Özgüven, sağlık ve huzurunuzu korumak için önemli bir faktördür. Ayrıca pozitif ve sağlıklı ilişkiler geliştirebilmemiz için de özgüven gereklidir. Ancak bunu bilmemize rağmen hepimiz aynı derecede özgüvenli değiliz.
“Özgüvenin kaynağı kendi hakkınızdaki düşüncelerinizdir, başkalarının sizin hakkınızdaki düşünceleri değil.”
– Gloria Gaynor
Özgüvenin üç şekli vardır. Bu, kendimizi tek bir özgüven türü ile özdeşleştirebileceğimiz anlamına gelmez. Bazı zamanlar daha neşeli, bazı zamanlar ise depresif hissederiz kendimizi. Her şey o dönemde yaşadıklarımıza bağlıdır.
Fakat sizde hangi özgüven türünün baskın olduğunu bilebilirsiniz. Hangisi sizde en çok su yüzüne çıkıyor?
1. Abartılı özgüven
Abartılı özgüvene sahip insanlar, başkalarından daha üstün olduklarını düşünerek diğer herkesihafife almaktan çekinmezler. Bu, çok negatif bir özgüven türüdür çünkü sevgi dolu ve sağlıklı ilişkiler kurmalarına engel olur. Daima rekabet içindedirler ve zirveye çıkmak isterler. Bu tür insanlar için mutluluk, başarıdan ibarettir; ancak gerçek şu ki bu tavırla mutluluğu yakalayamazlar.
Abartılı özgüven sahibi kişilerin temel özelliklerinden biri başkalarını dinlememeleri ve kendilerini eleştirmemeleridir. Kendi hatalarını düzeltmezler ve sürekli başkalarını suçlarlar. Ayrıca başkalarını küçümser ve onlara karşı düşmanca davranırlar.
Bu tür insanların başkalarıyla sağlıklı ilişkiler kurması çok zordur. Çünkü herkesi kendilerine rakip olarak görürler.
2. Yüksek özgüven
Bu tür özgüvene sahip kişiler, kendilerini kabul eder ve kendilerine değer verirler. Bu, pozitif bir özgüven türüdür çünkü kişinin hayatından memnun olmasını sağlar. Peki bu, belli engellerle karşılaşmadıkları anlamına geliyor? Hayır. Ama kendinize güvenmek ve ortaya çıkabilecek sorunlar karşısında cesur olmak, her şeyi kolaylaştırır.
“Özgüveni yüksek kişiler, başkalarından üstün olmaya çalışmaz. Değerlerini, kendilerini başkalarıyla kıyaslayarak ölçmeye çalışmazlar. Onlara mutluluk veren şey, kendileri olmaktır, başkalarından üstün olmak değil.”
– Nathaniel Branden
Kendine inanıp güvenen kişilerde bu tür özgüven vardır. Fakat bu onları kibirli kılmaz. Başkalarından üstün olarak da görmezler kendilerini. Sadece negatif koşullar ve olayların dengelerini bozmasına izin vermezler.
Fakat özgüveni yüksek kişiler arasında bile dengesini kaybeden kişiler olabilir. Yani özgüvenlerini daima koruyamayabilirler.
Güvensizlik duygusuna kapılan bu kişilerin temel özelliği; başka görüşlere karşı saldırgan, pasif veya negatif bir tavır takınmalarıdır. Özgüven eksikliği yüzleşemedikleri bir şey haline geldiği durumlarda özellikle böyle davranırlar.
3. Düşük özgüven
Özgüveni düşük kişiler, özgüveni yüksek olan kişilerin tam tersidir. Kendilerine değer vermezler, yeteneklerine güvenmezler ve özgüven eksiklikleri neredeyse her durumda kendini gösterir. Başarısızlık korkusu, özgüveni düşük kişilere acı çektirir ve ellerini kollarını bağlar.
“Başkaları hakkında kötü konuşma ihtiyacı, özgüven eksikliğine işaret eder. Bu, ‘Kendimi öyle ezik hissediyorum ki kendimi yükseltmek yerine başkalarını alçaltıyorum’ demektir.”
– Papa Francis
Düşük özgüvene sahip kişiler, her şey yolunda giderken aşırı mutlu gözükebilir ama işler ters gitmeye başlayınca özgüvenleri birden düşüverir. Bunlar kolayca etki altında kalabilen hassas kişilerdir ve fikirlerini ortaya koyar ama savunmazlar.
Ayrıca özgüveni düşük olan ama dengesini koruyabilmiş kişiler vardır. Bunların sorunu, kararsızlıktır. Kendilerine çok az güvenir ve çok az değer verirler.Hata yapmaktan öyle çok korkarlar ki koşullar için yetersiz olduklarını düşünürler daima.
Sizde hangi özgüven türü baskın?
Şunu unutmayın ki abartılı veya düşük özgüvenden kaçmak zordur. Ancak özgüveni yüksek kişilerdenseniz, belli durumlarda güvensizlik hissetseniz bile tebrik edilmeye layıksınız! Hayatta mutluluk ve huzuru yakalamaya çok daha yakınsınız.
p>Bugünlerde birçok yalan ya da eksik haberle karşılaşıyoruz, bunu birçoğunuz “yalan haber” ya da asparagas olarak da biliyor olabilir. Yanlış bilgilendirme günümüzde çok yaygın hale geldi ve neyin doğru neyin yanlış olduğunu hiç ayırt edemez hale geldik. Ama insanların yaşadığı sürece…
p>Bazen insanlar başka yetenekler geliştirmek veya zamanlarını farklı aktiviteler yaparak geçirmek istediklerini düşünürler. Ancak, “uçmaya gidiyorum” veya “bir değişikliğe ihtiyacım var” dedikleri zaman, etraflarındaki insanların kendilerini desteklemediğini keşfedebilirler.
Robert Cialdini, Arizona Üniversitesinde (ABD) tanınmış bir psikolog ve araştırmacıdır. 1984 yılında ilk kitabı olan Etki: İkna Psikolojisi’ni yayınladıktan sonra uluslararası ün kazandı. Robert Cialdini, üç yıl boyunca gizlilik ve aldatmaya dayanarak bu kitap üzerinde çalıştı. Araba galerilerine, telefon pazarlama…
Çözümsüz Çelişki Teorisi, antropolog Gregory Bateson ve Kaliforniya Palo Alto’daki araştırma ekibi (1956) tarafından geliştirilmiştir. Sistematik bir bakış açısı ile çerçevelenir ve biriyle iletişim kurduğunuz zaman çakışan mesajlar aldığınız tüm durumlardan bahseder. Şizofreninin psikolojik kökenlerini açıklamaya çalışmak için bu teoriyi…
Risk almaktan hoşlanan bazı insanlar var. Sağlıklarını, fiziksel iyiliklerini, hatta mali kaynaklarını, düzenlerini vb. riske atan insanlardan bahsediyoruz. Riske ilgi duymak ayrıca uygun koruma olmadan cinsel ilişkiye girmek gibi şeyleri de içerir. Diğerleri arasında, elbette, çok hızlı araba sürme, sarhoş…
Çarpıcı bir ilerleme kaydetmek için motivasyonel görüşme amacıyla kısa sürelerde birkaç metot denenmiştir. Birkaç faktör sayesinde başarılı olmuştur. Sabırla insanlar arası ilişkileri kolaylaştırmıştır. Verimliliği bilimsel olarak kanıtlanmıştır ve işbirliğiyle geliştirilmiştir. Günümüzde motivasyonel görüşmeye birçok alanda başvurulmaktadır. Danışanlar, hastalar, öğrenciler, vasiler,…