Acele İçinde Yaşarken Gerçek Yaşamdan Uzaklaşırsınız
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Çoğunlukla acele içinde yaşıyoruz, sürekli sırada ne var diye düşünüyoruz. Zorundalıklara ve mecburiyetlere bağlı olarak yaşıyoruz. Kendimizden ve etrafımızdan kopmuş bir haldeyiz. Ayağa kalk, buraya bak ve hisset. Şu an buradasın, bunun tadını çıkar.
“Şu anla” ilgili bir efsane vardır. Söylenenelere göre yıllar önce insanlar “şimdi” denilen kuşlarla beraber yaşarlarmış. Hayatlarını onlarınkine adeta bitişik geçiren bu insanlar, bu kuşların şarkılarını dinlermiş.
Ne zaman bir insan güzel bir manzara görse, biriyle konuşsa ya da özel bir şey hissetse, bu kuşlardan biri gelip bu insanın kafasını gagalar ve şarkı söylemeye başlarmış. İnsanlar böylelikle içinde oldukları anın farkında olmaya başlamışlar. Bu anların tadını çıkarmışlar ve mutlu yaşamışlar.
Şimdi kuşları, o yaşanan anların insanlarda yarattığı duygulardan beslendiler. Böylelikle teknoloji henüz bu kadar gelişmemişken bu insanlar hayatlarını daha yoğun yaşamaya başladılar. Ancak bir gün bir şeyler değişti ve insanlar başka kuşlarla yaşamaya başladılar. Bu yeni kuşlardan biri siyah tüylere sahipti (geçmiş), diğerinin tüyleri ise beyazdı (gelecek).
Zamanla şimdi isimli kuşlar şarkı söylemeyi bıraktılar, sesleri zar zor duyulur oldu. Anın farkında olma hissi de onlarla beraber yok oldu. Ancak şimdi kuşlarının efsanesi burda sona ermiyor. Bu kuşlar artık etrafınızda uçmuyor diye şarkıları o eski gücünü kaybetmiş gibi görünebilir. Ancak bu kuşlar hala aramızda ve her birimizin içinde yaşamaya devam ediyor. Bu kuşlar hala, içinde bulunduğunuz anın farkında olmanızı bekliyor.
“Bazıları der ki, eğer gözlerinizi kapatıp derin bir nefes alırsanız ve gülümserseniz, şimdi kuşlarının kalbinizde ve zihninizde şarkılar söylediğini hissedeceksiniz.”
– Oscar Soria
Acele etmek iyi değildir
Bir taraftan diğer tarafa savrularak yaşıyorsunuz. Bunu yapmanıza neden olan şey ise, sizi kontrol eden ajandalar, zorunluluklar ve toplantılar. Hatta çocukların bile programları dolu bir halde. Hepimiz bir noktada şunu demişizdir: “24 saat bir güne asla yetmiyor”.
Hayat bu şekilde olmamalı. Eğer planlarınızı değiştiremiyorsanız, bu planlara bakış şeklinizi değiştirmelisiniz. İçinde bulunduğunuz “anın” farkında olmalı ve gerçekten nerede olduğunuzu bilmelisiniz. Gelecek ile ilgili endişelenip acele etmeye çalışmadan, zihninizle ve bedeninizle olan bağlantınızı tekrar kurmalısınız.
“Gelecek kuşları” veya “geçmişin fısıltıları” şu anki bilincinizin sesini bastıramaz. Şimdi kuşunun şarkısını zihninizde tekrar duymak için çaba sarfedin ve her anı, daha değerli kılmaya gayret edin. Bu duygudan ne kadar çok beslenirseniz, o kadar fazla süre sizinle kalacaktır.
Anın içinde yaşayın ve onunla bağlantı kurun
Her yeni gün, yeni bir başlangıç demektir; bu, başka bir şimdinin içinde yaşama fırsatıdır. Geçmişin anılarını saklarsınız ve sonrasında onların varlığı sizi şaşırtır. Hatıraları kaydetmek, onları yaşamayı beraberinde gerektirir ve hayata bu anılarla devam etmek zorunda kalırsınız. Eğer içinde bulunduğunuz anı hissederek yaşarsanız, daha güçlü hatıralar ele etmiş olacaksınız.
Eğer her anı hissetmeden acele içinde yaşarsanız, gerçekte nerede olduğunuzu gözlemleyemezsiniz. Neyi, nasıl hissettiğinizi ve neden bu şekilde olduğunu anlayabilmeniz için, gerçekten istediğiniz yerde olup olmadığınızı bilmeniz gerekmektedir. Bunu yapabilmek için de zamana ihtiyaç duyarsınız.
Şimdiye odaklanın, bekleyin ve hissedin… Bir şeyler için heyecanlanın! Gülümseyin ve bu anları hafızanıza kaydedin. İşte tam olarak şu anın içindesiniz. Şimdi kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. Şimdiye yakın yaşamak, sizi her andan keyif almaya iter. Zaman, siz olmadan var olamaz. Zamana anlam veren sizin varoluşunuzdur. Her an, kendinizin farkında olabilmeyi başabilirseniz eğer, her andan daha iyi bir biçimde faydalanabilirsiniz.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.