Logo image
Logo image

Bir Ayda Öz Güveninizi Geliştirecek 4 Yöntem

4 dakika
Bir Ayda Öz Güveninizi Geliştirecek 4 Yöntem
Sergio De Dios González

Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González

Tarafından yazılmıştır Valeria Sabater
Son Güncelleme: 21 Aralık, 2022

Kendinize duyduğunuz saygıyı ihmal edilmemeli veya bunu başkalarının inisiyatifine bırakmamalısınız. Yine de bugünün dünyasında, başkaları tarafından da sürekli olarak kabul edilme ihtiyacı ile yanıp tutuşurken, aslında kesin bir dil ile “HAYIR” dememiz gereken şeylere, kısık bir ses ile “evet” demeyi tercih ediyoruz. Bunun gibi küçük bir ihmalin, kendinizi sevmemek kadar öldürücü olduğunun ise maalesef farkında değiliz.

Psikolojideki, bireyin kendine duyduğu saygı kadar ilgi uyandıran çok az konu vardır – bu mevzu bahis üzerine türlü türlü kitaplar, makaleler yazılmış ve görsel basında gerekli yer kendisine ayrılmıştır. Bu noktada, çoğumuz, yaşam koçlarının bizlerin gelişi için sunmuş oldukları stratejilere ve araçlara aşinayız.

“Kendiniz, evrendeki herkes kadar, sevginizi ve şefkatinizi hak ediyorsunuz.”

– Buddha

Ancak … benlik saygısı denilen şeyi gerçekten anlayabiliyor musunuz? Bunu anlıyor oluşunuz, benlik saygınızı gerçekten geliştiriyor mu? Cevap, bunun her zaman böyle olmadığıdır. Aynanın önünde durup, “Kendimi seviyorum, istediğimi yapabilirim ve hiçbir şey beni durduramaz” diyerek işe gidiyoruz.

Ancak, olumsuz düşüncelerin kısır döngülerine kurban gittiğimiz, zihnimizin arka sokaklarında kendimizi çok çabuk kaybediyoruz. Kendimizi güvenimizi kaybediyor, “aman el alem ne der?” diye ödümüz kopuyor ve geçici olarak benlik saygımızı artırmak adına elimizden gelen her şeyi yapıyoruz.

Bireyin kendine duyduğu saygının aslında ne olduğunu tam olarak bilemiyoruz; çünkü olay sadece “kendinizi sevmek” ile ifade edilebilecek kadar basit değil. Burada altınız çizmek istediğimiz konu, hem kendimize hem de çevremizdeki insanlara bakış açımıza odaklanmak gibi çok temel kavramları da baz alır. 

Sosyal ve duygusal kimliğimizi oluşturan güzel ve karmaşık kimyamızda, onarılması gereken bazı ucu açık mevzuların hatta yerine başkalarının koyulması gereken parçalarımızın olduğu açıktır. Bu yüzden kendinize bir dakika ayırın ve aşağıdaki 4 yöntem üzerine düşünün.

Some figure

1. Kendinizi beslemeyi öğrenin

Kendimizi ne gibi bilgiler ile dolduracağınızı ve ya nasıl besleyeceğini bilememek, çıkmaz bir sokakta oturmak gibidir. Aynı hatayı tekrar tekrar yapmamıza neden olan bir sarmal içerisinde buluruz kendimizi: kendi içimizde bulamadığımız değerler için başkalarının hayatlarına bakarak yaşamak. 

Eşimizin, arkadaşlarımızın ya da ailemizin her türlü fikrimizi destekleyeceği fikri ile yola çıkarız. Bunun aksi bir durum meydana geldiği zaman ise, sanki bize karşı oldukları hissine kapılırız. Bize karşı yapılan herhangi bir eleştiriyi, kişisel bir saldırı olarak algılarız.

Bu tür bir yaklaşımla ne tür bir mutluluk elde edebiliriz? En iyi ihtimal dahilinde, arta kalan kırıntılar için yalvarırız. Eğer insanlar bizi kabullenmez, yaptıklarımızı onaylamaz ve sevgilerini esirger ise, kolumuzu bacağımız kırılmış gibi olur.

Duygusal açıdan başkalarına bağımlı olarak yaşamaktan vazgeçmeliyiz, kendisini doğal olarak değerli ve kusursuz bir şekilde herhangi bir hedefe layık gören insanlar olmalıyız. Sadece ve sadece bu şekilde, bize yöneltilen eleştiriler içerisindeki artıları görebiliriz.

