Henko: Geri Dönüşü Olmayan Değişim

Henko: Geri Dönüşü Olmayan Değişim
Gema Sánchez Cuevas

Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas.

Son Güncelleme: 21 Aralık, 2022

Henko, Japonca’da eski halimize geri dönmenin mümkün olmadığı dönüşümsel değişimi tarif eden bir kelime. Çoğu zaman kişisel gelişimimizdeki ilerlemeyi temsil ediyor.

Kendimizle ve sahip olduğumuz becerilerle ilgili iddiali olabileceğimizin bir kanıtı. “Henkois”, bizi yukarıya taşıyan, korkularımızdan ve endişelerimizden arındıran, içsel tutumlarımızı dönüştüren o dönüm noktası.

Engelleri aşmanın anahtarı, dönüşme, gelişme, ilerleme ve bilinç seviyemizi genişletme becerisine sahip olmak. Kendimizden şüphe duymayı bırakmak ve güçlenmek için bunu yapabilmeliyiz. Henko, direnişin meyvesi.

“Hayatta gerçekten olabileceğimiz kişi olmak için kimliğimizin bir bölümünden vazgeçmek zorundayız. Değişim gereksiz değildir ve yalnızca dönüşüme götürecekse bizi besler.”

– Alex Rovira

İlerlemek için değişmek

Henko’yu, dönüşümsel değişimi hayatımıza katabilirsek yaşadığımız zorlukların pek çoğunu çözebiliriz. Sorun çoğu zaman bunu yapmaya istekli olmayışımızdır. Belki de değişmeyi bilmiyoruzdur ya da yeni olduğu için bize korkutucu görünüyordur.

Örneğin, bazı insanların, kendilerini çok kötü hissetmelerine rağmen aynı başa çıkma stratejilerini kullanarak konfor alanlarında kalmayı tercih ettiklerini görüyoruz. Halbuki değişim kendi kendine gerçekleşemeyeceği için bazen gerçek anlamda çaba göstermeleri gerekiyor.

Gerçek şu ki bilinmezlik hepimizi tedirgin ediyor. Tahmin edemeyeceğimiz, hesaplarımıza uymayan, tamamen bizim kontrolümüzün dışında olan şeyler var. Bu yüzden bu tedirginliği doğru yönetemediğimizde duygusal açıdan yorgun düşüyoruz. Gerekli değişimi kucaklamak yerine olduğumuz yerde kalmayı tercih ediyoruz.

Aslında dönüşüm için pek çok sebep var. Değişimin gerçekleşmesi için özellikle bu üç unsurun olması gerekiyor: ikna olmuş olmak, istek ve motivasyon.

deniz kenarı dalga adam

Risk almak

Değişim için risk almak bizim kimliğimizde mühürlü gibidir. Bizim bir parçamızdır. İçimizde yer alan o duygudan faydalanmalı ve bizi ileri itmesi için onu kullanmalıyız. Ayaklarımız yere basmadığında o an için hazırlanmış olmalı, korkusuz davranmalıyız.

Şimdi biraz daha net konuşalım. Her değişim veya deneyim bizi dönüştürecek diye bir şey yoktur. Bazen “birinci seviye” olarak sınıflandırabileceğimiz bir değişim yaparız. Böylece bir değişiklik yapmış oluruz ama sonunda yine kendimizi aynı rutine sıkışıp kalmış şekilde, eskiden olduğu gibi davranıyorken buluruz.

Büyümek ve yeni bir yolculuğa çıkmak için daha yüksek seviyede olan bir değişim yapmalıyız. Avusturya – Amerika asıllı psikolog Paul Watzlawick, ikinci seviyede değişime ihtiyacımız olduğunu söylerdi. Peki, bu ne anlama geliyor?

Paul Watzlawick’e göre değişim türleri

Sistem teorisi alanında uzmanlaşmış kişiler, değişim söz konusu olduğunda, birbiriyle ters iki farklı eğilim olduğunu varsayarlar. Birincisi bizi sabit, hareketsiz konumda kalmaya iten eğilimdir. İkinci eğilim ise yeni formlar üretme eğilimidir. İkisi de matematiksel mantık teorilerinden türemiştir.

Psikolog Paul Watzlawick bu eğilimleri değişim 1, birinci derece ve değişim 2, ikinci derece olarak adlandırıyor. İkisini de açıklamak için şu örneği kullanıyor. Kabus gören biri, kabusun içinde pek çok şey yapabilir: koşabilir, saklanabilir, çığlık atabilir v.b. Ancak bu davranışları değiştirmesi kabusu sonlandıramaz.

İşte bu tür değişime birinci derece değişim denir. Çünkü kabus, kişinin kendini içinde bulduğu aynı dinamiklerdeki stratejiler ve değişimlerle ilgilidir. Bunlar negatif geri bildirime dayanır.

