Mesafeler Seni Öpmeme Engel Olabilir Ama Seni Tüm Kalbimle Sevmeme Engel Değil
Aramızdaki mesafeleri hesaplamaya çalıştığımız zamanları unutmak istemiyorum. Tanıştığımızda yaşımız ilerlemiş olsa da oyun oynadığımız ve her gün birbirimize yeniden kalbimizi verdiğimiz o zamanları unutmak istemiyorum. Seni şımartmayı ne çok sevdiğimi unutmayacağım. Seni öpücüklere boğup nefessiz bıraktığım zamanı da hatırlıyorum.
İtiraf ediyorum ki bu kadar uzakta olmana dayanamadığım zamanlar oluyor. Ama bu anları silmek istemem çünkü seni değiştirememenin getirdiği bu tatlı acıda sana aşık olduğum gerçeği yatıyor.
Gıdıklamalara dönüşen kelebekler
Şairler, kelebeklerden söz eder ama aslında bizi pek az tanırlar. Bence gıdıklamaya benziyor bu his. Hani seni sakinleştirmeye çalıştığımda (ve aramızda kalsın, içimden geldiğinde) yaptığım gibi. Zaten seni sakinleştirmenin başka yolunu bilmiyorum. Seni gıdıklamama izin verdiğinde ben de gülüyorum çünkü zamanın efendisi gibi hissediyorum kendimi. Senin zamanının çünkü sen sessiz kalıyorsun, tabi dudaklarını tembelce yayıp gülümsemen haricinde.
Bir çok güçlük atlattık. Bütün dünyaya hâkim olabileceğimizi düşündüğümüz zamanlar da oldu. İcat ettik ve inandık kendi buluşlarımıza. Tamam, belki çok şık değiliz ama daha cesur olduğumuzda hemfikir olmalısın.
Geçmişimizin tek bir saniyesini bile unutmak istemiyorum
Geçmişimizin tek bir saniyesini bile unutmak istemiyorum çünkü mesafeler bizi ayırsa bile hafızam sayesinde seni hep yanımda taşıyorum. Şafak sökerken bir barın sönük ışığında yazılmış kayıp ifadeler, şarkılar ve resimler bana yardım ediyor, evet. Ama hatıralar olmasa bunların hepsini birleştiremezdim.
Bir anda o kapıdan gireceksin. Ve ben hatıramın valizini tamir etmeyi bırakıp seni yeni hatıralar yaratmaya davet edeceğim. “Unutacak olursak” diye her anı seninle yaşayacağım, bu seni özlemekle geçen bir an bile olsa.
O romantik şiiri onca zaman endişelendirmiş öpücüğün bedelini sormaya başlayacağım. Sonra sen gözlerini kapayacaksın ve ben harf be harf unutmak istemediğimi yazacağım bedenine.
Yavaş gittiğimi düşündüğün zamanlar olacak ama Orta Çağlar’da nasıl yazdıklarını unutma. Hani kuş tüylü dolma kalemlerin kağıttan mürekkebe gittiği zamanlar. Bu görüntüde durabilmem için bir saniye ver bana çünkü filmlerde bütün kâğıdın mürekkebe bulandığını hiç göstermemeleri güldürüyor beni.
Devam edeceğim fakat bu yönetmenler hoşuma gitmiyor. İyi ve kötüyü ekleyeceğim senaryoya; ilahi olanla olmayanı, neşeyi ve hüznü ekleyeceğim çünkü her şeyden geriye bir ufuk kaldı elimizde. Neden mi? Çünkü yol çok uzun ve ben, senine yol almak istiyorum…
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.