2. Kendinize duyduğunuz saygıyı arttırmak istiyorsanız kendinizi doğrulama dürtüsünden kaçının

Bunu yazının başında da söylemiştik. Bazı insanlar, aynanın önüne geçip, “Ben kendimi seviyorum, yetenekliyim, güzelim, kimse bana zarar veremez ve ben buna değerim” gibi cümleler sarf etmeden evden çıkamaz.

“En kötü yalnızlık, kendinden rahatsız olmaktır.”
– Mark Twain

Yukarıda ifade ettiğimiz durum, bazı insanların işine gelebilir ama bu tür ifadelerin “boş laflardan” öteye gidemediğini anlamak zorundayız. Yani, kendi kendimize bu tür “gaz vermeler” kısa bir süre için kendimize duyduğumuz saygımızı geliştirebilir, ancak ilerleyen safhalarda “sinip”, etkisini kaybeder. Bu yüzden bunlar kaygan fikirlerdir. Somut olmadıkları için, uzun vadede hayatlarımızda bir anlam ifade etmelerinin imkanı yoktur.

Kalbinize dokunan, size özel cümleler üretin.

Örneğin: “Sana zarar veriyorlardı, seni küçük ve önemsiz biri gibi görüyorlardı. Ama sen ne yaptın? Tüm bunların altından kalktın, artık daha güçlüsün. Sen bir savaşçısın, dünün korkmuş çocuğu yok artık. Artık hiçbir şey seni durduramaz.”

Some figure

3. Kendi duygusal bağışıklık sisteminizi oluşturun

Kendinize duyduğunuz saygının düşük olması, ister küçük ister büyük olsun, günlük hayatta karşımıza çıkabilecek psikolojik “yaralara” karşı daha savunmasız kılıyor. Başarısızlığa ve hayal kırıklığına karşı gösterdiğimiz direnç daha da azalıyor. Bütün bunlar bize daha çok zarar verip, endişe ve stresle başa çıkmak zorlaşıyor.

  • Kendinize duyduğunuz saygıyı arttırmak için, size özel bir “duygusal bağışıklık sistemi” oluşturun. Tıpkı vücudumuzun organları, hücreleri ve bizi hastalıktan korumak için farklı mekanizmaları olduğu gibi, psikolojik bir seviyede de buna benzer bir mekanizmaya da ihtiyacımız var.
  • Peki bu ne anlama geliyor? Bu, ruhumuzu geliştirmek ve korumak için yeterli seviyede “besine” ihtiyacımız olduğunu bize hatırlatarak, buna  yardımcı olacak stratejiler kullanmak anlamına gelir: kendini sevme, güvenme, sağlam bir benlik algısı, pozitiflik, esneklik, mizah duygusu, ne zaman “hayır” demeyi bilme ve benzeri

4. Benlik saygısı sadece umuda bağlı olarak yaşayamaz, inançlara da ihtiyacımız var.

Kendinize duyduğunuz saygınızı artırmak için, belki kendi kendinize “her şey yoluna girecek, başarılı olacağım, bunu ve istediğim her şeyi yapacağım” gibi şeyler söyler durursunuz.

Tıpkı daha önce de ifade ettiğimiz gibi, bu onaylama türünün çok kısa ömürlü bir şarjı var. Bir kişinin kendine duyduğu saygısı düşük olduğu zaman, bu basit umutları beslemenin pek bir yararı olmaz. İhtiyaç duyulan şey inanç, sağlam, somut, gerçekçi ve kabul görür tutumlardır.

Bu nedenle “kendimize geri bildirim yapmayı” öğrenmemiz gerekir. Bunu yapmak için en iyi şey, gerçekçi olarak, becerilerimizin, başarılarımızın ve yeteneklerimizin ne olduğuna odaklanmaktır.

“Toplumsal konularda oldukça iyiyim. Üniversitede notlarım çok iyiydi ve okuduğum bölüm de bu iş ile alakalıydı. Kendimi güvensiz hissetmem için hiçbir neden yok; çünkü yeterli beceriye sahip olduğumuz için, kendimden şüphelenmek gibi bir sebep de yok. Bu nedenle kendimden şüphe etmemeliyim. Neye değer olduğumu biliyorum ve istediğimi elde etmenin mümkün olduğunu biliyorum. Çünkü geçmişte zaten çok iş başardım.”

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.