Chris Argyris ve Çıkarım Merdiveni
Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater
Aslında çevremizde bulunan herkes bunu bir şekilde ve biraz yapıyor. Kafamızda sürekli kendi geleceğimiz hakkında filmler yaratıyoruz. Bu filmlerin bazıları da kesinlikle Oscar’a layık oluyor. Felaket getiren bir gelecek hayal edersiniz, hiç gereği olmayan yerlerde dram ve gerginlik yaratırsınız ve çevrenizde meydana gelen şeyler için de garip açıklamalar üretirsiniz. Bu temelsiz ve çoğu zaman saçma çıkarımlar, bugünkü makalemizin konusunun temelini oluşturuyor: Chris Argyris tarafından ortaya konulan çıkarım teorisi merdiveni.
Bu isim size pek tanıdık gelmiyorsa kısaca tanıtalım, organizasyonlar için insan davranışı teorisini öneren kişi. Bir psikolog, ekonomist ve Harvard profesörü olan Argyris, insanlar arasındaki bağlanma süreçlerini, nasıl karar verdiğimizi ve farklı sosyal ortamların bizi nasıl etkilediğini anlamamıza yardımcı olarak isim yaptı.
Dr. Argyris’in en ilginç katkılarından biri de çıkarım teorisiydi. Başka bir deyişle, zihnimizdeki şeylere anlam verme şeklimiz ve bunun eylemlerimizi nasıl etkilediği üzerine çalışmalar yürüttü. Bu, hepimizin anlayabileceği nedenlerden dolayı büyüleyici bir konu aslında. Sonuçta, bir düşünün, olayları kaç kez doğru olmayan ve kendinizi kötü hissetmenize yol açacak şekilde ve aynı zamanda çok da kötü kararlar almanıza da yol açacak şekilde yorumladınız?
İnsanlar sürekli olarak çevrelerindeki insanlar ve olaylar hakkında kafalarında hikayeler uydururlar. Partnerinizin size yalan söylediğini, iki iş arkadaşınızın sizden nefret ettiğini veya öğretmeninizin veya üniversitedeki profesörünüzün bir şekilde size taktığını hep düşünmüşsünüzdür. Bu tür çıkarımlar sizi iki şekilde etkiler: 1) genellikle doğru olmadıkları için yaşam kalitenizi sınırlarlar ve 2) temeli olmayan fikirlere değer verdiğiniz için acı çekmenin kısır döngülerinde sıkışıp kalırsınız. İsterseniz bunu biraz daha derinlemesine inceleyelim.
Chris Argyris ve çıkarım merdiveni
İnsanlar en pragmatik varlıklar değil ne yazık ki. Genellikle iki ve ikiyi toplar ve… sonucu nasıl oluyorsa beş çıkartırız. Geçen hafta komşunuzun evinden ağlayarak çıktığını gördüğünüzde, kız arkadaşından ayrıldığını düşündünüz mesela değil mi? Ya da patronunuz işyerinde biriyle tartışırken, kendinize patronunuzun iş ile ilgili sıkıntılar içerisinde olduğunu ve bir an önce başka bir iş aramanız gerektiğini söylediniz mi?
Çıkarımlar yapmak, kendi sonuçlarını çıkarmak ve zihninizde hikayeler icat etmek çok ama çok insanca davranışlar. Herkes bunu bir ölçüde yapıyor. Bununla birlikte, bazı insanlar özellikle zihinlerinde filmler yaratma konusunda oldukça yetenekli. Bu durum, birkaç nedenden dolayı ortaya çıkıyor.
- Beyin belirsizlikten veya bir şeyi bilmemekten hoşlanmaz. Bu sorunu çözmek için, objektif gözlemler, bol miktarda hayal gücü ve mutlaka mantıklı olmayan çıkarımların bir karışımını kullanır.
- Ayrıca, dünyanın bugünlerde daha hızlı döndüğünü de belirtmekte fayda var. Bir gün içinde, o kadar çok bilgi ve uyarıcıya maruz kalırsınız ki, hızlı bir şekilde sonuçlara varmak ve harekete geçmek için büyük bir baskı altında da kalırsınız. En büyük sorunlarımızın büyük bir kısmı buradan ortaya çıkar.
- Diğer neden ise zihinlerimizin daha hızlı ama daha az yansıtıcı hale gelmesi.
Tüm bu faktörler ciddi yanlış anlamalara yol açabiliyor. Sonuçta, bir şeyleri yanlışlıkla insanlara ve durumlara atfedersiniz ve bu da şaşırtıcı olmayan bir şekilde sorunlara neden oluyor. Bu süreçleri daha fazla kontrol altında tutmanın bir yolu, bu insani eğilimler ile ilgili teorik yaklaşımlar hakkında bilgi edinmek olabilir. Bu durumda, bu noktada şunu söyleyebiliriz ki, bu konu ile ilgili oldukça yararlı teorilerden biri, Chris Argyris’in çıkarım merdiveni. Argyris’in çalışması, karar verme mekanizması söz konusu olduğunda, beyninizin nasıl çalıştığını daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır.
Çıkarım merdiveni teorisi nedir?
