Özgüven ve Etkili İletişim
Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater
Pek çoğumuz, kendine güvenli bir biçimde iletişim kurmayı isteriz. Fikirlerimizi ifade ederken iddialı, dikkat çekici ve aynı zamanda karizmadan oluşan o muhteşem kombinasyonu sağlamak için ne yapmak gerekir? Elbette bu alanda gerçek anlamda guru olarak niteleyebileceğimiz insanlar bulunmaktadır. Ancak kimi zaman bu konuyla ilgili sürekli olarak aldığımız tavsiyeler ve çok sayıda yöntem nedeniyle kendimizi adeta boğulmuş gibi hissederiz. Çünkü aslında eksik kalan çok önemli bir parça bulunmaktadır: kendine güven.
Kendi etkinliğimizi ve işe yararlığımızı sorgulamaya başladığımızda her şey çöker. Kabul edelim ki, bu durum olması gerektiğinden çok daha sık bir biçimde karşımıza çıkar. Bu tür zamanlarda aklımızdan hep şöyle düşünceler geçer: “Kesin heyecan yapacak ve her şeyi berbat edeceğim.”, “Geçen sefer olanların aynısı olacak, kendimi yine gülünç duruma düşüreceğim.” ya da “Büyük bir ihtimalle kimseye kendimi kanıtlayamayacağım; çünkü konuşmam çok acemice, mantıksız ve orijinallikten uzak.”
Gerçek şu ki, bu tür düşünceler yaptığımız işlerin ve kişisel olarak karşımıza çıkan fırsatların pek çoğunu engeller ya da kısıtlar. İşlerinde gerçekten çok parlak ve zeka kapasiteleri son derece yüksek bazı kadınlar ve erkekler, ilginç bir biçimde iletişim, kendilerini ifade etme ve fikirlerini etkili bir biçimde karşı tarafa iletme söz konusu olunca ciddi bir biçimde bocalarlar.
Bunların da ötesinde çoğumuz sadece kendine güvenli bir biçimde konuşmayı başarmak değil, aynı zamanda bunu yaparken karizmatik olmayı ve konuştuğumuz grubu etkileyerek avucumuzun içine almayı isteriz.
Bu konuda geliştirilmiş çeşitli yöntemler bulunduğunu biliyoruz. Ancak bunları öğrenmeden ya da uygulamaya geçmeden önce, iletişim kurma ve kendine güven ile ilgili bu sorunun ve limitin neden kaynaklandığını öğrenmek ilginç olacaktır.
Şimdi konunun detaylarını hep birlikte inceleyelim.
Kendine Güvenli ve Kararlı Bir Biçimde Konuşmak Neden Zordur?
Çoğumuz işte ya da okulda kendimizi geliştirmek ve daha başarılı olmak için özgüvenli bir biçimde konuşmayı öğrenmek isteriz. Aynı zamanda ilişkilerimizi güçlendirmek, diğer insanları düşündüklerimize ikna etmek, daha inandırıcı olmak, fikirlerimizi daha açık bir biçimde iletmek ve belki de karşımızdaki insanları ele geçirmek için kendine güvenli konuşabilmeyi arzularız.
Nasıl iletişim kuracağını bilmek, aslında her şeyden önce birlikte yaşama yeteneklerini geliştirmek ve kişisel potansiyeli bir miktar artırmak anlamına gelir. Ancak bu yarışma içinde başarılı olma konusunda genellikle sorun yaşarız. Buna neden olan etkenler çok çeşitlidi. Yine de ortalama olarak aşağıda sıralanan fiziksel gerçeklikleri bu soruna yol açan sebeplerin bir özeti olarak sunabiliriz.
Otomatik Sinir Sisteminin Uyarımı
Bir kişiyle ya da topluluk önünde kararlı ve güçlü bir biçimde konuşma konusunda zorluk yaşıyorsak, aslında bu durum genellikle kendimize olan güven eksikliği, stres ya da başka bir sorun nedeniyle olumsuz duygular içinde olmamızdan kaynaklanmaktadır.
Bir yanlış yapmaktan ya da başarısız olmaktan korkarız. İşte tam da bu korku anksiyete problemini tetikler. Aynı zamanda bu tür anksiyetenin görülmesinin ana nedenlerinden biri, beynimizin böyle durumları bir tehdit olarak algılaması ve kodlamasıdır.
İnsanlar tarafından yargılanma, yanlış yapma ya da kendimizi küçük duruma düşürmenin verdiği üzüntü ve endişe otomatik sinir sistemimizi harekete geçirir. Bunun sonucunda da bir dizi semptom ortaya çıkar. Bunlar arasında en yaygın olarak göülenler asabiyet, taşikardi, ağız kuruluğu, kesik kesik nefes alma, terleme vb. semptomlardır. Bu negatif etkilerin tamamı iletişimi daha da olumsuz etkileyen nedenler arasında bulunmaktadır.