Öte yandan değişim 2 niteliksel olarak meydana gelir ve pozitif geri bildirime dayanır. Böylece deviasyonu artırır ve yeni yapıların oluşmasının yolunu açar. Önceki örneğe göre düşünürsek değişim 2, uyanmaktır. Kabustan uyanmanın tek yolu rüyayı, gerçekliği veya perspektifi değiştirmektir.

İkinci dereceden değişimler yapmak

Psikoloji ve tedaviyle ilgili yeni bir örnek bulabiliriz. Bazı ebeveynler çocuklarının okuldaki performansı düştüğünde psikolojik yardım talep ederler. Ebeveynler mutlaka ceza verme, ders dışı aktiviteleri azaltma veya arkadaşlarıyla dışarı çıkmalarına izin vermeme gibi bir şey yapmışlardır.

Bunlar birinci dereceden değişimlerdir. Sorun şu ki bu değişimler problemi çözemezler. Terapist problemi analiz eder ve ailenin farklı üyeleriyle görüşür. Çocuğun büyük annesinin ve ablasının evde daha fazla vakit geçirmeye başladığını gözlemler.

Bu durum tüm aile üyelerinin arasındaki ilişkilerin dinamiklerini değiştirir. Bu durumda ikinci dereceden değişim ne olabilir? Aile üyelerinin birbirleriyle iletişim kurma biçimlerini değiştirmek ve yeni duruma uyum sağlamak.

Kendini üzgün, cansız ve isteksiz hissetmeye başlayan birini düşünürsek konsepti daha iyi anlayabiliriz. Ruh hallerini iyileştirmek için spor salonuna gitmeye, daha çok dışarı çıkmaya ve yaratıcı girişimlerde bulunmayı denemeye karar verirler. Bunların hepsi birinci dereceden değişimlerdir.

Sorun şu ki tüm bunlara rağmen yine de kendilerini iyi hissetmezler. Yalnızca dikkatlerini dağıtmış olurlar. Peki, ne yapabilirler? İkinci dereceden değişime gitme yolunu seçebilirler. Perspektiflerini, gerçeklik görüşlerini değiştirebilir, duygularını yönetebilirler. Bu, gerçekten de onların dönüşümsel bir değişim geçirmelerini sağlayacaktır.

“Değişim kaçınılmazdır. Daha iyi için değişmek tam zamanlı bir iştir.”

– Adlai E. Stevenson

Henko: Değişim ve yeni bir kader

Gördüğümüz gibi değişim, özellikle de sınırlarımızı aşmak ve henkoyu ateşlemek istiyorsak, çok boyutlu bir fenomendir. Sadece değişmeyi istemek ve yeni bir şey yapmaya başlamak yeterli değildir. Dünyayı gerçekten de yeni bir şekilde görmeye başlamak istiyorsak, bakış açımızı ve onun günlük yaşantımızı nasıl etkilediğini analiz etmeliyiz.

Gerçeklik görüşümüz eksiksiz bir şekilde iyidir ve dünya bizim fikirlerimize göre hareket etmelidir. Ancak bundan nasıl emin olabiliriz? İki kişinin aynı olayı tamamen farklı şekillerde gözlemleyebileceği doğru değil midir?

Gerçek şu ki her birimiz kendi bireysel ve neredeyse değiştirilemez gerçekliğimizi inşa eder ve onunla birlikte ilerleriz. Sorunlarımızı çözmek için neden başka görüşleri ve algıları incelemeyelim?

Kendi gerçekliğimizi sorgulamak

Bunu yapmanın kolay olmadığı doğrudur. Kendi dünyamızı sorgulamak kısa zamanda yapabileceğimiz bir şey değildir. Hatta kendi gerçek doğamızla, endişeye yer bırakmayan doğamızla uyum içinde olana kadar tatmin olmayacağız. Egomuzu arkamızda bırakabilirsek ancak o zaman bir iyilik haline ulaşabiliriz.

gözleri kapalı güneşli hava

Dönüşümsel bir değişim, bir henko, kendimizle ve konfor alanımızla yüzleştiğimiz bir cesaret pratiğidir. Yıllardır inşa ettiğimiz duvarları sökmeli, hayatımızı kolaylaştıran fikirleri yıkmalıyız.

Bu açıdan bakıldığında, biz hem kendimizin en karmaşık rakibiyiz hem de en bilgili dostuyuz. Zihinsel oyunlara kapılıp gitmezsek kendimizi güçlendirme imkanını bulabiliriz.

Evrenimizde değişim dur duraksız sürüyor olsa da bu değişimin farkında olmak bizim dönüşmemize yardımcı olur. Önemli olan olgunlaşmamıza yardımcı olan yolları aydınlatmaktır. Aydınlanmak için yol boyunca öğrendiklerimizi kullanmalıyız.

Henko, barış ve kişisel güç aracılığıyla yeniden doğma fırsatıdır.


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.