Gelecek Üzerine Kafa Yorarken Anı Kaçırmayın
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Gelecek üzerine kafa yormak yerine anda olan bitene odaklanırsanız, diğer türlü hissedemeyeceğiniz şeyleri hissedersiniz. Kendinize şu anda sahip olduklarınız için minnettar olma şansını verirsiniz.
Her şey geçicidir. Hayatımız kendi ellerimizde. Hayat bize sınırlı bir zaman içinde sunulan farklı imkan ve ihtimallerle dolu uçsuz bucaksız ve doğurgan bir alandır.
Hayatın kuleleri büyüklükleriyle bizi aşarlar. Ve uykumuzdan uyanıp onları yakalamamız için bizi beklerler. Kendimiz hakkındaki şüphelerimizden vazgeçmemizi isterler!
Kesin olmayan şeyleri istemekle çok fazla zaman harcarız. İnsanların değişmesini ya da hatta bazen kendimiz değişmek isteriz. Hayata at gözlükleriyle bakıp karanlıkla aydınlık arasındaki ufak çizgiyi, gerçekten etrafımızda neler olup bittiğini göremez oluruz.
Siz gelecek üzerine kafa yorarken hayat akıp gider
Görülmek ve duyulmak için hayat suratımıza çığlıklar atar. Size bir şeyler yaşatmak ve sizin olmak ister. Fakat gelecek üzerine düşünmekle, kafanızda senaryolar yaratmakla, gelecekte başınıza gelebilecek felaketleri öngörmek ve başınıza gelmiş gibi hissetmekle o kadar meşgulsünüzdür ki; hayat ellerinizden kayıp gider.
“Topla goncagülleri hala varken vaktin,
Kanatlıdır zaman uçar gider;
Ve bu günde o çiçek sana gülümserken,
Gelince yarın, solar gider.”– Robert Herrick
O insanın hayatınıza girmesini ya da rüzgarın doğru yönde esmesini beklerken daha ne kadar vaktin ellerinizin arasından kayıp gitmesine izin vereceksiniz?
Başka bir evrene sürgün edilmişsiniz ve tek çareniz de oturup beklemek gibi. Etrafınızdakileri keşfetmek için parmağınızı bile kıpırdatmıyorsunuz.
Hislerinizi besleme, aynı zamanda çok büyük olan küçük şeylerin tadını çıkarma fırsatını kaçırıyorsunuz. Hayat tam şu vakit anda olmaktan, cildinizdeki tüm gözenekleri hissetmekten ibarettir. Hayat size keyif ve huzur getirecek, kendinizle bağlantı kurmanızı sağlayacak bir yolculuktur.
Ana odaklanın ve gelecek üzerine düşünmeyi bırakın
Kıvranıp saklanırken, geleceğin belirsizliğinden korkarken bu bağlantıyı kaybedersiniz. Gerçekten hayatta olmadan geçip gitmesini beklersiniz. İşin özünde, uyuşursunuz.
Hak ettiğinizi elde edebilmek adına hikayenizin anlatılmak için doğru zamanı beklemesi gerektiğini, şansınızın yaver gitmesi gerektiğini düşünüyorsunuz.
Ama sonra hayatın karşınıza çıkardığı fırsatlara güvenmiyorsunuz çünkü aptal yerine koyulmaktan çekiniyorsunuz. Anı ve anın yarattığı tüm potansiyeli aptalca erteliyor, risk almadan kazanmayı bekliyorsunuz.
Bu tıpkı gözleriniz kapalı dolaşmak gibi. Hata yaparsanız, yalnızca hayatı adil olmamakla suçlarsınız.
Şu an yapmanız gerekenler yerine hayatın size neler sunması üzerine fazla kafa yorduğunuzda zayıflıktan ve hayal kırıklığından kurtulamazsınız. Gelecek üzerine düşünmek üretkenliği öldürür.
Bunun yerine hayattan neler alabileceğinize, bulunabileceğiniz etkileşimlere odaklanırsanız; bakış açınız değişecektir.
Gözünüzü ve ruhunuzu açın
Gözünüzü ve ruhunuzu açtığınızda önceden göremediğiniz şeyler göreceksiniz. Gözleriniz kapalı devam ettiğinizde göremeyeceğiniz farklılıkları algılamaya başlayacaksınız. Sonrasında, tam olarak hayatın tadını çıkarabileceksiniz.
Yalnızca diğer insanların görebileceği büyük olaylardan bahsetmiyoruz. Gerçekten de daha içsel, daha duyusal bir şeyden bahsediyoruz.
Ruhunuzu her yeni günde hayatta olmanın keyfiyle, doğadan edineceğiniz öğretilerle ve onun size sunacaklarıyla beslemekten bahsediyoruz.
Hayatın sizin için anlamını bulun ve bunun olabildiğince tadını çıkarın. Geçip gitmesine izin vermeyin; çünkü hayat akıp gidiyor ve sizin her anında orada olmanızı istiyor.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.