Cömert İnsanların da "Yeter" Demeye Hakları Vardır
Cömert insanların, tatili ya da iş günü olmaz. Hiç kimse yaptıkları iş için onları ödüllendirmez, zaten kimseden de böyle bir şey beklemezler. Cömertlik ve iyilik ile hareket etmek, yaşamayı bildikleri tek yoldur; yürekleri ile ancak bu şekilde iletişim halinde kalabilirler.
Ancak, cömert olmak, saf olmak anlamına gelmez. Savaşmak için kendi değerlerinizin olması anlamına gelir. Ancak, cömert insanların, birilerinin kendilerinden yararlanmaya çalıştığını anladıkları anda, içlerinde fırtınalar kopmaya başlar.
Bunun akabinde hissettikleri şey, insanların bencilliği ve aç gözlülüğüdür, hayal kırıklığının emareleri ortaya çıkmaya başlar. Ve bu yüzden, kendilerine inanmayı bıraktıkları için, herhangi bir şey için de umut etmekten de vazgeçerler.
Gerçekte, durum düşündüğümüzden daha da karmaşıktır. Birisi kendi iradesine bağlı olarak herhangi bir şey yaptığında, onlara rehberlik eden ruhlarıdır ve bu rehberlik kendiliğinden gelip, varlıklarını tamamlar. Fakat, diğer insanlar, bu prensipleri kendi çıkarları adına yarar elde etmek için kullandıklarında, bunu yapanları suçlayacaklarına, kendilerini suçlarlar ve bu o kadar yaygın bir durumdur ki…
Bu suçluluk zamanlarında, kendilerine çok saf olduklarını, gereğinden çok fazla emek harcadıklarını, hiçbir şeyi sezemediklerini söyler de dururlar… Ve bu olumsuz düşünceler, tehlikeli bir şekilde yavaş yavaş kendilerine duydukları saygıyı da köreltir. Şimdi bu konuyu biraz daha derinlemesine inceleyelim.
Kendi kalemizin surları
Kişisel alanımızı istila eden diğer insanlara baktığımız zaman, kendimizi korumak için bilinen savunma mekanizmalarını devreye sokarız. Ve tüm bunların da ötesinde, başkalarının yaptıkları hatalardan dolayı onları sorumlu tutarken, mutlu insanlar da durum her zaman için böyle değildir.
Cömert insanlar, başkalarının yaptığı hatalardan ötürü, kendilerini sorumlu tutma eğilimi içerisinde olur. Eğer sığındıkları kalelerinin surlarını biraz olsun indirecek olsalar, sanki kendi özlerinin bir kısmını kaybedip, inandıkları değerlerin bir ömür boyu dengesini bulamayacağını düşünürler.
Bununla birlikte, başka insanların, bizim özel alanımızı işgal edemeyecek seviyede, berlirli bir kontrol sahasına ve koruma mekanizmasına sahip olmamız gerekmektedir. Bu konuda kendinizi ikna etmek için, aşağıdaki şu temel öğretileri aklınızda bulundurun:
Sınırlar koymak sizi diğer insanlardan uzaklaştırmaz
Cömert insanların, bencil olarak adlandırılmayacak şekilde “yeter artık” demeye hakları vardır. Etrafınızdaki insanların, her şeye her zaman “evet” demekten, sürekli sizin işinize koşturmalarından ve yüzlerinde bir gülümseme ile sizi karşılamalarından daha fazlası olduğunu biliyoruz.
Ancak sınırları belirlemek, hem kendinizi hem de başkalarını tanımanıza yardımcı olacaktır. Ne kadar ileriye gitmek istediğinizi siz bileceksiniz ve başkaları da bunun etrafında şekillenecek. Bu sınırlar kesin çizgiler ile belirlendiği zaman, ilişkileriniz daha sağlıklı bir hal alacaktır. Ayrıca, kendiniz hakkında daha fazla şey öğreneceksiniz.
Aşkın bile sınırları vardır
Eğer bundan farklı düşünen varsa, yanılgı içerisindedirler. Duygusal, ailesel ya da arkadaşlık bazındaki ilişkilerde, kesin belli sınırlar koymaktan daha gerekli olduğu bir bağlam yoktur. Bir ilişkiyi sağlıklı bir şekilde yürütmek için, kendine güvenen veya karşılıklı anlayışa dayalı, rahat bir şekilde ‘hayır’ dendiği zaman, karşıdaki insanın gücenmeyeceği ya da üzülmeyeceği bir durumdan daha rahatlatıcı bir durum yoktur.
“Seni seviyorum” demek “Beni ne zaman istersen, o zaman her istediğini yapmaya hazırım” demek değildir. Birini sevmek, ister eşiniz, arkadaşınız veya ailenizden birisi olsun, kendi kurallarınıza göre, her zaman için saygı göreceğinizi bilerek yaşayabilmektir.
“Hayır” demek sizi kötü bir insan yapmaz
İstemediğiniz zaman ‘hayır’ diyebilmek için, başkalarını ikna etmeye çalışmadan önce, kendinizi ikna etmeniz gerekir. ‘Hayır’ı, utanmadan, sıkılmadan ya da kendinizi kötü hissetmeden, yüksek sesle ve inançla söylemek gerekir. Her gün herkesin sizden istemiş olduğu her şeye ‘evet’ dediğiniz zamanları bir hatırlayın; enerjinizin ve kendinize duyduğunuz saygının nasıl köreldiğini ve olmadığınız birine dönüştüğünüzü hissedersiniz.
Birine gerçekten yardım etmek istediğiniz bir zaman gelecek, ancak bunu yapmak imkansız olacaktır.Bunu yapmak için dermanınız olmayacak, canınız istemeyecek ya da bunu yapacağınıza inanmayacaksınız. İyi insanların da “yeter artık” demeye hakları olduğunu artık anlamalısınız. Bu, size kim olduğunuzu ve sizin için neyin daha önemli olduğunu daha net anlatacağı için, size yardımcı olacak ve bunu başkalarına da gösterebileceksiniz.
Sizinle diğer insanları arasında hayali bir çizgi çizmenin önemi
Çevrenizdeki sığınabileceğiniz duvarları yükseltmek, bir gecede kendiniz dahil herkese ceza kesmek veya kendi başınıza kalabileceğinz bir yer oluşturmak değildir. Ortaya çıkacak tablo tam tersidir…
Kendi sınırlarınızı belli eden çizgiler çizmek, içine kapanacağınız duvarları yükseltmek ile aynı değildir. Bunu, takip edebileceğiniz ve etrafınızda dolanan, duygularınız ve değerlerinizin korunabildiği bir ışık ya da enerji gibi hayal edin.
Bunu yapmak, size özel pozitif ilişkiler kurmak için gereken bütünlük içinde hareket etme güvenliği sunacaktır.
Sizi gerçekten seven insanlar sizi gerçekten anlayacaktır, çünkü cömert insanlar, karşılığında hiçbir şey istemeseler de, her şeyden öte, saygı isterler. Bunu asla unutmayın.
Görseller: Karen Jones Lee, Miranda Klark, Art Graphic Swit
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.