Başarısız Olmayı Hoşgörmenin 5 Yolu
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
En ufak bir gerileme ya da sıkıntıya tolerans gösteremeyen insanlar vardır. Öyle ki, beklentileri karşılanmadığı zaman canları sıkılır. Projeleri arzu ettikleri büyük başarıyı yakalayamadığı zaman, bu sonucu kabullenemezler. Bu durumun aynısı, acı verici veya tatsız duygular yaşadıklarında da olur.
Kimse hayal kırıklığı ya da başarısızlık hissini sevmez. Ancak, yaşam mükemmel değildir. Hepimiz her şeyin planladığımız gibi sonuçlanmasını isteriz ancak gerçek hayat böyle değildir.“Hayat, sizin onun olmasını istediğiniz şey değil, hayat sadece hayattır”sözünü bilir misiniz? Her ne kadar bu söz doğru olsa da, ona inanmayan onlarca insan vardır.
Beklemek zorunda kalmadan her şeyi şimdi istiyoruz. Her şey şu anda gerçekleşsin istiyoruz. Ayrıca, olmasını beklediğimiz şeyin, hoş ya da bizi tatmin edecek veya çıkarlarımıza uyacak şekilde gerçekleşmesi de gerekiyor. İşlerin bu şekilde yol alması gerektiğini düşünüyoruz. Birçok kişinin hayata karşı tavrı tam olarak budur ve böyle düşünerek, kendilerine ait bir dünya algısı inşa ederler.
Hayat, olmasını istediğiniz şey değil, hayat sadece hayattır
Hepimize, “mutlu olmalısın” ya da “üzülmemelisin” gibi sözler söylenmiştir. “meli-malı” veya “zorundasın ” kalıpları kullanıldığında dikkatli olmalısınız. Neden mi? Çünkü hiçbir şey belli bir şekilde “olmamalı”dır. Çünkü her şey olduğu gibidir; bize kalsa ne kadar farklı olsalar o kadar iyidir. Bununla birlikte, bu durum, değişikliği veya tersini motive edebilir.
Eğer bunun aksini düşünüyorsanız, zamanınızı, memnuniyetsizlikten doyumsuzluğa ya da hayal kırıklıklarından hüsranlara atlayarak geçirirsiniz. Örneğin, hayatımızın nasıl olması gerektiği hakkında biraz düşünelim. Hayatımız mükemmel, hoş, tatmin edici ya da başarılı mı olmalı? Hayır ve bunun nedeni sadece öyle olmadığı gerçeği değil. Başarıya ulaşamadığınız anlara karşı hoşgörüyü elden bırakmadan, elimizden geldiğince bunların hepsine yaklaşmaya çalışabiliriz. Bütün bunları oyunun bir parçası olarak kabul edebiliriz.
Hayatlarımız, grinin sonsuz tonundan oluşur. Kendimizi çok nadir siyah veya beyaz durumlar içerisinde buluruz. Eğer mevcut durum her zaman buysa, neden tam aksini düşünmeye devam edelim?
“Zorunda olmak”: tehlikeli bir düşman
Zorunda olmanın anlamı nedir? Sözlüğe göre, mecburiyet anlamına gelir. Örneğin, güneş her gün doğmak zorundadır.
Bir şeyin belli bir şekilde olması gerektiğine karar verdiğimiz noktada, kendimize o şeyi empoze etmiş oluruz. Çevremizdeki şeylerin (insanlar, hayvanlar, nesneler) öyle ya da böyle, bir vaadi yerine getirmesi gerektiğini söyleriz. Temel dayanağımız, evrensel yasaların diktatörleri gibi olmamızdır. Ama gerçek şu ki, her ne kadar arzularımızı bu tür bir formülle (olasılık->yükümlülük) gizlemeye çalışsak da, olaylar kendi akışında ilerleyecektir (gerçekten onları değiştirmeye çalışmadığımız sürece).
Neden mi? Çünkü aksini iddia etsek bile, evren ona empoze ettiğimiz yükümlülüğü tanımazsa, işimize yaramaz hale gelir. Sadece hayal kırıklığımıza ve kendimizi küçük ve sefil hissetmemize katkıda bulunur.
Bu yüzden “iyi bir insan olmalısın” ya da “bu yüzden acı çekmemelisiniz” diyenlere dikkat edin. Çünkü sadece kendi beklentilerinden bahsediyorlar. Onlar için bazen iyi bir insansınız bazense değilsiniz. Bazen bir şey yüzünden acı çekersiniz ve diğer zamanlarda da çekmezsiniz.
“Zorundayım”a inanmak, başarısızlığa karşı hoşgörüsüzlüğün kökenidir
Başarısızlığa karşı hoşgörüsüzlük, insanların hayattan zevk almalarına engel olur. Ebeveyni istediği şekeri ona almadığı için kızan bir çocuğu ele alalım; ağlar, bağırır, çılgına döner… Çünkü hala her şeyin onun istediği gibi olmayacağını bilmiyor. Bu nedenle, ebeveynleri ona duygularını kontrol edebilmeyi öğretmeli.
Yetişkinler olarak, gerçekliğin itaatsizliğini tolere etmeyi, her ne kadar ulvi arzular olsalar da her zaman onlara boyun eğilmediğini öğrenmiş olmamız gerekir. Aslında, bir arzunun iyiliği veya kötülüğü onun gerçekleşme ihtimalini arttırmaz.
“Zorunda olmak” kavramı hayatlarını fethedecek şekilde eğitilen insanlar vardır. Başarısızlık veya hayal kırıklıklarını iyi karşılamayan ve bunun başarıya giden yol olduğuna inanan insanlar.
