Ayağınızın Takıldığı Taşı Suçlamayın, Nereye Gittiğinize Dikkat Edin
Bir süre önce şair Sara Bueno bir yazı yayınladı. Yazıda “[ayağınızın takıldığı] taşı suçlamayı bıraktığınızda, nasıl yürüyeceğinizi öğreneceksiniz,” diyordu. Bu alıntıda kendinizi görüyor musunuz? Belki de sanki biraz önce yaşamışsınız gibi aklınızda çevirip durduğunuz bir şey olmuştur ve bu kısır döngüden nasıl çıkacağınızı bilemiyorsunuzdur. Belki çevrenizi saran tüm güçler, sizi tekrar oraya doğru itiyor gibidir.
İşler iyi gitmediğinde suçlamanın korkulu gölgesi iki şekilde ortaya çıkar: ya kendinizi suçlar ve sonuçların yükünü taşırsınız ya da başka insanları veya durumu suçlarsınız.
Biz bunlardan ikincisine odaklanacağız ama suçlamanın hiçbir şeklinin, öğrenmenize veya ilerlemenize izin vermeyeceğini unutmamak önemidir.
Suçlayacak birini aramak size yardımı olmayacaktır
Hayat asla istediğimiz kadar müşfik olmayacaktır. Sürekli adil olmayan ve hak etmediğimize inandığımız, beklemediğimiz durumlarla karşılaşırız. Bu yüzden, neden başkalarını ya da kendimizi bu kadar sık suçladığımızı anlamak kolaydır.
“Hayattaki neredeyse bütün mutsuzluklar, bir başkasını suçlama eğiliminden kaynaklanır.”
– Brian Tracy
Aslında önümüzdeki yolda bir taş belirdiğinde insanların, ilerlemelerine engel olan taşa ya da onu oraya koyana lanet ettiğini biliriz. Çünkü bir adım ileri bakıp bir çözüm bulmaktansa, birini ya da bir şeyi suçlamak çok daha basittir ama daha kolay değildir.
Onu oradan kaldırmaya çalışmak yerine taşın yola konmasından sorumlu kişiyi bulmaya çalışarak zamanımızı boşa harcıyoruz. Suçlayacak birini aramak size yardım etmeyecek. Ortaya çıkan hasarı yok etmeyecek. Sadece gözlerinizdeki bağı biraz daha bastıracak, hepsi bu.
Probleme odaklanın ve sorunun temeline inin
Gerçekten suçlayacak biri olduğunu düşünseniz bile bu, olduğunuz yerde kalmamanız için izlemeniz gereken yolu göstermeyecek size. Yolunuza çıkan taştan ders çıkarmanın en etkili yolu, taşın kendisinde değil oraya nasıl geldiğinde yatmaktadır.
“Bana göre önemli olan şey, bir hata yüzünden birini suçlamak değil, o hataya neyin yol açtığını anlamaktır.”
– Akio Morita
Yaşadığınız şeye odaklanmaya çalışın ve canınızı yakan şeyin temeline inecek esareti gösterin. Böylece onu nasıl arkanızda bırakabileceğinizi anlayabilirsiniz. Siz, yolunuza çıkan o taştan güçlüsünüz ve yaşamınız, sizi kısıtlamaya çalışan her türlü engelden çok daha kudretli olma potansiyeline sahiptir.
Nefes aldığınız sürece, hâlâ zamanınız vardır
Bırakın yağmur yağsın, gözlerinizi açın ve duygularınızı serbest bırakın. Nefes aldığınız sürece, hâlâ zamanınız var demektir. Bu bir başka taş sadece, bir başka deneyim öğrenme sürecinin bir diğer adımı.
Yürümek, düşmeyi de içerir ve kimi zaman buna bir isi koyar ama bazen de yaşadıklarınızı isimlendiremezsiniz. Bazen düşeriz çünkü bir şey öğrenmemiz gerekmiştir ve belki de bunun tek yolu bu olmuştur. Ayrıca bütün engeller negatif değildir. Bazen bize iyi dersler de öğretebilirler.
Yolunuzdaki taşın size ne söylediğini işitmek çok önemlidir ama onun yükünü gereğinden uzun süre taşımaktan kaçınarak yapmalısınız bunu. Çünkü bu kadar gücü boşa harcamak, gereksizdir. Direndiğiniz şeylerin ısrara devam ettiğini söylerler. Ebette, sürekli bir acının devam etmesini istemezsiniz.
“Kişinin düşüncelerini, ayaklarının ağırlığıyla ezmesine gerek yoktur.”
– André Breton
Kısacası, ayaklarınız çok yol yürümüştür ve geçtiğiniz bütün o yollar, ayak tabanlarınızda bir iz bırakmıştır ama kalbiniz bütün bunlara yetecek kadar büyük değildir. Faydalı şeylerin geçip gelebilmesi için bir filtreye ihtiyaç duyar ve sadece boşa yer kaplayıp enerjinizi harcayarak ve size zarar verecek şeyleri engeller.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.