WhatsApp Çifti: İlişkilerde Mesajlaşma
Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas
“Günaydın, seni özledim” veya “Günün nasıl geçiyor?” diyen mesajlar, romantik ilişkilerimizi zenginleştiren basit jestlerdir. Bununla birlikte, ilişkilerde mesajlaşmanın artması ve “çift mavi tik” bağımlılığı bazen aşırı durumlara yol açabilir. Özellikle de mutlak kontrole ve çatışmalara yol açabilecek yanlış anlamalara yol açabilir.
Computers in Human Behavior dergisinde yayınlanan yakın tarihli bir araştırma, ilişkilerimizin ne kadar değiştiğini ortaya koydu. Bu çalışmada, on sekiz ila kırk beş yaş arasındaki Amerikalılara mesajlaşma servislerinin günlük yaşamlarındaki önemini sordular. Özellikle, ilişkilerde mesajlaşma hakkında sorular sordular. Sonuçlar daha kesin olamazdı. Mesajlaşma servislerinin kullanımı, her ilişkinin anahtarı ve kalitelerinin bir ölçüm aracıdır.
Mesajlaşma çoğumuz için vazgeçilmez bir iletişim şeklidir. Bu aracı özellikle ailemiz, meslektaşlarımız ve arkadaşlarımızla iletişim kurmak için kullanıyoruz. Romantik partnerlerimizle de kullanıyoruz. Hızlı cevaplar ve yarattığı yakınlık, erken evrelerdeki ilişkileri güçlendirir. Ancak, ilişki bağımızı güçlendirdiğimizde ve birbirimizle daha fazla zaman geçirme aşamasına geldiğimizde işler karmaşıklaşıyor gibi görünüyor.
Mesajlaşma servisleri ilişkileri zenginleştirebilir veya tamamen yok edebilir. Ayrıca, uzmanlara göre cep telefonlarımızı nasıl kullandığımız ve onlar aracılığıyla nasıl ilişki kurduğumuz da ilişkilerde nasıl olduğumuzu yansıtıyor.
İlişkilerde mesajlaşma: Bizi nasıl etkiler?
Metin mesajları hassas bir şekilde samimi ama aynı zamanda uzaktır. İlişkileri güçlendirmenin yanı sıra, günün onlara en çok ihtiyaç duyduğumuz anlarında bize sevgi dolu bir his verebilirler. Ayrıca, romantik partnerimizle olan bağı zenginleştirebilirler.
Ancak, kaçınılmaz bir kötü yanları da vardır. İlişki terapistleri yükselişte olan bir fenomen görüyor. Yani, ilişkilerde mesajlaşmanın genellikle iki ucu keskin bir kılıç olduğunun farkındalar.
Anlaşmazlıklarımızın ve sorunlarımızın çoğu, bizi çevreleyen hiper bağlantıdan kaynaklanmaktadır. Dijital iletişim araçlarının ilginç bir özelliği var. Spesifik olarak, otantik kişiliğimizi yansıtan aynalardır. Onlar aracılığıyla korkularımızı ve takıntılarımızı yönlendiririz.
Bunu daha iyi anlamak için tek yapmamız gereken mesajlaşma servislerinin ilişkimizi nasıl etkilediğini düşünmektir.
Sosyal ağlar ve mesajlaşma servislerinin kullanımı, bilinçsizce güvensizliklerimizi yansıttığımız kanallardır. Sonuç olarak, kıskançlık, şüphe ve takıntılı düşünceler gibi bilişsel tepkilere yol açarlar.
Mesajlaşmanın ilişkilere müdahale etme yolları
- Sürekli temas: Bir ilişkinin başlangıcında, muhtemelen her yarım saatte bir eşimize mesaj göndeririz. Ancak, bir noktada bu iletişim akışını sürdürmenin imkansız olması çok muhtemeldir. Bu olduğunda, iki eşten biri şüphelenmeye, paniklemeye ve bir şeylerin yanlış olup olmadığını merak etmeye başlayabilir.
- Sabrımız sınanır: İlişkilerde mesajlaşmanın artmasıyla bağlarımız teste tabi tutuluyor. Bunun nedeni, eşimiz mesajımızı okuduktan sonra görünen o ünlü “çift mavi tik”. Bir mesajı okuduktan sonra cevapsız bırakmak şüphe ve hayal kırıklığı yaratabilir.
- Çevrimiçinde kiminle birlikteler? Partnerimizin bizden olmayan biriyle çevrimiçi olduğunu görmek, garip ve çelişkili durumlar yaratabilir. Aslında, bazı insanlar eşlerinin çevrimiçi olup olmadığını sürekli kontrol ettikleri için işlerinde verimli olmayı tamamen bırakırlar.
- Mesajlaşma servisleri iyi ve etkili iletişim kanalları değildir: Popüler inanca rağmen, bu uygulamalar sürekli yanlış iletişime neden olabilir. Yüz yüze konuştuğumuzda iletişimsizlik çok sık olmaz. Bunun nedeni, yüz yüze olduğumuzda partnerimizin temel sözsüz iletişimini deşifre edebilmemizdir.
- Pasif-agresif davranışlar: Mesajlaşma servisleri, pasif-agresif davranışları sergilemek için mükemmel yerlerdir. Bu gerçeği destekleyen birçok çalışma bulunmaktadır. Örneğin, taciz yoluyla veya bağlantıyı keserek manipülasyon, acı verici durumlara yol açabilecek yaygın ve çocukça bir davranıştır.
Aşkımızı cebimizde taşıdığımızda
Bir cep telefonumuz veya bilgisayarımızın olması, özellikle WhatsApp gibi mesajlaşma servislerini kullanmak söz konusu olduğunda, onu iyi kullandığımız anlamına gelmez. Eşlerimizi cebimizde taşıyoruz. Aşk yirmi birinci yüzyılda taşınabilir bir fenomen haline geldi, ve biz onu her zaman iyi kullanmıyoruz.
Bu konuda, sorun yeni teknolojilerde veya sürekli gelişmelerde yatmaz. Hatalı olan biziz çünkü sonuçta hayatımızı kolaylaştırmak için var olan bu muhteşem kaynaklarla uyum içinde ilerlemiyoruz.
Günümüzde ilişkilerde mesajlaşma, güvensizliklerimizi ortaya koyuyor. Ayrıca mesajlar, sesli mesajlar ve emojiler aracılığıyla kıskançlığı bir kitle imha silahı haline getirebilir.
Gençleri daha iyi eğiterek bu durumlardan kaçınmaya çalışmalıyız. Her şeyden önce bu kaynağı kendimizden başlayarak ilişkilerimizi zenginleştiren bir mekanizma haline getirmeye çalışmalıyız. Bunu duygularımızı yöneterek, eşimize güvenerek ve en tatmin edici olan gerçek iletişimin bir uygulama aracılığıyla değil, yüz yüze yaptığımız iletişim olduğunu anlayarak yapabiliriz.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.