Zihinsel hastalıklar genetik olabilir mi? Bu, özellikle de ailesinde zihinsel bozukluk sahibi olan kişilerin merak ettiği bir sorudur. Yapılan birçok araştırmaya göre bazı zihinsel hastalıkların genetik bileşenlere sahip olduğu kanıtlanmıştır.
Öte yandan şimdiye kadar yapılan araştırmalar,genetik faktörlerin psikolojiyi ne kadar etkilediği konusunda net bir bilgi sağlayamıyor. Bilim yavaş ilerler. Bu nedenle, zihinsel hastalıklar ve genetik faktörler arasındaki ilişki hakkında yavaş yavaş bilgi ediniyoruz. Bu konu hakkında hala birçok cevapsız soru bulunuyor.
Artık zihinsel hastalıkların ve genel olarak sağlığın hem genetik hem de çevreden kaynaklandığının bilincindeyiz. Buna ek olarak, çoğu zaman, genetik yoluyla insanların bu hastalıklara direkt yakalanmadığını, sadece bu hastalıkları geliştirmeye yatkın olduklarını biliyoruz.
Akıl hastalığına sahip akrabası olan insanlar, genellikle bu hastalığın genetik olup olmadığını merak ederler.
Sağlığınızı hangi faktörler etkiler?
Bir hastalığa yakalanıp yakalanmamak birçok faktöre bağlıdır. Bu baskın bir kalıtsal durumda bile geçerlidir. Sonuç olarak, eğer herhangi bir yatkınlaştırıcı etken ve tetikleyici faktör yoksa (kalıtsal hastalığı başlatan kıvılcım), hastalığa asla yakalanmazsınız.
Bundan dolayı, bilim insanları olasılıklar üzerinden yola çıkar. Akıl hastası bir çocuğun çocuğunun aynı hastalığı geliştirip geliştirmeyeceğini tahmin etmek imkansızdır. Fakat, bir akıl hastalığına yakalanma riskinin daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Ve eğer, hem anne ve hem de baba aynı hastalıktan muzdaripse, çocuklarının bu hastalığa yakalanma olasılığı daha da yüksektir.
Şimdi, bazı yaygın zihinsel hastalıkların genetik olma ihtimallerine bir göz atalım.
Şizofreninin genetik olma ihtimali
Şizofreni, kavrama yeteneği, duygu ve davranış gibi birçok beyin fonksiyonunu etkileyen ciddi bir akıl hastalığıdır. Şizofreni psikotik bir bozukluktur, bu rahatsızlıktan muzdarip olan kişiler gerçeklikle ilişkisini yitirir.
Dünya nüfusunun yaklaşık %1’inin şizofreni hastası olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca yapılan bazı çalışmalar, şizofren bir anne ve babadan gelen neslin %40’ının şizofreni hastalığı geliştireceğini tahmin etmektedir. Direkt şizofreni olmasa da, 100 kişiden 15’inin psikolojik rahatsızlığı olacaktır.
Çift yumurta ikizlerinin bir şizofreniye yakalanma olasılıkları aynıdır. Bununla birlikte, tek yumurta ikizlerinden biri şizofreni hastasıysa, diğerinin de şizofreni hastalığına yakalanma riski % 80’dir. Baskın bir gen gibi görünür.
Bipolar bozukluğun genetik olma ihtimali
Bipolar bozukluk, tehlike ve güçsüzlük ile bağlantılı olması nedeniyle oldukça ciddi bir hastalıktır. Ayrıca manik depresif hastalık olarak da bilinir. Bipolar bozukluğu olan kişilerin ruh hallerinde sıradışı değişiklikler vardır. En çok korkulan akıl hastalıklarından biridir.
Bipolar bozukluğu olan kişiler manik atak geçirirler ve genellikle çok mutlu ve canlı olurlar. Her zamankinden daha enerjik ve aktif olurlar. Bazen ise, depresif atak geçirirler ve kendilerini çok üzgün ve depresif hissederler, çok halsiz olurlar ve normalden çok daha az aktif olurlar.
İnsan nüfusun yaklaşık %0,4’ü bipolar bozukluğa sahiptir. Ebeveynlerinde bipolar bozukluk olan kişilerin bu hastalığa yakalanma riski daha fazladır. Tek yumurta ikizlerinden birinde bipolar bozukluk olması durumda diğerininde de bipolar bozukluğa sahip olma riski % 95’tir. Baskın bir gen olabilir.
Zihinsel engelliliğin genetik olma ihtimali
En ciddi zihinsel engellerin çoğu (% 80) çevresel faktörlerden kaynaklanmaktadır. Kişinin anne karnında veya erken çocukluk döneminde yaşadığı bir kaza veya hastalık zihinsel engel oluşmasına neden olabilir. Bu nedenle zihinsel engellilik çoğunlukla kalıtsal bir durum değildir.
