Bilimsel Çalışmalara Göre Mutlu Olmanın 7 Yolu

Bilimsel Çalışmalara Göre Mutlu Olmanın 7 Yolu

Son Güncelleme: 30 Ekim, 2018

Mutlu olmak, bilimsel verilere göre, beynin çevik bir biçimde çalışması ve sağlıklı kalmayı sağlayan bir denge yakalamak anlamına gelmektedir. Esas olarak bu duruma çok da fazla bir sorun yaşamadan ulaşabiliyor olmamız gerekir. Çünkü kendimizi korumak ve sağlığımıza dikkat etmek doğal olarak yapmamız gereken bir davranış biçimidir.

Ancak tam tersine insanların birçoğu, sanki kendi kendilerinin düşmanı gibi yaşamaktadırlar. Bu insanlar, fiziksel ve duygusal olarak, bilerek ya da bilmeyerek kendilerine zarar verirler. Bu nedenle bu tür insanların kendilerini mutlu hissetmeleri ya da sağlıklı olarak hayatlarını sürdürmeleri oldukça zor bir hal almaktadır.

Mutlu olmak için harika şeylerin olmasına bel bağlamak zorunda değiliz. Mutlu olma hali aslında, sahip olduklarımız ve elde edebildiğimiz şeylerden çok, davranışlarımızın ve yaşam tarzımızın bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Aşağıda sizler için, bilimsel veriler ışığında mutlu olmanın 7 yolunu sıralıyoruz.

“Hayatta mutlu olma görevimiz kadar ihmal ettiğimiz başka bir görevimiz yoktur.”

– Robert Louis Stevenson

1. Meşgul Olun Ama Acele Etmeyin

Çalışmak, sadece hayatımızı sürdürmek ya da para kazanmak için bir araç değildir. Çalışmak, aynı zamanda insan olarak evrilmek için yeteneklerimizi ve potansiyelimizi geliştirme yönünde bir yol görevi görmektedir.

En sağlıklı durum, hoşlandığımız iş ile meşgul olmamız ve bu işi acele etmeden yapmamızdır. Bu bağlamda, çalışma ile dinlenme arasında denge sağlayacak şekilde bir zaman planlaması yapmak önemli gereksinimler arasında bulunmaktadır. Bu konuda yapılmış çeşitli çalışmalar, aceleye getirmeden yapılan işlerin odaklanıp motive kalmamıza ve daha üretken olmamıza yardımcı olduğunu ortaya koymaktadır.

Fotoğraf çeken çocuk

2. Yeterince Uyuyun

Yine bilimsel çalışmalar, mutlu olmanın aynı zamanda kalite ve süre anlamında yeterince uyumaya bağlı olduğunu göstermektedir. Çoğu insanın düşündüğünün aksine, dinlenmek için uyunmaz. Çünkü uyku süresince beyin her zamankinden daha aktif bir durumdadır.

Gün içinde yaşanan pek de hoş olmayan olaylar beynin amigdala kısmı üzerinden işlemden geçirilir. Pozitif olaylar ise hippokamp (beyinde bulunan iki beyaz çıkıntıya) adı verilen bölümde işlenir. Uyumadığınız durumlarda hippokamp olumsuz etkilenirken, amigdala bu durumdan pek de etkilenmez. Bu nedenle uykusuzluk daha çok olumsuz ruh haline yol açmaktadır.

3. Bilimsel Veriler, Egzersiz Yapmanın Mutlu Olmak İçin Bir Yöntem Olduğunu Gösteriyor

Bu konuda oldukça sık bir biçimde referans gösterilen bir deney bulunmaktadır. Bu deney, depresyon sorunu yaşayan insanların katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Deneye katılan kişiler üç gruba ayrılmıştır. İlk gruptakilere sadece tıbbi destek verilmiştir. İkinci grupta bulunanlar ise yalnızca egzersiz yapmıştır. Son grupta bulunan denekler üzerinde ise ilk iki grubun kombinasyonu olan, yani hem tıbbi destek hem de egzersiz içerikli bir program uygulanmıştır. 

Bir ay sonrasında her üç grubun da benzer bir oranda ilerleme kaydettiği gözlenmiştir. Ancak üç ay sonunda ise gruplar arasında ciddi bir biçimde farklılıklar meydana geldiği görülmüştür. Birinci gruptaki kişilerin % 38’inde depresyon belirtilerinin halen devam ettiği saptanmıştır. İkinci grupta bu oranın % 31 seviyelerinde bulunduğu görülmüştür. Öte yandan, üçüncü gruptaki kişilerin ise sadece % 9’unda depresyon belirtilerinin halen var olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak bilimsel çalışmalar bize, mutlu olmak ile egzersiz yapmak arasında doğrudan bir bağ olduğunu göstermektedir.

