Kaç Yıl Yaşadığınızı Saymayı Bırakın ve Hayallerinizi Gerçekleştirmeye Başlayın
Yaşadığımız yıllar, sanki açık kalmış pencereden yavaş yavaş dışarı doğru salınan bir duman gibi hayatımızdan kaybolur, havada ufak tefek şekillere bürünür ve zamanla görüş alanımızdan çıkar. Bununla birlikte, insanlar ne duman gibi bir gazdan neden rüzgar gibi bir doğa olayından oluşur. Bizler, aldığımız nefesler, yaşadığımız hayatlar ve her yeni bir güne ulaşmak için kurduğumuz hayallerden ibaretiz.
Bir insan için yaşanılabilecek en güzel yaş nedir sizce? Aslında, mükemmel bir çağ olarak adlandırılabilecek bir yaş tam olarak yoktur, çünkü gençlik yıllarının bilemediğini, olgunluk zamanları bilebilir ve olgunluk zamanlarımızın özlem duyduğu anlara ise gençlik sahiptir.
Ömrünüzün en güzel zamanları, hayatınızdan kaç yıl geçtiğini saymayı bırakıp, hayallerinizi gerçekleştirmeye başladığınız senelerdir. Ve bunun için, biraz cesaret gerekir, aynı zamanda bir tutam cesaret ve uzun zamandır size engel teşkil eden birçok korkuyu da geride bırakma arzusudur.
Bazen kendimizi milyonlarca mazeretle buluruz, ayaklarımıza takılan taşlar, hayallerimize doğru ilerlememize engel olur: “Yani, şimdi pek doğru bir zaman değil gibi. Şey, eşim o fikri pek beğenmiyor. Evet, muhtemelen beni reddedecekler. Yani şey, bir şey ben ne kadar çok istersem, o kadar olmaz!” gibi lafları ne çok söyledik değil mi?
Bazen, kendi kanatlarımızı kırma konusunda çok yetenekli insanlar olup çıkıyoruz. Sınırlı bir düşünce kalıbına sahip olmak, önyargılar ve güven eksikliği, bazen bizi yaşlı birer birey yapabilen gerçek “engellerdir”. Bu tür yaklaşımlar, bizi gerçekten olduğumuzdan daha yaşlı kılma kapasitesine sahiptir.
Ruhumuzun genç olması, her gün yeniden hissetmeye başlamamız gereken bir sanattır, çünkü yaşadığımız bu hayattaki esas amacımız, onu en üst düzeydeki bir yoğunlukla, umutla ve tutkuyla nasıl yaşayacağımızı bilmek, kurduğumuz her hayale dokunmaya çalışmaktır.
Kalbiniz kaç yaşında?
Ömrünüzün en iyi zamanları, sahip olduğumuz karakterle, sahip olduklarımızla, başarıya ulaşmak için geride bıraktıklarımızla mutlu olduğumuz anlardır. Çünkü herhangi bir hayali olmayan herkes yaşayan birer ölüdür, çünkü hayal kurmayan kimse, içindeki büyüyü öldürüyor ya da düşüncelerini karanlıkta bırakıyor.
Bütün üzüntülerin en kötüsü, geçen yıllar, yüzümüzdeki artan kırışıklıklar ya da aldığımız birkaç kilo değildir. Gerçekten üzülünecek şey, yaşanmamış bir hayattır; o kırışıklıklar bir yaşanmışlık anlatmadığında, kilo aldığımız kalçalar milyonlarca yıldır hareket etmediğinde…
Öyleyse söyleyin bakalım… Yüreğiniz kaç yaşında? Hayallerinizin en azından küçük bir kısmını zaten elde ettiğinizden dolayı, içinizde bir yerlerde binlerce plan varsa ve size mutluluk pompalamaya devam ediyorsa, o halde, ömrünüzün en iyi yaşında olduğunuzdan emin olabilirsiniz ve kimsenin aksini söylemeye de cesareti yoktur.
“Kendimize ait hayaller” olarak adlandırdığımız şeyleri gerçekleştirmenin her zaman kolay olmadığı açıktır. Bu hayallerimizi paylaştığımız bazı insanlar, bizimle alay eder ve anlattıklarımızın hayal değil, düpedüz birer rüya olduğunu, çocuk olmayı bırakmamız gerektiğini söyler de dururlar. Fakat yapmanız gereken, bu sözlere kulaklarınızı tıkamaktır.
Yaşamın gerçek değerini sadece çocuklar bilir çünkü onların gözleri merak, masumiyet ve araştırma dürtüleri ile doludur. Engeller, büyüdükçe ortaya çıkar ve şunları içerir:
- Üçüncü kişi veya kişilerin etkisi. Bazen bu bizim ailemiz veya eşlerimiz olabilir. Umutlarımızı koparmak, arzularımızın önüne geçmek için bize yakın olan ve bizim için büyük önem arz edenlerin bu davranışlarına neden izin veririz ki?
- Sınırlı kalıplara kapatılmış düşünceler, bizleri “Yeterince iyi değilim“, “Buna layık değilim“, “Bu işin sonu kötü bitecek” ve daha da kötüsü “Şu anda doğru zaman değil. Bunu yapmam için şu olursa ve ben de şöyle yaparsam…” gibi düşüncelere sevk eder. Ama o gün, hiç gelmez.
- Güvensizlik. Ya bir hata yaparsam? Bazen hayallerimizden birine ulaşmak için, biraz rahatımızı bozmamız gerektiği gayet açıktır. Çünkü gerçekleştirilmiş hayallerin yüreklerimize daha kalıcı bir mürekkeple yazıldığını daima unutmayın… Bunun için biraz rahatınızdan ödün vermeye değer!
Her yaşta nasıl mutlu olunur
Yaşlanmaktan korkmayın. Gerçekten endişe etmemize neden olan şey, hayallerimizin bir kısmını gerçekleştirmek değildir, çünkü eninde sonunda, o kadar büyülü, kırılgan ve eşzamanlı olarak motive eden maddeden yapılmayız her birimiz.
Gözlerinizi kapatın ve derin derin nefes alıp, kendinizi hayatın tutku ve cesaret ile dolu olduğuna, daha yaşanacak çok şey olduğuna ve bunun hemen bugün, burada başlaması gerektiğine ikna edin.
Öyleyse en iyi yaşımızda nasıl mutlu olacağız?
- Eğlenin: ne olursa olsun, gerçekten tutkulu olduğunuz, sizin ne olduğunuzu tanımlayan ve kalbinizi güldüren her şeyi yapın.
- Hiç kimseye zarar vermeyin: hayatınızın her gününü en üst düzeyde yoğunlukla yaşayın, ancak başkalarına zarar vermeyeceğinize dikkat edin ve aynı zamanda kendinizi de her türlü zararlardan koruyun.
- Yenilgiyi asla kabul etmeyin: asla pes etmeyin; Asla sırtınızı kapalı bir kapıya çevirmeyin. Sizi istediğiniz hedefe götürecek birçok fırsat çıkacaktır, önemli olan doğru zamanda doğru trene binmektir çalışmaktan asla vazgeçmemektir.
- Mutlu olmak için çaba gösterin: Bunun, size hiçbir maliyeti olmayacağını garanti ederiz. Bazen, mutlu olmak, sadece bir öncelik meselesidir…
Görseller: Mariana Calacheva, Isabelle Desrochers, Sylvie Daigneault
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.