Logo image
Logo image

Anlamak İçin Değil, Cevap Vermek İçin Dinliyoruz

3 dakika
Anlamak İçin Değil, Cevap Vermek İçin Dinliyoruz
Son Güncelleme: 12 Mart, 2018

Duyuyoruz ama dinlemiyoruz. Diğer insanların söyledikleriyle genelde ilgilenilmeyen bir toplumda yaşıyoruz çünkü bizim için önemli olan başkasının söylediği değil bizim zaten inanmış olduğumuz şey. Dinlemek, hayatta her zaman ortaya konan bir davranış değil.

Daniel Goleman tarafından yapılan pek çok araştırmaya göre, profesyonel açıdan başarıya ulaşmış bireyler, genellikle ilgi alanları fazla ve yeni fikirlere açık olan kişiler. İnsanlarla yakınlık kurabilen ve dinlemeyi bilen insanlar, karşılaştıkları durumları ve insanları daha iyi kontrol edebiliyor.

Dinlemeyi bilen kişi, karşısındaki kişinin sessizliği, en ufak mimiğini bile algılar; çünkü konuşmak bir ihtiyaçtır ama dinlemek herkesin icra etmeyi bilmediği bir sanattır.


İletişim, yalnızca iki ya da daha fazla insanın mesajlarını yaymasına dayanmaz. İletişim aynı zamanda, kişiliğimize, duygusal zekamıza ve empati yeteneğimize bağlıdır. Sizi bunun üzerinde düşünmeye davet ediyoruz.

Some figure

“Zihinsel gürültü” dinleme yeteneğimizi kısıtlar

Çok konuşuruz ama dinlemeyiz. Ekonomist ve yayıncı Otto Sharmer’a göre, insanlar tamamen kalplerinden gelen bir açılış yapmalı. Böylece duygusal algılarının en derin seviyelerine ulaşıp, yeni fikirlere daha açık bir hale gelebilirler.

Doğa bize kulaklar verdiyse, bu sadece duymamız için değil, aynı zamanda dinlemeyi de öğrenmemiz içindir. Bugün günlük hayatımızda bunu yapamıyorsak ya da yeterince verimli bir şekilde bunu gerçekleştiremiyorsak, sebebi “zihinsel gürültü”nün müdahalesi:

  • İnsanları “Otomatik pilot” modu açıkken dinliyoruz, zaten bildiğimizi düşündüğümüz konularda diğer insanların fikirlerini dinleyip anlamak istememe gibi bir alışkanlığımız var.
  • Kendimize ve “ama onu zaten biliyorum…” ile başlayan cümlelere odaklanmış durumdayız.
  • İnandığımız şeylerin bazılarını eleyip kalanlarını doğrulayan bir şey duyduğumuzda dinleme yeteneğimizi sınırlıyoruz.

Eğer insan ilişkilerinin temel kanunu bağlantı kurma kapasitesi ise, çevremizle etkileşime yeterli seviyede açık olmak için, bu bireyselliği ve bireyselliğin “Ben” kelimesi etrafında örülen çite dayandığını söyleyen dedikoduları bir kenara bırakmalıyız. Bunu nasıl yapacağımızı açıklayacağız.

Some figure

Tüm kalbimizle dinlediğimizde, dinlemek bir sanattır 

İletişim modelleri konusunda uzman olan ünlü isim Wilbur Schramm, biriyle diyalog kurarken önemli olanın mesajın kendisi değil, iletişim kuran kişilerin duygusal durumu olduğunu söylüyor. Bu, şu şekilde özetlenebilir “Hissettiğim gibi cevaplıyorum ve cevabımı duyduklarımdan yola çıkarak oluşturmuyorum.

Beynimiz sürekli bizimle konuşur: geçmişteki söylentileri, tatmin edilmemiş arzuları, korkuları, sınırlayıcı davranışları, katı inançları, endişeli ve duyguları birbirine katar. Bazen, tüm bunlardan kurtulup karşımızdaki kişiyle iletişim kurmamız neredeyse imkansızdır.

Eğer beyniniz, içindeki gürültüyle sizi sürekli kapana kıstırıyorsa, nasıl dinleme yeteneğine sahip olacaksınız?

Some figure

Beyninize sessize alın ve “yavaşlayın”

Bildiğiniz gibi, ” yavaş” hareket etmek modaya uygun. Aslında yavaşlamak, varlığımızın hızlıca hareket edebilmesi için edinmemiz gereken bir felsefe.

Çevrenizdekilerin kontrolünü elinize alabilmek için biraz olsun yavaşlama yeteneğinizi düşünün ve yaşadığınız anın değerini tam olarak bilmesi için beyninizi özgürleştirin. Her gün, içinizdeki gürültüyü halletmek ve temizlemek için  dışarıdaki gürültüyle (telefon, trafik, televizyon)  bağlantınızı kesin.

Önsezinizi geliştirin

Önsezinin dinleme yeteneğimizle ne ilgisi var? Sezgileri güçlü biri olmak, bir şeyleri dinleyip anlamadan varsayımlar üzerinden ilerlemeyi engeller. Sezgileri güçlü biri olmak demek, açık bir kalple ve beyinle, daha önceki inançlardan ve önyargılardan uzak bir şekilde ne zaman dikkatle dinlemen gerektiğini bilmek demektir.

Bazen, karşındaki kişiye samimi bir bakış ve gülümseyle bakmak, onu anladığınızı göstermeye yeter. Başka insanların duygularını hissetmek, onlarla sohbet ederken empati yaptığımızı gösterir. Yakınlık ve anlayış göstermek anlamına gelir. Hissetmeyi bilmek, “Ona bunu söylemeliydim, evet ya da hayır demeliydim, tekrar denemiş olmamız gerektiğini söylemeliydim...” gibi cümlelere takılıp kalmamak ve doğru zamanda söylememiz gerekenleri söyleyebilmek demektir.

Başka bakış açılarına açık olun, onları hissetmek ve öğrenmek için kendinize izin verin

Çok konuşuyoruz ve fikirleri ve deneyimleriyle zenginleşebileceğimiz halde etrafımızdaki insanları gerektiği gibi dinlemiyoruz.

Arkadaşlarımızın bize söyleyebilecekleri şeyleri bizzat dinlemek yerine, onların sosyal ağlarda neler paylaştıklarını görmeyi daha ilgi çekici bulduğumuz bir toplumda yaşıyoruz. Etrafınızdaki her şeye açık olun, zihninizi açın, daha özgür ve meraklı olmak için kendinize izin verin. Bazen basit bir sohbet, aydınlanmanıza, gerçek anlamda kişisel değişim geçirmenize sebep olabilir. Bunu deneyimlemek için kendinize meydan okuyun.

Dinlemek, karşımızdaki kişi bizim bir parçamızmış gibi hissetmek, empati yaparak, engeller olmadan, özgürce ve dürüstçe varlığını sarıp sarmalamak demektir…

Some figure