Öte yandan, hafif veya orta dereceli zihinsel engellerin % 80’ni genetik miras nedeniyle oluşmaktadır. Hem baba hem de annenin zihinsel engeli olduğunda, çocuklarının % 80’i aynı akıl hastalığına sahip olmaktadır. Ancak, sadece anne veya babadan birinin zihinsel engelli olması durumunda çocukların sadece % 40’ı bu durumdan etkilenir.
Maalesef, zihinsel engelli insanlar sıklıkla birbirleriyle ilişki kurduğu için, genetik bir etki riskini arttırmaktadırlar. Kalıtsal bir gen varsa, çekinik gibi görünür. Birçoğu çevresel faktörlerden kaynaklansa da, zihinsel bir engele genetik miras nedeniyle sahip olmak mümkündür.
Peki ya nevroz gibi diğer zihinsel hastalıklar?
Nevroz hastası bir kişi, yaşadığı deneyimler ve çevresel faktörlerden dolayı anormal tepkiler gösterir. Bu nedenle, nevroz kalıtsal değildir. Aynı ailede birden fazla nevroz hastası olması “genetik hata” ile açıklanabilir. Bunun nedeni genetik miras değil, kötü aile ortamıdır. Bu bazen zihinsel hastalığı tetikleyen “duygusal patojen” olarak adlandırılır.
Kalıtsal nevrozların %70 oranında olduğu söylenir. Tek yumurta ikizlerinden birinde nevroz hastalığı olması durumunda ikiz kardeşinin de aynı rahatsızlığa sahip olma ihtimali %83’tür. Çift yumurta ikizlerinde ise bu oran sadece %23’tür. Sonuç olarak, “duygusal patojen” hipotezi hala bir netlik kazanmamıştır.
Neroz rahatsızlığının az da olsa genetik bir etkisi var gibi görünmektedir. Başka bir deyişle, nörolojik olarak patojenik deneyimlere tepki vermek için genetik bir yatkınlık var gibi görünmektedir. Bazı zihinsel hastalıklar daha fazla kalıtsal etkiye sahip olsa da, ikizler ve aile geçmişleri üzerine yapılan çalışmalar zihinsel hastalıkların genetik miras yoluyla diğer nesillere geçmesinin mümkün olduğunu göstermiştir.
p>Bugünlerde birçok yalan ya da eksik haberle karşılaşıyoruz, bunu birçoğunuz “yalan haber” ya da asparagas olarak da biliyor olabilir. Yanlış bilgilendirme günümüzde çok yaygın hale geldi ve neyin doğru neyin yanlış olduğunu hiç ayırt edemez hale geldik. Ama insanların yaşadığı sürece…
p>Bazen insanlar başka yetenekler geliştirmek veya zamanlarını farklı aktiviteler yaparak geçirmek istediklerini düşünürler. Ancak, “uçmaya gidiyorum” veya “bir değişikliğe ihtiyacım var” dedikleri zaman, etraflarındaki insanların kendilerini desteklemediğini keşfedebilirler.
Robert Cialdini, Arizona Üniversitesinde (ABD) tanınmış bir psikolog ve araştırmacıdır. 1984 yılında ilk kitabı olan Etki: İkna Psikolojisi’ni yayınladıktan sonra uluslararası ün kazandı. Robert Cialdini, üç yıl boyunca gizlilik ve aldatmaya dayanarak bu kitap üzerinde çalıştı. Araba galerilerine, telefon pazarlama…
Çözümsüz Çelişki Teorisi, antropolog Gregory Bateson ve Kaliforniya Palo Alto’daki araştırma ekibi (1956) tarafından geliştirilmiştir. Sistematik bir bakış açısı ile çerçevelenir ve biriyle iletişim kurduğunuz zaman çakışan mesajlar aldığınız tüm durumlardan bahseder. Şizofreninin psikolojik kökenlerini açıklamaya çalışmak için bu teoriyi…
Risk almaktan hoşlanan bazı insanlar var. Sağlıklarını, fiziksel iyiliklerini, hatta mali kaynaklarını, düzenlerini vb. riske atan insanlardan bahsediyoruz. Riske ilgi duymak ayrıca uygun koruma olmadan cinsel ilişkiye girmek gibi şeyleri de içerir. Diğerleri arasında, elbette, çok hızlı araba sürme, sarhoş…
Çarpıcı bir ilerleme kaydetmek için motivasyonel görüşme amacıyla kısa sürelerde birkaç metot denenmiştir. Birkaç faktör sayesinde başarılı olmuştur. Sabırla insanlar arası ilişkileri kolaylaştırmıştır. Verimliliği bilimsel olarak kanıtlanmıştır ve işbirliğiyle geliştirilmiştir. Günümüzde motivasyonel görüşmeye birçok alanda başvurulmaktadır. Danışanlar, hastalar, öğrenciler, vasiler,…