Chris Argyris ve Peter Senge, The Fifth Discipline: The Art and Practice of the Learning Organisation (Beşinci Disiplin: Öğrenen Organizasyonun Sanatı ve Uygulaması) adlı kitaplarında bu teoriyi öneriyor ve açıklıyorlar. Teori, insanların işyerinde neden kötü kararlar aldıklarını açıklamaya çalışan ilkeleri açıklama bağlamında tasarlanmış.
Yazarlar, insanların belirli sonuçlara varma sürecini açıklamak için merdiven metaforunu kullanıyorlar. Merdivendeki basamaklar şunları temsil ediyor:
- Çevrenizdekileri gözlemlemek.
- Gördüklerinizle ilgili belirli verileri veya bilgileri seçmek.
- Bu veri veya bilgiye bir veya birden fazla anlam atamak.
- Tahminler üretmek.
- İnançlarınıza ve geçmiş tecrübelerinize göre sonuçlar çıkarmak.
- Bu sonuçlara dayanarak bir tür eylem yapmak.
İnançlarınız tüm bu süreci etkiliyor. Belirli bilgileri nasıl seçeceğinizi bu inançlar belirliyor ve inançlar, geri kalan her şeyi görmezden geliyorlar. Ayrıca gerçekliğinizi filtreleyerek genellikle bir milisaniye içinde bir gözlemden sonuca geçmenizi sağlıyorlar.
Chris Argyris tarafından ortaya atılan çıkarım merdivenini kendi yararınıza nasıl kullanabilirsiniz?
Artık beynimizin belirsizliğe tahammül etmediğini biliyorsunuz, bu yüzden genellikle hızlı (ve genellikle yanlış) sonuçlara atladığını da hatırlatmakta fayda var. Ayrıca, bu sürecin zararlı olabilecek ve diğer insanlarla çatışma yaratabilecek kararlara yol açtığını da biliyoruz.
Chris Argyris’in çıkarım merdiveni, hemen bir sonuca veya karara varmaktan nasıl kaçınabileceğinize dair bazı stratejiler sunuyor. Teorisi, daha objektif ve önemli yansımalardan kaynaklanan kararlara ve eylemlere izin veriyor. Bunu nasıl yapacağınızı da aşağıda açıklıyoruz:
Daha iyi karar vermek için altı adım
Çıkarım merdiveni, sizin açınızdan belirli bir düzeyde sorumluluk ve zihinsel çaba gerektiriyor. Bir şeyleri varsaymadan durmak ve zihninizi açmak, hatalı sonuçlara varmamanıza yardımcı olacaktır.
Daha doğru çıkarımlar için atmanız gereken adımlar şunlar:
- Merdivenin ilk basamağı. Gerçekleri objektif bir şekilde gözlemleyin. İnançlarınızı bir anlığına bir kenara bırakın ve hiçbir şeyi varsaymayın.
- İkinci basamak. Hiç bir bilginin üzerini çizmeyin. Bazen, sizin kişisel dünya görüşünüze uymadığı için belirli bilgilerden uzak durur veya onlardan kurtulursunuz. Bu anlamda, tarafsız kalmaya çalışın.
- Üçüncü basamak. Bir şeyleri gördüğünüzde, beyniniz otomatik olarak onlara anlam vermek ister. Bir şeylere anlam yüklemeye başladığınızda, neden bir anlamı diğerine tercih ettiğinizi kendinize sorun. Kendi düşünce sürecinizi bir nevi eleştirin.
- Dördüncü basamak. Bir şeye anlam verdikten sonra varsayımlar yapmaya başlarsınız. Varsayımınızın gördüğünüz gerçeklere mi yoksa inandıklarınıza mı dayandığını kendinize sorun.
- Beşinci basamak. Belirli sonuçlara vardıysanız, bunları bir filtreden geçirin. İnançlarınızı ve duygularınızı filtreleyin. Onlara objektif bir mercekle bakın. Hâlâ haklı olduğunuzu düşünüyor musunuz?
- Altıncı basamak. Davranış. Duygularınıza mı yoksa nesnel bilgilere göre mi hareket ediyorsunuz? Algılanmış gerçekliğinize uygun bir şekilde davranmaya çalışın. Kendinizi duygularınıza kaptırdığınızda, pişman olacağınız bir şeyi söylemek veya yapmak çok kolay olacaktır. Bu konuda ince düşünmeniz gerekiyor.
Sonuç olarak, gerçekle çok az ilgisi olan bu hikayeleri hepimiz kafamızda yarattık. Bu hikayeler hayali hikayeler ancak kendinize ve başkalarına gerçek anlamda zarar verebilirler.
Yani, aslında, biraz yavaşlayarak bu durumlardan kaçınmaya çalışın. Objektif olmaya çalışın. Varsayımlarınızı ve önyargılarınızı kapıda bırakın. Göreceksiniz, daha mutlu olacaksınız ve etrafındakiler de aynı şekilde daha mutlu insanlar olacaklar.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Argyris Chris, Senge Peter (2006) The Fifth Discipline: The Art & Practice of The Learning Organization. Doubleda
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.