutarsızlık, alışkanlık eksiklikleri ve pedagojik yöntemlerdeki problemler çok ciddi sonuçlar doğuran oldukça karmaşık durumların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
Anne ve babalar kendi çocuklarını hayal kırıklığına uğrattıklarında, bu hüsran duygusundan kaynaklanan bir yaranın açılmasına neden olurlar. Bu, her zaman kolay bir biçimde silinemeyen bir izdir. Hatta çocukların diğer insanlarla kurdukları ilişkileri etkileyen, onlara karşı daha güvensiz ya da uzak davranmalarına yol açan bir sorunun kaynağıdır.
Travmatik Bir Geçmişe Sahip Anne ve Babalar
Bazı anne ve babalar, çok belirgin bir şekilde travmatik bir geçmişin ağırlığı ile büyümüşlerdir. Kimi zaman kötü muamele gören bu insanların hafızalarından bir türlü gitmeyen kötü anılar, sıkıntılar ya da hala kanayan yaralar bulunmaktadır. Tüm bunlar, bir çocuğu yetiştirme sürecinin kalitesini doğrudan olumsuz bir biçimde etkilemektedir. Elbette her durum birbiri ile aynı değildir. Ancak bu tür durumlarda çok uç davranışların ortaya çıkması olasılıklar arasında bulunmaktadır.
Bazı anne ve babalar, kendi travmatik çocukluklarını bir türlü sindiremediklerinden dolayı, sevgi noksanlıklarını kendi çocuklarına da yansıtabilmektedirler. Geçmişin gölgelerine halen saplantılı bir biçimde takılmış olan diğer bir kısım anne ve babalar çocuklarına aşırı korumacı bir yaklaşımda bulunma eğilimi göstermektedirler.
Çocuklarında Kendilerini Yansıtmaya Çalışan Anne ve Babalar
Başarısızlıkla sonuçlanan hayaller, gerçekleşmeyen projeler, ulaşılamayan hedefler, elde edilemeyen amaçlar… Bir anne ya da babanın içinde kalmış olan tüm bu hayal kırıklığı kalıntılarına dair umutlar, çocuğunun hayatlarına katılması ile yeniden canlanır. İşte böylece bu tür anne ve babalar en iyi projelerinin temellerini atmaya başlarlar: anne ya da babanın kendi zamanında yapamadığı projesinin oğlu ya da kızı tarafından yerine getirilmesi.
Bu tür bir eğitim dinamiği, çocukların ihtiyaçlarını tamamıyla gözardı eder ve dikkate almaz. Bu durumdaki çocukların istekleri, arzuları ve hatta hem çocuklukları hem de yetişkinlik dönemleri bu nedenden dolayı zarar görür. Bu tür bir davranış şekli, anne ve babaların çocuklarını hayal kırıklığına uğrattıkları diğer bir önemli durumdur.
Çocuklarının İhtiyaçlarını Nasıl Karşılayacaklarını Bilemeyen Anne ve Babalar
Nasıl bizler kendi anne ve babamızı kendimiz seçemiyorsak, bizim çocuklarımız da anne ve babalarını kendileri seçemezler. Her çocuk kendine ait birtakım farklılıklara sahiptir. Kendine ait bir kişiliği, çeşitli özellikleri ve ihtiyaçları bulunmaktadır. Bu ihtiyaçlara karşı mümkün olan en iyi şekilde nasıl cevap vermesi gerektiğini bilmek, şüphesiz her anne ve babanın en önemli yükümlülüğüdür.
Bunun tam tersi bir biçimde, çocukların ihtiyaçlarını ihmal etmek ya da onları sorgulamak, onların kişisel bütünlüklerine yapılacak bir saldırı niteliği taşımaktadır. Bu nedenle, kimi zaman çocuğun isyankar, karşı gelen ya da dik başlı bir davranışının üzerine yerine getirilmeyen çok sayıda eksiklik ortaya çıkabilir. Bu tür durumlarda çocuklar, anne ve babaları tarafından doldurulamayan ve etkili bir biçimde çözüme kavuşturulamayan boşluklar içine düşebilirler.
Tüm bunlar elbette çocuklarının isteklerini karşılayamayan ve onları hayal kırıklığına uğratan anne ve baba davranışları arasında yer almaktadır.
Sonuç olarak, yaşadığımız hayal kırıklıklarının her zaman sırtımızda taşıdığımız izler niteliğinde olduğunu hepimiz çok iyi bilmekteyiz. Şüphesiz ki kimi zaman bunlar bize aşırı biçimde ağır gelir ve hatta altında ezilmemize yol açar. Ancak anne ve babalarımız tarafından bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde yapılmış olan bu hataların hayatımızı engellemesine ya da yaşam kalitesini bozmasına izin vermemeliyiz.
Onları bağışlamak ya da bağışlamamak bizim elimizde olan bir şeydir. Ancak geçmişin yüklerini bir kenara bırakmak ve bugünü olabildiğince iyi bir biçimde yaşayabilmek, şüphesiz karşımızda duran en temel yükümlülük niteliği taşımaktadır. Bir diğeri (ve en az önceki kadar önemli olanı) ise, anne ve babamız tarafından yapılan bu tür yanlışlardan kaçınarak benzer durumların kendi çocuklarımızı yetiştirme sürecini etkilememesini sağlamaktır. Yapmamız gereken şey, geçmişimizden gereken dersleri çıkararak her zaman için en iyi geleceği inşa etmeye çalışmak olmalıdır.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.