Duygusal Olgunluğa Erişmenin Yaşı Yok
Yazan ve doğrulayan psikolog Gema Sánchez Cuevas
Duygusal olgunluğun yaşla ilgisi yoktur. Dünya üç yaşındaki bir çocuğun duygusal kabiliyetine sahip olmasına rağmen profesyonel anlamda başarılı olan insanlarla doludur. Duygusal olgunluk sandığınızdan daha karmaşık ve kişisel bir kavram. Bunu daha çok özsaygı, empati ve saygı ile ilgisi vardır.
Bazıları ergenlik dönemini kaygısız ve çılgınlığın serbest olduğu biz zaman olarak görür. İnsanlar sadece iç çekip “ergen onlar, daha gençler, büyürler” der.
Bazen yetişkinliğe erişmenin resmi olarak çok da fazla şey ifade etmediğini unutuyoruz. Yetişkin olmak sizi birdenbire duygusal olgunluğa, bilgiye ya da haklılığa kavuşturmaz. Yetişkin olmak size hatalara karşı bağışıklık kazandırmaz, hayal kırıklığından sizi korumaz ya da ilişki uzmanı yapmaz.
“Olgunluk, insan uzun vadeli değerler için anlık zevkleri ertelemeyi öğrendiği zaman gelir.”
– Joshua L. Liebman
Yetişkinlikle ilgili bu hatalı yaklaşımın “olgunluk” kelimesinden geldiğini söyleyebiliriz. Sanki beynin belli büyüme evrelerine girdiğini varsayıyoruz.
Yaş aldıkça karar almaktan ve sosyal davranışları düzenleyip planlamaktan sorumlu doğal bir mühendislik harikası olan prefrontal kortekse kadar beynin her bölümünün gelişmiş olduğunu düşünürüz.
Ancak bilişsel sinir bilimin açıkladığına göre, beyin her daim gelişmeye devam eder. Journal of Neuroscience’da yayınlanan bir çalışmaya göre beynin beyaz maddesinin çoğu bağlantı lifinin büyümesi devam ediyor. Bu da bilişsel görevlerle ilintili. Tabii eğer aktif bir yaşam tarzı sürdürüyorsanız, hayata karşı meraklı bir bakış açınız varsa ve sosyalseniz bu geçerli.
Başka bir deyişle 30lu ya da 40lı yaşlara gelir gelmez duygusal olgunluğa erişmediğinizi söylemeye çalışıyoruz. Beynin elastikiyeti ve potansiyeli erken ve devam eden öğrenme ve etkileşime bağlıdır.
Duygusal yönetme aslında çocukluktaki “neşeli saçmalıklardan” itibaren öğretilmelidir. Ancak bu şekilde 4 yaşında gibi davranmayan yetişkin bireyler olabiliriz.
Hepimiz duygusal anlamda olgun görünmeye çalışıyoruz
Hepimiz kendimizi olgun, başarılı ve yetenekli göstermeye çalışıyoruz. Başkaları karşısında iyi görünmek istemez misiniz? Toplum bizden gerekli her türlü kabiliyete ve kapasiteye sahip olmamızı bekler.
Ancak sosyolog Tony Campolo’nun açıkladığı gibi dünya duygusal anlamda bodur yetişkinlerle dolu.
Ancak bu böyle insanların kötü olduğu anlamına gelmiyor. Bunlar sadece mutlu olmayan ve mutluluk yayamayan kadınlar ve erkeklerdir. Nasıl yaratıcı ve işlevsel bir ortam yaratacaklarını bilmezler.
Uzmanlara göre bunun birkaç nedeni var. Bunlardan biri uzmanların önceki nesillere kıyasla daha fazla bilgi sahibi olduğu doğrudan çocukluğa dönenlerdir.
Birçok insan sayısız uyaran, bilgi ve güçlendirmeyi yöneterek büyür. Hem okulda hem de evde yeni kabiliyetler edinip iş sahasında ve genel olarak toplumda yer edinmeye çalışırlar. Bu kısım işe yarar.
Sorun ise akıllarını doldurmaları ama en önemli ihtiyaçlardan biri olan duygusal olgunluk için beyinlerini eğitememeleridir. Bunu tekrar netleştirelim: takım çalışması yapmayı bilmediğiniz ve hayal kırıklıklarıyla başa çıkmayı beceremediğiniz sürece bir şeyler öğrenmenin hiç anlamı yok.
Duygusal zekânız gelişmiş olmadığı müddetçe bir şirkete CEO olmanızın imkânı yok. İyi bir çalışma ortamı oluşturmayı bilmiyorsanız bildiklerinizin bir anlamı yok.
Duygusal olgunluk alçak gönüllülük ve irade gücü ister
Duygusal olgunluğun yaşla ilgisi yok dedik ama erken yaşlarda teşvik edilebilir. Aynı zamanda bu olgunluk için zarar görmek de şart değil. Yani hayatta güçlü bir insan olmak veya hayatın anlamını görmek için başınızdan yüzlerce kötü olay geçmesine gerek yok.
Gerçekten bunun için belirli bir kural ya da empati, düşünce, kararlılık sahibi olmanız için becerileriniz olmasına gerek yok.
“Ben yetişkinler arasında çok uzun zaman yaşadım. Ama bu onlar hakkındaki fikrimi çok da değiştirmedi.”
– Antoine de Saint Exupéry, Küçük Prens
Duygusal olgunluk günlük bir yatırımdır, devam eden bir uyanış sürecidir. Bunu yapmak için ise yeni alışkanlıklar ve stratejiler geliştirmek gerekir ancak bunlar sadece iradeyle ve tevazu ile yaptığınız sürece işe yarayacaktır.
Duygusal olgunluk nasıl gelişir
Duygusal olgunluğa erişmek için işte birkaç anahtar:
- Hataysa hata. Hatalardan kaçmaya çalışmayın, onları kabul edin ve ders çıkarın.
- Değişmekten korkmayın çünkü değişim sizi büyütür.
- Evrenin merkezi siz değilsiniz. Ama bütünün bir parçasısınız ve önemlisiniz. Bu yüzden başkalarına ve kendinize saygı duyun.
- Başkalarının duygularına değer verin ve empati kurmayı deneyin. Sadece onları anlamak yetmez, anladığınızı onlara göstermelisiniz. Hareket olmadan hislerin anlamı yoktur.
- Bağımsız olun. Kimsenin ya da hiçbir şeyin kendinizi kaybettirecek kadar önemli olmasına izin vermeyin. Karar verme, hareket etme ve özgür olma hakkınızı koruyun.
- Şikayet etmeyi ve sevmediğiniz şeylere odaklanmayı bırakın. Eğer bir şey sizi huzursuz ediyor ve mutsuz yapıyorsa onu değiştirecek ya da kabul edecek cesaretiniz olsun.
Duygusal olgunluğa sahip olmanın yaşla ilgisi olmadığını; ister 20 ister 30 ister 70li yaşlarınızda olun yıllar boyunca öğrendiklerinizle ilgisi olduğunu unutmayın. Geçici mutlulukları uzun vadeli değerler için bir kenara bırakın ve kendinizi, kendi değerlerinizi öğrenmeye bakın.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.