Büyük psikolog Albert Ellis şunları yazmıştır:
“Daha az sorunlu insanlar, istedikleri şeyin gerçekleşmesini sebatla arzular ve istekleri karşılık görmediğinde sinirlenirken, daha sorunlu insanlar arzularının yerine getirilmesi için talepte bulunur, ısrar eder ya da kesin bir biçimde emreder ve aksi gerçekleştiğinde inanılmaz derecede endişeli, depresif ya da düşmanca bir tavır takınırlar.”
Bir şeyler istediğiniz gibi sonuçlanmadığı zaman sinirlenmenin yanlış bir tarafı yoktur. Sağlıklı olmayan şey talepkar ve ısrarcı olup durumu kabul etmemektir.
Başarısızlığa Karşı Hoşgörüsüz Olanların İnançları
Başarısızlığa karşı hoşgörüsüz olan insanlar, belirli bir biçimde düşünmeyi ve davranmayı öğrenmiştir. Dünya görüşlerini ve gerçekliği yorumlama şekillerini belirleyen bir takım inançlara sahiptirler. Bu inançlar:- Hayat kolay ve rahat olmalıdır.
- Arzuyu zorunlulukla karıştırırlar.
- İstedikleri, talep ettikleri, siparişini verdikleri veya hakkında ısrarcı oldukları her şeyi almalıdırlar.
- Herhangi bir zorluk, gecikme veya başarısızlığı kabul etmek onlar için çok korkunçtur.
Başarısızlık karşısında hoşgörüsü olmayan insanlar talep eder ve emreder, çok az sabırları vardır ve arzuyu ihtiyaçla karıştırırlar.
Başarısızlığı hoşgörmenin 5 yolu
“Zorunda” ve “-meli-malı” gibi kavramların ışığı altında eğitim görmüş ya da yukarıda listelenen inançların benzerlerine sahip olsak da, başarısızlığı daha iyi tolere edebilmek için alabileceğimiz birtakım önlemler vardır.
1. Mantık dışı inançlarınızı tespit edin
Hayal kırıklığına uğramış hissettiğinizde, kendinize neler söylediğinizi analiz etmeye çalışın. Kafanızda ne tür düşünceler vardır? Bunların farkına varın ve bir kağıda notunu alın.
İç sesinizde “zorundayım”, “her zaman”, “asla”, “yapamam” vb. kelimelerin varlığını tespit edebilirsiniz. Bunlar acının kökenidir.
2. Mantık dışı inançlarınızı değiştirin
Kendinize neler söylediğinizi belirledikten ve bunların size yardımcı olmadığını fark ettikten sonra, kendinizle başka şekilde konuşmanın ve düşünme tarzınızı değiştirmenin zamanı gelmiştir. Bu, çok fazla deneme yanılma gerektiren bir süreçtir, ancak buna değeceğini siz de göreceksiniz.
Başlangıçta, “isterdim ki…”, “rahat değil ama buna dayanabilirim”, “bazen” vb. kelime ve cümleler kullanın. Burada amaç, irrasyonel inançlarınızı daha uyarlanabilir olanlarla değiştirmektir.
3. Tahammül edemeyeceğiniz başarısızlıkla yüzleşin
Kendinizi hayal kırıklığı yaratan durumlara maruz bırakmak iyi bir strateji olabilir. Bu durumlardan oluşan bir liste yapın. Ve sizi ne şekilde etkileyeceklerini yazın.
Onları tanımladıktan sonra, onlarla yüzleşmeye kalkışın. Bunun için, bu durumların gerçekleşmesini sağlayın ve getirdikleri huzursuzluktan kaçınmak adına hiçbir şey yapmayın. Zamanla, hoşgörü seviyeniz artacak ve kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.
4. Mümkünse, başarısız olmayı içeren önlemler alın
Zor durumların sizi hayal kırıklığına uğratmaması adına çözümler aramaya çalışın. Örneğin, buluşacağınız kişi buluşma noktasına geç kaldıysa saatinize bakmaya bir son verin. Bunun yerine üretken bir şey yapmayı deneyebilirsiniz. Son olarak, hayal kırıklığı ve başarısızlık duygusunu azaltmak için odak noktanızı değiştirin.5. Arzuları ihtiyaçlardan ayırt etmeyi öğrenin
Daha büyük bir eve ihtiyacınız olması, bir şey, bunu istemek ya da tercihinizin bu yönde olması ise başka bir şeydir. Bir şeye ihtiyacınız olduğunda ve bu ihtiyacınız giderilmediğinde kendinizi sıkıntılı hissetmeye başlarsınız.
Eğer bir şeyi sadece arzuluyorsanız, kendinizi ilk başta huzursuz hissedebilirsiniz, ancak hayal kırıklığının üstesinden gelmek sizin için o kadar zor olmayacaktır.
Aslında, hayatta çok az şeye ihtiyacımız vardır. İhtiyacımız olan şeyi arzuladığımız şeyden ayırmak, başarısızlık duygusundan kaçınmak adına çok önemlidir.
Hayatta, zorluklardan ya da başarısızlıktan kaçınmak gerçekten çok zordur. Hepimiz en az bir kez başarısız oluruz çünkü bu da hayatın oldukça normal bir parçasıdır. Bu nedenle, hayal kırıklığımızı kontrol altına almayı ve başarısız olmayı öğrenmemiz gerekir. Bu şekilde, gerçeğe daha fazla odaklanan ve daha mutlu bir hayata sahip olabiliriz.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.