Başkalarını Sevmek İçin Kendini Sev
Kıskançlık, korku, suçlamalar, öfke, kompleksler… aşk kirlenmeden bu böyle daha ne kadar gidebilir? Belirli bir tür sevgi için bekleriz, bize ihtiyaç duyduklarımızı verecek birini bulmayı umut ederiz. Aslında bizi kendimizden kurtarabilecek bir aşk hasreti bir yanlışlıktan ibarettir.
Ve böylece gölgeler çıkagelir, yedi veba, bin kötülük, üzüntü, yorgunluk ve hayal kırıklığı. Ve devam etmemizi önleyip bize kendimizi kaybettiren o kesin yalnızlık.
Mahkumlar olarak doğmayız; kendimizi mahkum ederiz
Acı gerçek şudur ki biz duygusal topraklarımızı sağlıksız bir aşk biçmek için ekeriz, engelleyen ve yıkıma götüren cinsten bir aşk için. Yollarımızdan yabani otları sökmüyoruz ve bunun bazı sonuçları oluyor.
Davranışımızı değiştirmediğimiz takdirde kendimizi üzüntüden ve kalp kırıklıklarından uzaklaştıramayız. Gözlerinizi kapatmamak daha iyidir; bir şeyler kötüye gittiğinde bunu bilirsiniz. Havada hissedebilirsiniz.
Özgürlük sevgisizlik değildir, bağlanmak sevmek değildir
Hepimiz ilişkileri ve aşkı farklı şekillerde algılarız. Özgür bir ruh olmak istemek ile aşktan vazgeçmek aynı şeyler değildir. Benzer şekilde, karşıdaki kişi ne kadar çok sevilirse sevilsin, zehirleyici ve acı verici olan ilişkiler de vardır.
Gururun, kayıtsızlığın veya ihmalkarlığın içinde kaybolan pek çok aşk hikayesi vardır. Ama bugün aşkın karadulu tarafından zehirlenmiş olan ilişkilerden bahsediyoruz: duygusal teslimiyet.
Bundan dolayı, bir sevgi “ne seninle ne de sensiz” gibi bir duruma dönüştüğünde, onu terk etme veya yeniden değerlendirme zamanı gelmiştir. Bir başka deyişle, her ilişkide kişinin kendi duygusal sağlığını her şeyin önüne koyması gereklidir.
O insana ihtiyacınız olduğunu veya hayatınıza çok fazla katkıda bulunmuş olduklarını düşünebilirsiniz. Ama gözlerinizi açıp, duygularınızı rahatsız ettiklerini anlamanız gereken zamanlar da vardır.
Bu doğru, bizler diğer insana ihtiyaç duymayı bırakana kadar kendimizi sevemeyiz. Kendimizi sevme ve anlama ihtiyacı ancak birisi ya da bir şey bizi yüz üstü bıraktığı zaman ortaya çıkar, çünkü ancak o zaman kendi eksikliklerimizi görürüz.
İnsanlar hep sevdikleri insanı kaybetmenin başlarına gelebilecek en kötü şey olduğunu düşünürler. Aslında gerçek şu ki birini sevme sürecinde kendini kaybetmek, kim olduğunu unutmak, bundan çok daha kötüdür.
Gururumuz varsa ve kendimizi seviyorsak, kıvılcımlar uçuşur. Yani, özsevgi zihinde gerçekleşir, kalpte değil.
Bize zarar veren şeylerden kurtulduğumuzda üzgün ve boş hissetmemizin tek nedeni, olabilecek olan ama gerçekleşmemiş şeylerin ve isteyip de yapamadıklarımızın hasretini çekmemizdir.
Korkusuz bir şekilde o üzüntünün içeri girmesine izin verirseniz, nihayetinde o size özgürlüğü ve bağımsızlığı getirecektir – direnç, kıskançlık, dargınlık veya suçlamanın olmadığı bir hayat.
Yani, lekelenmiş bir aşk teknesinin üzerindeysek, yapılacak en iyi şey batmamızı engellemek için kendi içimizde bir şey aramaktır. Çünkü kendi hayatlarımızı biriyle veya biri olmadan değil, sadece kendimizle yaşarız.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.