Bakış Açısını Değiştirmek
Yazan ve doğrulayan psikolog Sergio De Dios González
Çoğu zaman genelde farkında olmadan hikayedeki kötü adam oluruz. Başka bir deyişle, Kırmızı Başlıklı Kız masalındaki “kurt” biz oluruz. Böyle durumlarda bakış açımızı değiştirmeye ihtiyacımız vardır. Sırf başkalarına ağızlarının payını verdiğimiz; bize göre doğru olanı yüksek sesle söylediğimiz için masaldaki büyük korkunç kurt biz oluveririz. Hayatlarına karıştığımız ya da bizden bekleneni vermediğimiz için suçlu kişi oluruz. Etrafımızdaki insanları iyi ya da kötü diye sınıflandırmanın aslında ne kadar tehlikeli olduğunu böylece anlamış oluyoruz. Bu davranışı o kadar sık yapıyoruz ki bazen farkında bile olmuyoruz. Örneğin bir çocuk yeterince sessiz, sakin ve itaatkarsa ona “iyi çocuk” diyoruz. Eğer tam tersi bir karaktere sahipse; şikayet edip mızmızlanmaya meyilliyse, “kötü çocuk” demekten geri durmuyoruz.
“Bir masalda daima anlatıcının verdiği renkler vardır; tasvirler nasıl anlatıldıysa ve nasıl anlaşıldıysa, öyledir.”
– Jostein Gaarder
Genelde başkalarından beklentilerimizle aynı doğrultuda hareket etmek için çabalarız. Neyin iyi ya da doğru davranış olduğunu önceden belirler; doğru ve uygun olduğunu düşündüğümüz davranışlarda karar kılarız. Böylece, bu parçalardan herhangi biri eksik kaldığında, sezgisel rehberimiz bizi beklediğimiz sonuca götürmediğinde, o durum veya kişi ile ilgili “kötü, zararlı, zehirli” hatta “şeytan” gibi etiketler üretiriz.
Bir başkasının masalındaki kötü adam olma durumu sandığınızdan çok daha yaygındır. Fakat çoğu durumda o kırmızı başlığın altındaki kişiyi doğru incelemek gerekir.
Kendi masallarımızı yaratmak daha güvenlidir
Bildiğiniz gibi kırmızı başlıklı kız itaatkar bir çocuk. Ormandaki uzun yolculuğu boyunca daha önce kullanılmış olan patikadan yürümesi gerektiğini pekala biliyor. Kurallar olduğunun ve kendisine öğretildiği biçimde davranması gerektiğinin farkında. Fakat kurt masala girdiği anda, kırmızı başlıklı kızın bakış açısı da değişiyor. Ormanın büyülü güzelliğinden, kuşların sesinden, çiçeklerin renklerinden ve bu yeni dünyanın tüm özelliklerinden etkileniyor. Kurt ise bütün vahşiliği ile aslında insan doğasının karanlık tarafını temsil ediyor.
Bu metafor şüphesiz ki her gün karşılaştığımız dinamikler üzerinde düşünmemizi ve daha iyi anlamamızı sağlıyor. Masalın başında kırmızı başlıklı kız gibi olan insanlar vardır; esnek değillerdir ve kurallara bağlı davranışlar sergilerler. Buna bakarak ilişkilerin nasıl yürümesi gerektiğine, iyi arkadaşlığın nasıl olması gerektiğine, birlikte iş yapılan ortağın nasıl çalışması gerektiğine ve daha nasıl iyi bir eş ve çocuk olunacağına karar veriyorlar. Beyinleri tamamen konfor ve mükemmeliyet üzerine programlanmış çünkü bu onların en çok ihtiyacı olan şeyi, güveni nasıl elde ettiği.
Masal yanlış ilerlerse
Öte yandan, yanlış nota basıldığında, beklenenden farklı bir tepki, tutum veya cevap verildiğinde panik olmaya başlıyorlar. Böyle bir durumda, bu kişi aniden düşman ve tehdit olarak görüldüğünden sterse neden olur. Zıt bir davranış anında saldırı olarak algılanır. Farklı bir düşünce, zararsız bir tepki veya beklenmedik bir karar böyle insanları büyük hayal kırıklığına uğratarak tüm bunları hakaret olarak algılamasına neden olur.
Bu nedenle, aramadan, ummadan hatta istemeden başka masalların kötü kahramanı olarak buluruz kendimizi.
Ancak, elbette masalın başka bir yüzü daha var. Bazen de kırmızı başlıklı kızın kendisi gibi davranır; kendi hikayemizi yaratacak hatalar yaparız. Hayatımızın nasıl olması gerektiği hakkında düşünür, yeni fikirler buluruz. İdeal bir aile ve arkadaşlık ortamının nasıl olması gerektiğini kurarız… Elbette mükemmel aşkın; öteki yarımızın üzerinde düşünürüz… Her şeyin olmasını istediğimiz şekilde olması için çok büyük mücadele veririz ve bunun gerçekleşmesi fikri bile bize güven verir.
Diğer yandan, masal, masal olmayı bırakıp gerçek hayata dönüşmeye başladığı zaman, her şey yıkılır ve bir kurt gelip hayallerimizin gerçekleşmesini imkansız hale getirir.
İyi insan mı kötü insan mı? Siz hangi masal karakterisiniz?
Bir başkasının masalındaki kötü kurt olmayı kimse istemez. Neden bu kötü kurt ilan edildiğimiz hakkında geçerli ya da geçersiz sebepler olabilir. Hangisi olursa olsun, bu herkes için hoş olmayan bir durumdur. Yine de inkar edemeyeceğimiz basit bir bakış açısı var. Bazen de başkasının masalında kötü karakter olmak, kendi masalımızın iyisi olmamızı sağlayabilir. Belki de artık yorucu ve mutsuz bir ilişkiden kurtulabilen “kahraman” ya da artık bir geleceği olmayan bir masalda “son” yazmaya cesaret eden karakter olabiliriz.
Eğer sadece kırmızı başlıklı kızı dinlersek, kötü olan hep kurt kalacaktır.
İmkansız masallarda yaşayan evcil kurtlar olmaya başlamadan önce cesaretimizi toplayıp kendi içgüdülerimizi dinleyip sezgi, zeka ve saygıyla hareket etmeliyiz. Kendi istek, sezgi ve değerlerimize göre hareket etmek bizi kötü insan yapmaz. Bu yalnızca kendi içgüdüleriyle yaşamak, hayat denen ormanı tanımak ve kötülerin daima kötü, iyilerin ise daima iyi olmadığı bilmektir. Önemli olan kırmızı başlık ya da kurt postu olmadan; birlikte, cömertçe ve dürüstçe yaşamayı öğrenmektir.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.