Sevginin Boyutu Yoktur: Kalp Kendini Ayarlar
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Konu sevgi olduğunda, kalplerimiz ve değerlerimiz ona uyacaktır. Asıl önemli olan, bir çiftin aşık olduğudur, dünyanın onlar hakkında ne düşündüğü değil. Ne zamandır birlikte olduğunuzun önemi yoktur, ya da birinizin Mali’de diğerinizin Polonya’da doğmuş olması, birinizin uzun diğerinizin kısa olması, birinizin sıska diğerinizin öyle olmaması önemli değildir. Tutkunun boyutlarla ilgisi yoktur ve insanların yargılarına ayıracak zamanı yoktur.
Kabul edelim, farklı olmanın insanları rahatsız ettiği bir sosyal gerçeklikte yaşıyoruz. Kalıpları kırmaya ve beklentilerinden ya da normal olandan kaçmaya cesaret eden herkes hemen göze batacaktır. Hala birinin diğerine göre daha yaşlı olduğunu görüp kulaktan kulağa fısıldayan bir toplum tarafından şekillendiriliyoruz. Yaşlı bir adamla el ele tutuşan mutlu, neşeli genç kadının, hiç sevgisi olmayan ve sadece açgözlü bir kişi olarak görüldüğü bir dünyada yaşıyoruz.
“Aşk birbirine bakmaya değil, birlikte dışa, aynı yöne bakmaya dayanır.”
– Antoine de Saint-Exupéry
Herkes, el ele tutuşan bu iki insanın gerçekten nasıl hissettiğini anlayamaz. Arkalarından konuşan insanların aksine (genellikle yüzlerine söyleyecek kadar cesur olmadıkları için), bu ikisi mutluluktan başka hiçbir şey hissetmezler. Bir insanın uzun boylu olması ve diğerinin kısa olması ya da aynı cinsiyetten olmaları, ya da birinin kilolu, diğerininse çok sıska olması fark etmez… Bu çift caddede yürürken, ön yargıkarın buzdağını bölerek Arktik Okyanusunun konvansiyonların kıracaktır.
En azından böyle olması gerekir.
Cesur Bir Aşk, Önyargının Önemli Olmadığı Bir Aşk
Mildred ve Richard Loving 11 yaşında ve 17 yaşındayken birbirine aşık oldu. Çok gençtiler, kimse bunu kabul etmiyordu, ama bu onların en büyük sorunları değildi. 50’li yıllardı. Virginia’daydılar ve Mildred siyah bir adamın kızı ve Rappahannock kabilesinden bir kadındı.
Öte yandan Richard’ın ataları Avrupalı idi. O zamanlar yürürlükte olan korkunç bir yasa vardı, Irk Bütünlüğü Yasası. Bu, beyaz insanlar ve “renkli insanlar” arasında bir ayrım yaratan utanç verici bir yasaydı ve ırklar arası evliliklerin yasak olduğunu belirtiyordu. Bunu yaptıkları takdirde sadece iki seçenek vardı: hapis ya da sınır dışı edilme.
Fakat bu engellerin hiçbiri aşklarını söndürmedi. Mildred 1958’de 18 yaşındayken, evlenmeye karar verdiler. Bir yıl sonra, hamileyken, bir komşu onları polise bildirdi ve ayrıldılar. Richard Loving hapse atıldı. 1964’de, durum hakkında çaresiz olan Mildred Loving’, kendisini Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU)’ne bağlantıya geçirecek Robert Kennedy’ye duygusal ve cesur bir mektup yazmaya karar verdi.
Üç yıl sonra, 1967’de, Loving davası, medeni haklar için bir dönüm noktası zaferi oldu. Yüksek Mahkeme şunları belirtti: “bu temel özgürlükleri, böyle desteklenemez ırksal sınıflandırmalarla kabul etmek, tüm vatandaşları devletin özgürlüklerinden mahrum bırakmak demektir.”
Bu hikayeyle ilgili bizi kesinlikle sarsacak bir şey varsa, bunun sadece 50 yıl önce gerçekleşmiş olmasıdır. Diğer bir şok edici gerçek de, aynı cinsiyetten evliliğin yasallaştırılması gibi doğru yönde atılan bu tür adımların elde edilmesinin uzun zaman almasıdır. Ve hepsinin arkasında gerçekten dramatik, trajik hikayeler var.
Ancak, inanmak zor olsa bile, hem ırklar arası hem de aynı cinsiyetten çiftlerin hala tüm önyargılarımızdan ve onları sessizce yargılayanların ağırlığından muzdarip olduklarını gösteren birçok çalışma var.
Kalp, Bütün Farklılıkları ve Eleştirileri Görünmez Yapar
Aşk, Küçük Prens’te Antoine de Saint-Exúpery’nin söylediklerinin ötesine geçiyor. Bu sadece ikimizin de aynı yöne baktığımız anlamına gelmez. “Çift bilincimizi” beslemek için her gün birbirimize bakmak zorundayız. Güçlü, mutlu bir ilişkiyi karakterize eden dört “kavram”a yatırım yapmalıyız: kendini adama, işbirliği, iletişim ve biraradalık (ya da samimiyet) .
Bunlar, çiftin, yelkenlerini, eleştiri ve önyargıların sosyal engelini kırmaya yetecek kadar hızlı bir şekilde açacak gücü bulduğu yerlerdir. Çünkü gerçekten trajik olan bir şey varsa, (ölüm döşeğinizde pişman olacağınız bir şey), cesur davranmamak, sahip olabileceğin zaman yakalamamak, nadiren iki kere gelebilecek bir fırsattan yararlanmamış olmaktır.
Kalp cesur olmalı ve etrafınızdaki farklılıkları ve eleştirileri görünmez hale getirmelidir. Çocuklarınız “senin yaşında artık bu olmaz” dese de, tekrar aşık olmak için asla çok yaşlı değilsiniz. Genç iseniz de, lise ya da kolejden gelen erkek ya da kızın, arkadaşlarınız “garip, şişman ya da senin için doğru değil” dediği için kaçmasına izin vermeyeceksiniz.
Yüreğimize neyin uyduğunu, neyin bizi ısıttığını, ruhumuzu neyin rahatlattığını ve bizi gülümseten şeyin ne olduğunu sadece biz biliyoruz. İkiyüzlülük denizinde buzdağlarını kırarak, adeta rüzgara ihtiyaç duymayan renkli uçurtmalar gibi, sevgilimizle el ele tutuşarak yürüyeceğiz.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.