Sınırlayıcı Düşünceler
Beynimiz, güçlü yanlarımızı aktive eden ya da kendimize olan güvenimizi ve potansiyelimizi harekete geçiren bir katalizördür. Ancak diğer yandan eğer düşüncelerimiz kendimizi yargıladığımız olumsuz fikirlere dönüşürse, bu kez yapacağımız tonlarca hatayı, başarısızlıkları ya da hayal kırıklıklarını hiç durmaksızın düşünmeye başlarız. Ayrıca kendimizi bu tür olumsuzlukların mutlaka başımıza geleceğine inandırırız.
Durumsal Faktör
Kendine güvenli bir biçimde konuşma konusunda göz önünde bulundurulması gereken bir diğer kritik faktör ise durumsal etkilerdir. Bazı ortamlar, anlar ve insanlar kişi üzerinde normalden daha fazla baskı oluşmasına yol açarlar. Bu tür durumlarda da kendimize olan güvenimiz azalır, belirli bir derecede güvensizlik duygusu oluşur ve hatta kişisel etkinliğimizi sorgular hale geliriz.
Buna örnek vermek gerekirse, iletişim yeteneklerimizle müşterilerin ilgisini çekmemizin beklendiği bir işe yeni başladığımızı düşünelim. Bu beklenti büyük bir baskıyı, bu baskı da stres, acı ve daha fazlasını getirecektir. Bunun sonucunda da kendimizi bu konuda yetersiz hissetmeye başlarız. Tüm bu faktörler aslında kişisel yeterliliğimizi test eden birer engel olarak karşımıza çıkar.
Kendine Güvenli Konuşmak İçin Neler Yapılabilir?
Kendine güven duyarak konuşmak için öncelikle her birimizin kendi kişisel gerçekliğimizden yola çıkmamız gerekmektedir. Bazılarımız sadece basit, kolayca aşılabilecek ve ufak çabalarla tamamlanabilecek eksikliklere sahibiz. Kimilerimiz ise daha derin içsel bir yeniden yapılandırmaya ihtiyaç duyarız. Bu bağlamda, bu özelliklere sahip kişilerin hissettikleri güvensizlikleri bir yana koyarak özgüvenlerini sağlamaları, olumsuz düşünceleri zihinlerinden atmaları ve endişeleri ile daha etkili bir biçimde mücadele etmeleri gerekir.
Tüm bunları başarmak için elbette zamana ihtiyaç vardır. Ayrıca başarıya ulaşmak için kişinin kendisini bu konuya gerçek anlamda adaması gerekir. Yani kendine güvenli bir biçimde konuşmaya kesin bir biçimde karar verdiğimizde, bunu başarmak için yapılması gerekenleri öğrenebilir ve bunları davranışlarımıza da entegre edebiliriz.
Daha Güvenli İletişim Kurmak İçin Çeşitli Yöntemler
- İletmek istediğiniz mesaja odaklanın. Çünkü en önemli ve farkındalık yaratan şey budur. Diğer düşüncelerinizi, korkularınızı ve endişelerinizi bir kenara bırakın. Sadece söylemek istediğiniz şeye ve konuşmayı yaptığınız kişi ya da kişilere odaklanın.
- Kendinizden biraz uzaklaşın ve karşınızda duran kişi ya da kişilerle aranızda bir bağ oluşturun. Karşınızdaki tek bir kişi, birkaç kişi ya da bir topluluk olabilir. Kurduğunuz bu bağ güç demektir. Bu gücün size verdiği ortaklığı ve birlikteliği hissedeceksiniz. Eğer kendinizi rahat hissederseniz, düşüncelerinizi ve anlatmak istediklerinizi de aynı rahatlıkla iletme şansına sahip olursunuz. Eğer kendinizi korku içinde hissederseniz, o durumda da karşı tarafa stres, çekingenlik ve üzüntü gibi duyguları geçirirsiniz.
- Etkin bir iletişimde aceleye yer yoktur. İletmek istediğiniz mesajı ya da fikirleri yavaş bir biçimde sırasıyla, uyumlu bir şekilde, sakince ifade edin. Ancak aynı zamanda söylediklerinizi vurgulayarak ve ilgi çekici bir biçimde ifade etmeyi de ihmal etmeyin. Bu sayede dinleyicinin dikkati sizin konuşmanıza odaklanacaktır.
- Dolambaçlı yollara girmeden doğrudan ifadeler kullanın, tekrarlardan, uzun uzadıya cümlelerden, konu dışına çıkan girdilerden kaçının.
- Duygulara hitap edin, anekdotlar paylaşın, anlattıklarınızı konuştuğunuz kişi ya da kişiler özelinde şekillendirin… Sadelik her zaman için değerlidir.
Sonuç olarak, kendine güvenli bir biçimde konuşmak için ne yapmak gerektiği sorunun cevabı aslında son derece basittir: Çokça pratik yapmak ve gerçekten kendine güvenmek. Çünkü kendimize gerçekten güvenirsek, hissettiğimiz korkular artık eskisi kadar büyük olmayacaktır. Güvensizlik hissettiğimiz konularda kendimizi daha etkin ve güçlü hissetmeye başlarız. Hatta daha düne kadar tehdit olarak algıladığımız ve çekindiğimiz durumlardan artık keyif almaya ve bu tür ortamlarda güzel zaman geçirmeye başlarız.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.