Spor ayakkabılı kadın yürüyor

4. Beş Adet Çok Yakın Derecede İlişkiye Sahip Olmak

İnsanoğlu doğası gereği sosyal bir varlıktır. Modern toplumun getirdiği şartlar ise bizleri daha bireysel davranışlar sergilemeye yöneltmektedir. Yani aslında bizler, diğer insanlara, onların bizi tanımalarına, bize eşlik etmelerine ve bize karşı gösterecekleri sevgiye ihtiyaç duyarız.

Bu konuda yapılan bir araştırma, hayatları boyunca beş ya da daha fazla sayıda ciddi ilişki yaşayan insanların, kendilerini çok mutlu hissettiklerini söyleme olasılıklarının diğer insanlara göre yaklaşık iki kat daha fazla olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda anlamlı bir ilişki, kendinizi güven içinde hissedebileceğiniz, kendiniz olabileceğiniz ve bu güveni paylaşabileceğiniz bir ilişki olarak algılanmalıdır.

5. Evden Dışarıya Çıkmak

Evde geçirmek için vaktinizin belirli bir kısmını ayırmanız her zaman için iyi bir şeydir. Ancak kendinizi sürekli olarak evin içine kilitlemeniz ise o kadar da iyi bir seçenek olarak görülmemektedir. Her gün açık havada 20 dakikalık bir yürüyüşün ruh halimiz üzerinde inanılmaz derecede olumlu etkiler bıraktığı ifade edilmektedir.

İngiltere’de bulunan Sussex Üniversitesinde bu konuda bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırmaya göre insanlar, daha sıcak iklimlerde ve özellikle deniz kenarında yaptıkları yürüyüşler sonrasında kendilerini daha mutlu hissetmektedir. Benzer bir etkinin kırsal kesimlerde yaşayan insanlarda da görüldüğü saptanmış, ancak böyle bir etkinin büyük şehirlerde gözlenmediği sonucuna varılmıştır.

Deniz manzarası izleyen kadın

6. Eğlence İçin Zaman Ayırmak

Psikolog Dan Gilbert, eğlence için harcanan zaman ile mutluluk arasındaki ilişkiyi konu alan bir çalışma yapmıştır. Bu çalışmada Gilbert, insanların eğlendikleri aktivitelere sadece katılarak değil, aynı zamanda bu aktiviteleri planlarken de mutlu oldukları bulgusuna ulaşmıştır.

Bu bağlamda, insanların özellikle akşam yemekleri, partiler ve geziler planlamaktan dolayı oldukça mutlu oldukları görülmüştür. Böyle bir tecrübede edinilen tatmin duygusu, kimi zaman haftalar boyunca bile sürebilmektedir. Aynı zamanda insanların, nesneler yerine tecrübeler konusunda zaman harcadıklarında daha mutlu oldukları da ulaşılan sonuçlar arasında bulunmaktadır.

7. Düşünmek ve Şükretmek

Massachusetts Halk Hastanesinde düşünme ve meditasyon üzerine yapılmış olan oldukça meşhur bir deney bulunmaktadır. Bu deneyde, hastaların beyinleri mantıklı bir düşünme süreci öncesi ve sonrasında taranarak incelenmiştir. Bu deney sonucunda, düşünme aşaması sonrasında beynin stresle ilgili bölümlerinde en az seviyede aktivite bulunduğu kanıtlanmıştır.

Taşlar ve meditasyon yapan kadın

Diğer taraftan, Journal of Happiness Studies isimli dergi tarafından şükran ve minnettar olma üzerine bir çalışma yayımlanmıştır. Bu bağlamda, 219 kişiden üç hafta süresince teşekkür mektupları yazmaları istenmiştir. Bu kişiler tarafından gösterilen belirtiler, mektup yazmadan önce ve yazdıktan sonra olacak şekilde karşılaştırılmıştır. Sonuçta, bu çok basit aktivite ile insanların depresyon belirtilerinin ortadan kalktığı bulgusuna ulaşılmıştır.

Yukarıda sizler için sıraladıklarımız, bilimsel verilere dayalı mutlu olma yöntemlerinden sadece birkaç tanesidir. Bu durumda, bilimsel bulgular bizi mutlu eden şeylerin aslında yaşam şeklimiz ve aklımızda nelerin olduğu ile ilgili doğrudan bağlantılı olduğunu göstermektedir. Bunların dışında kalan dış etmenlerin ise çok az ya da belki de hiçbir etkisi bulunmamaktadır.


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.