Misfonya: Bazı Seslerden Nefret Etme
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Misfonya ve içerdiği her şey hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız size bir hikayemiz var:
“Neredeyse tüm hayatım boyunca böyleydim, korkunç bir şey. Otobüsteyken veya başka bir ulaşım aracındayken sinirleniyorum. Kulak tıkacı takmıyorsam ya da kulaklıklarla müzik dinlemiyorsam geriliyorum ve asabileşiyorum. Klavyenin tıklamasını duyduğumda, sakız çiğneyen birini duyduğumda, yemek yerken çatalı ısırdıklarında, çorbayı hüpürdeterek içtiklerinde… birçok örnek daha var. Bir gün huzur içinde olabilmeyi ve kulağımda kulaklıklarla yalnız olmamayı hayal ediyorum, bu sesleri çıkaran insanlara surat yapmak istemiyorum. Normal bir ilişkim olamıyor çünkü kim benim gibi birinden nefret etmez ki?”
Az önce okuduğunuz misfonya yaşayan birisinin gerçek hikayesidir. Fakat misfonya nedir? Temel olarak misfonya bazı ses veya seslere karşı büyük bir hassasiyet (hipersensitivite) olarak tanımlanmaktadır.
“Tepki iğrenmeden çok kızmaktan ötürüdür. Dominant duygu öfkedir. Önce normal bir tepki olarak görülse de sonrasında aşırılaşmaya başlar.”
– Dr. Sukhbinder Kumar, Newcastle Üniversitesi
Hiperakuzi ve fonofobiye ek olarak sese karşı düşük bir toleransınız vardır. Misfonyaya sahip insanlar bazı ses uyarıcılarına karşı fiziksel tepki gösterme eğilimindedir. “Misofonya” kelimesi doktor Pawel Jastreboff ve doktor Margaret Jastreboff tarafından 2000 yılında ortaya atılmıştır. Terim Yunanca nefret anlamına gelen “misos” ve ses anlamına gelen “foné”den gelmektedir. Dolayısıyla misfonyayı “sese karşı seçici hassasiyet” olarak da tanımlayabilirsiniz.
Misfonya tam olarak nedir?
Daha önce de bahsettiğimiz gibi misfonya kişinin bazı seslere karşı toleransının düşmesinden oluşur. Bu duruma sahip insanlar bazı özel seslere tahammül edemez. Birçok insan için arkaplan sesi olabilecek bir ses diğerleri için son derece rahatsız edici sesler olabilir.
Ciğneme, aletlerin çınlaması veya masa üstünde ses çıkaran parmak sesleri misfonyaya sahip insanlar için tahammül edilemezdir. Bu rahatsızlığı tetikleyen bazı sesler 40 veya 50 desibel gibi görece daha düşük frekanslara sahiptir.
Eğer bu sesleri çıkaran insanlar misfonyaya sahip kişinin yakınıysa seslere karşı bu düşmanlık daha da kötü bir hal alır. Baltimore’dan bir ilköğretim okulu öğretmeni Meredith Rosol’a misfonya teşhisi koyulmuştu. Meredith, artık ailesiyle yemek yiyemediğini söylüyor. Ancak kulak tıkacı takarsa onlarla yemek yiyebiliyor.
Bu insanların karşılaştığı bir problem de teşhis koyulması zor bir hastalık olması. Bu nedenle de düzgün bir biçimde tedavi etmek de zordur. Yakın zamana kadar bu bir hastalık olarak bile sınıflandırılmıyordu.
“Tepkiyi tetikleyen bir ses duyduklarında bu hastalar satüre olmaktadır.”
– Dr. Sukhbinder Kumar
Misfonya psikolojik bir bozukluk mudur?
Bazıları misfonyanın psikolojik bir bozukluk olmadığını, bir fobi olmadığını öne sürmektedir. Bu nedenle nörolojik bir hastalık olarak tedavi edilecektir. Nörolojik bozukluk muhtemelen merkezi sinir sisteminin içindeki bazı yapılarda bulunmaktadır.
Bu “içgüdüsel” tepkinin tam olarak nereden çıktığı hala bilinmemektedir. Bir başka medikal durum olan akufendekine benzer bir şekilde orta alın korteksinin hasarlı olmasıyla alakalı olabilir. Akufen yaygın olarak kulak salyangozundaki işitme kıllarının zarar görmesinden kaynaklanan hayalet bir çınlama veya kulaktaki başka bir tip hayalet sestir.
