Gerçekçi Olarak Öz Saygımızı Geliştirmek
Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas
Terapinin gerekli görüldüğü pek çok durumda öz saygımızı geliştirmek en önemli amaçlardan biridir. Öz saygı, doğru yolu belirlememize yardım eden en temel elementlerden biridir. Bunun nedeni yüksek öz saygının duygusal bağışıklığımızı artırması ve direnme gücümüzü kalıcı kılmasıdır. Öz saygının ne kadar önemli olduğunun farkındayız, asıl soru şu: Öz saygımızı nasıl geliştirebiliriz?
Diğer psikolojik mücadelelerde olduğu gibi bunu başarmak için pek çok araç ve strateji kullanmalıyız. Çünkü öz saygımızın düşük bir seviyede olmasının temeli farklı faktörlere dayanıyor olabilir. En önemli faktörler, yaşadıklarımıza yüklediğimiz anlamlar ve onların bizim üzerimizde yaratacağı etkinin şiddetiyle ilgili verdiğimiz karardır.
“Düşük seviyede bir öz saygınız olması demek, hayatınız boyunca, el freni açıkken araba sürmeye çalışmanız demektir.”
– Maxwell Maltz
Yükleme teorisi nedir ve öz saygımıza nasıl zarar verir?
Genellikle kendimize olan saygımız az olduğunda başımıza gelenlerin değiştiremeyeceğimiz kişisel ve içsel faktörlerden kaynaklandığını düşünürüz. O “talihsizliğin” faturasını kendimize keseriz. Örneğin, kendine saygısı az olan biri kalbi kırıldığında ne düşünür? İlişkinin bitmesine sebep olan tarafın o olduğunu düşünecektir.
Böylece “Ben onun için yeterince iyi değilim”, “Onu hak etmiyorum”, “Hepsi benim suçum” gibi negatif düşüncelerle dolacaktır. Aslında bir ilişki bittiğinde iki taraf da bu sorumluluğu paylaşır. Genellikle, taraflar birbirlerini suçluyor olsalar bile, sorumluluk tek tarafa ait değildir.
Bu yüzden bir ayrılık yaşandığında suçluluk duymaya başlamak normaldir. Bu tür düşünceler belirdiğinde, kişinin öz saygısının iyi bir seviyede olması omuzlarındaki yükü hafifletecek, bir kriz yaşamasını engelleyecektir. Bu da yaşananların nedenini anlamaya çalışırken daha gerçekçi davranacağımız anlamına gelir. Hayatımızda karşılaştığımız tüm durumlar için aynı şey geçerlidir.
Yalnızca bu da değil, öz saygısı az olan kişiler başlarına gelen iyi şeyleri her zaman dış faktörlere bağlarlar. Örneğin, iş yerinde terfi almalarının kendilerinin iyi bir çalışan olmasından kaynaklanmadığını, patronlarının iyi bir insan olmasından kaynaklandığını düşünebilirler. Sonra da ödüllendirildiklerinde ya da güvenlerini tazeleyecek bir şey başlarına geldiğinde buna rağmen kendilerini iyi hissetmemeye başlarlar.
“Ancak kendinize değer vermeye başladığınızda zamanınıza değer vermeye başlarsınız. Ancak zamanınıza değer vermeye başladığınızda onu yararlı bir şekilde kullanmaya başlarsınız.”
– M. Scott Peck
Olayların nedenini doğru bir şekilde yorumlamayı öğrenmek: Öz saygımızı geliştirmek
Peki, olayların nedenlerini nasıl doğru bir şekilde yorumlayıp öz saygımızı geliştirme yolunda adım atabiliriz? Gelin bir adım geri gidelim ve olaylara geniş açıyla bakmaya çalışalım. Böylece hatalarımıza odaklanmadan, gerçeklere bakarak genel bir değerlendirme yapmamız mümkün olacak. Tıpkı kendi hayatımızı sosyal medyada gördüğümüz insanların hayatlarıyla karşılaştırdığımızda olduğu gibi: Olayların nedenini anlamaya çalışma sürecinde, gereğinden fazla iyimser olursak bu süreç hiçbir işe yaramayacaktır. Çünkü eninde sonunda gerçekle yüzleştiğimizde her şey daha kötü bir hal alabilir.
Bu nedenle başımıza gelenlerde ne dereceye kadar bizim etkimiz olduğunu, ortaya çıkan sonucu başka hangi faktörlerin etkilediğini sorgulamalıyız. Eğer gerçekten durum öyleyse, yalnızca o zaman “suçsuz” tarafın kendimiz olduğunu düşünmeliyiz. Zamanla doğru değerlendirmeler yapmayı öğreneceğiz ve böylece öz saygımız gelişecek.
Ayrıca etkimizin çok az olduğu ya da hiç etkimizin olmadığı durumlarda, boş yere kendimizi suçlamayı bırakmak için gerçekten olumsuz katkılarımızın olup olmadığı da düşünmeliyiz. Daha da ötesi eğer gerçekten de yaşadığımız kötü bir olayın asıl sorumlusu bizsek, olayı inceledikten ve ondan gereken dersi çıkardıktan sonra kendimizi cezalandırmanın herhangi bir faydası olmayacağını bilmeliyiz. Sonuçta, hatalarımızdan ders çıkarırsak gelecekte aynı şeyleri tekrar etme ihtimalimiz düşer ve öz saygımıza zarar vermekten kaçınırız.
“Ruhunuzu besleyen, onu iyileştiren ve size mutluluk veren bir şey keşfettiğinizde, kendinize, ona hayatınızda yer açmasını bilecek kadar değer verin”.
– Jean Shinoda Bolen
Bu adımları izleyerek, gelişmeye ve dönüşmeye devam edebiliriz. Kendimizi gerçekçi bir şekilde analiz edebilmemiz güçlü ve zayıf yanlarımızı daha iyi anlamamıza yardımcı olacak. Bu da öz saygımızı geliştirecek ve güçlenmemizi kolaylaştıracak. Yeteneklerimizi kullanarak yatırım yapabileceğimiz daha iyi hedefler seçmeyi başaracağız.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.