Mesele Sen Değilsin, Benim

Mesele Sen Değilsin, Benim

Son Güncelleme: 16 Ocak, 2017

Kaç kez bizim için iyi olmayacağını bildiğimiz ya da istediğimiz veya hakkettiğimizi düşündüğümüz şekilde bizi sevmeyecek insanlara karşı bir şeyler hissettik? Ve karşılığında hiçbir şey almadan her şeyimizi onlara verdik?

Kaç kez, sanki hayatımızdan zevk almak için bizi motive edecek dış bir faktöre ihtiyacımız varmış gibi birisi ile beraber olduk? Sanki başka birinin hayatımızdaki varlığı, bizim de varlığımızın temeli olacakmış gibi.

Kaç kez tanıdığımızı sandığımız ve her şeyden çok sevdiğimiz insan bizi tekrar ve tekrar yüz üstü bıraktığı için kendi kabuğumuza çekilmek zorunda kaldık?

Kaç kez kim olduğumuzu bilemediğimizden ve bir ilişkiyi nasıl yürüteceğimizi bilemediğimizden birisinden ayrılmanın suçluluğunu taşıdık? Sanki mükemmel olmak zorundaymışız gibi, ya da olmadığımız biri gibi davranmamız gerekiyormuş gibi.

Kaç kez kendi arzularımıza gölge düşüren insanlarla kıyasladık kendimizi? Sanki kendi kendimize yetemezmişiz gibi.

Kaç kez? Kaç kez birinin kapıyı vurup çekip gitmeden önce her şeyin eskisi gibi olmasını dilediğini dinlemek zorunda kaldık?

Çünkü mesele sen de değilsin, benim

Tabii ki de benim… Aranmadığında orada olmamayı öğrenen benim, kabul edilmeyecekse hiçbir şey vermemeyi öğrenen benim, karşımdakine hak ettiğini gösterdiğinden fazlasını vermemeyi öğrenen de benim. Bazı şeyler istediğimiz gibi gitmiyorsa, artık zorlamanın bir manası olmadığını, çünkü öyle yaparsam değerini kaybedeceğini, bir yerlerde sonsuza kadar tıkanıp kalacağını gören de benim.

Dans etmek, gülmek, koşulsuz, bahanesiz ve müdahalesiz bir yaşamı isteyen de benim. Şunu öğrendim ki, seni düşünmek için, ilk önce kendimi, ne istediğimi ve nereye gitmek istediğimi bilmeliyim.

Bir şeyler sunabilmek için, ilk önce onu elde etmeliyim. İyi bir yoldaş olabilmek için önce kendi başıma yürüyebilmeliyim.

Çünkü en nihayetinde, hayat önceliklerden ibarettir. Ve başkalarının önceliklerine göre de yaşayamayız. Sanki kendimiz beceremeyecekmiş gibi, mutluluğumuzun kontrolünü başkalarına veremeyiz.

Çünkü kendinizi tamamlayacak birini aramamalısınız; siz zaten bütünsünüz. Kendi bakış açınızın ötesine geçebilecek, destekleyip desteklenecek, bilinmeyenleri açığa çıkaracak birini aramalısınız.

dans-atlama

Kendinizde bulamadıklarınızı başkalarında aramayın. Siz daha büyümeyi göze alamıyorken, bir başkasının sizi bulmasını beklemeyin. Sizi siz yapan amaçlarınıza yönelip, hayallerinizin peşinden koşun.

Bize hep başkalarını memnun etmemiz, uslu durmamız, çoğunluğun fikrine göre yaşamamız öğretildi. Hayatımızın amacını bulmak adına birilerine ya da bir şeylere ihtiyacımız olduğu söylendi.

Ama meselenin özünü hiç kimse söylemedi; eğer siz daha kendi kendinize yetemiyorsanız, hayatınızda bir denge tutturamıyorsanız, hedeflerinizi belirleyemiyorsanız, bir başkası ile hiç yapamazsınız.

Önce siz kendiniz olmalısınız, gerisi kendiliğinden gelecektir. Bu bir bencillik durumu değil, tutarlı olmaktır. Dünyaya açıldığınızda, size değer katacak şeylerin ne olduğunu görebilmelisiniz. Ne aradığınızı bilmiyorsanız, bulduğunuz şeye değer biçemezsiniz.

Başkalarına üstünlük taslamıyoruz; sadece duygusal gelgitlerimiz bizi yolumuzdan saptırmasından diye, hayatlarımızı kontrol etmek istiyoruz.

Elbette ki mesele sen değilsin, benim. İnsanlara ihtiyacın olmadığını, sadece onları istediğini anlayan benim. Yaşamak için tek ihtiyacım olanın nefes alabilmek olduğunu anlayan benim.

Bir başkası ile beraber olabilmek adına, olduğumdan vazgeçmek istemeyen benim. Çünkü sensiz, ben hala benim.

Ve sensiz, ben her şeyim.


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.