Misfonya semptomları
Misfonyaya sahip insanlar rahatsızlık, öfke, hiddet, panik ve korku duyarlar. Sesleri çıkaran insana saldırdıklarını bile hayal edebilirler. Sesler yeme, içme, yudumlama, nefes alma veya öksürme benzeri normal ve yaygın sesler olabilir.
Bu insanlar, sakız çiğnemesi, balon patlatma, kemik çıtlatma ve benzeri diğer tekrar eden seslerden de rahatsız olabilirler. Bu sesleri duyduklarında anksiyete ve kaçınma davranışları gösterirler. Ciddi vakalarda, kişi öyle toleranssız hale gelebilir ki, söz konusu eşyalar, insanlar veya hayvanlara karşı agresif davranışlar gösterebilirler.
Misfonyalı insanlar bazen bu seslere özel takıntılar geliştirebilirler. Sonrasında hipersensitivite genişler ve bu gürültü yapan insanlara veya durumlara karşı toleranssızlık ortaya çıkabilir.
“Bir tehdit olduğunu hissediyorum ve saldırma isteği doğuyor. ‘Savaş ya da kaç’ moduna giriyorum.”
– Mary Jefferson, misfonyaya sahip bir kişi
Misfonyadan doğan psikolojik problemler
Misfonyaya sahip insanlar ciddi psikolojik sorunlar geliştirebilirler. Agresifleşebilirler veya bununla ilişkili tüm sosyal durumlardan kaçınma kararı verebilirler. Dolayısıyla, kendilerini soyutlarlar ve derin bir yalnızlık hissi yaşarlar.
Rahatsızlıklarını tedavi etmek için yeterli kaynak olmaması nedeniyle toplumla yeniden bütünleşmeleri kolay değildir. Kulak tıkacı veya kulaklık takma yoluna giderler. Fakat altında yatan sorunu çözemezler.
“Kızarmış patates yiyen herhangi biri beni her zaman rahatsız edecek. Rüzgara kapılmış bir plastik torbanın sesi tepki tetiklemeye yeterli. Anında ‘Aman tanrım bu ses ne? Gitmeliyim ya da bunu durdurmalıyım.’ diye düşünürüm.”
– Paul Clark, misfonyaya sahip bir kişi
Bu hastalık ne kadar yaygındır?
Misfonyanın ne kadar yaygın olduğu tam olarak bilinmemektedir. Misfonyaya sahip olan insanlar resmi olarak tanınandan çok daha yaygın olduğunu belirtmektedir. İşitme problemleri tahmin edeceğinizden daha yaygındır. Çoğu zaman bir tedavisi vardır fakat bazı durumlarda da, özellikle bazı seslere karşı hipersensitivite söz konusu olduğunda, tedavi etmesi çok daha zordur çünkü fiziksel ve psikolojik faktörlerin etkileşimini içermektedir.
“Bu bozukluğun ne kadar yaygın olduğu hala çok net değildir, zira teşhis etmenin net bir yolu yoktur ve bu bozukluk çok yakın zamanda keşfedilmiştir.”
– Doktor Sukhbinder Kumar
Misfonyanın tedavisi nedir?
Misfonyanın bilinen bir tedavisi yoktur. Bazı hastalar bilişsel-davranışsal terapinin ve akufen yeniden eğitim tedavisinin faydalı olduğunu söylemiştir. Diğer hastalar için ise bu teknikler henüz aynı şekilde etkili olmamıştır. Birçok doktor hala bu bozukluğun varlığından haberdar değildir ve bu yüzden birçok vakada teşhisi koyamazlar.
“Beyin fonksiyonlarını yeniden düzenlemeye yardımcı olduğu bilinen, kafatasına yöneltilen düşük seviye elektrik akımını kullanmak iyi bir fikirdir.”
– Dr. Sukhbinder Kumar
Bazı hastalarda etkili olan bazı psikolojik ve hipnotik tedaviler de bulunmaktadır. Fakat genel olarak bu durumun kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Daha uygun bir tedavi beklerken hastalar aksiyete ve tecrit durumlarında yaşamak zorunda kalabilir.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.