Anneler Neden Kızlarının Hep Genç Kalmasını İster?
Anne ile çocuğun birbirinden ayrılma süreci, ataerkil toplumumuzdan olumsuz etkileniyor. Kültürümüz, her kadını tıpkı annelerinin bir gün onlara da söylediği kendileri olmaları için yüreklendiriyor. Bu her ne kadar sık dile getirilse de, özellikle de bizimki gibi ataerkil toplumlarda çok zor hayata geçiriliyor.
Dediğimiz gibi aksinin olması çok daha yaygın. Anneler, kızlarını kendi ayakları üzerinde durmaları ve kendi kararlarını almaları için teşvik etmek yerine onları kontrol altında tutmak için çabalıyor. Ya kurbanı oynuyorlar ya da korkulan karakteri. Kızları kendi ayakları üzerinde durup bağımsız hareket etmek istediklerini söylediğinde, hayata tamamen karşıt bir pencereden bakan bu anneler “besle kargayı oysun gözünü” demeye başlarlar. Ya da olmadık tahminler yürütmeye başlarlar: “Beni bırakıp gittiğinde nasıl başa çıkacağını görürüz.”
“Ne zaman koptuk birbirimizden? Dün akşam mı? Yoksa önceki gün mü? Dün, önceki gün, bir yıl önce… Fark etmez. Sonu aynı.”
– Ngugi wa Thiong’o
Bir genç kadın içinse kendi başına olmak için annesinden ayrılmak büyük bir ikileme neden olabilir.
Annelerine hayran olan bu genç kadınların tek istediği, onları mutlu etmek. Yine de kendilerine zaman yaratmak için anneleriyle kurdukları bağı biraz gevşetmek gerektiğini biliyorlar.
Kızları hep genç kalsın isteyen anneler
Anneler, bilinçsiz şekilde kızlarına hep şunu söyler: “Beni üzmek istemiyorsan böyle kal, büyüme.” Ancak bu sözlerin arasında gizli olan korkunç bir tehlike de var: “Seni sevmeye devam etmemi istiyorsan genç kal.”
Kızlarının hep genç kalması ataerkil toplumlarda yaşayan kadınların ortak dileğidir. Kızlarını bağımsız birer birey olmaktan çok kendilerinin devamı gibi görürler. Çünkü yetişkin olduğunda bile genç kalmaya devam ederse, anne açısından artık kendi başarılarını sorgulamak için bir nedeni kalmayacak.
Kızların bağımsız olma arzusu ise anneler tarafından ya büyük bir tehlike ya da hakaret gibi algılanır. Bu noktada anne ile kızın görüşleri uyuşmazsa, anne kızın isteklerini reddedebilir hatta elini kızının üstünden çekebilir. Kız ise, yeni bir liman bulana kadar kendi iç çalkantılarına göğüs gelmek zorunda.
Anneden Ayrılmanın Acısı
Annelerin kızlarını genç tutma eğilimi oldukça güçlüdür. Bu yüzden pek çok genç kız bağımsızlıktan vazgeçip annelerinin sonsuz sevgi ve merhametine sığınırken, diğerleri de kendi yollarını bulmak uğruna- bu yol her ne kadar zorlu ve suçluluk hissiyle dolu olsa da- annelerinden ayrılır.
Bu aslında hiç de azımsanacak bir ikilem değil. Bir kadının hayatındaki en önemli dönüm noktalarından biri. Her şey yolunda gitse bile derinlerdeki acı geçmez. Karşılıksız sevginin sembolü olan anneyi kaybetmek anlamına geliyor bu. Kızın istekleri, kendi bağımsızlık arayışını kalbine aldığı derin bir yara olarak gören annesiyle arasında büyüyen bir çatışmadır.
Annesinden ayrılıp yoluna gitmeye kararlı her genç kız ise ağladığında annesini yanında bulamayacağı zamanlar yaşar. Bütün bunlara rağmen genç kız, hayattaki en önemli amaçlarından birini; kendi gelişimini tamamlamayı başarmış olur. Çünkü şunu bilmek gerekir ki: her zaman annesinin gölgesinde yaşayan bir kız kişiliğini tamamlayamaz.
Annelerin Dayattığı Kadın Profilinden Sıyrılmak
Birçok kadın, çevresindeki herkesin duygusal refahından sorumlu hissetmek için yetiştirildi. Ataerkil toplum tarafından dayatılan bu rolü meşrulaştırmak için teoriler bile öne sürüldü. Örneğin, kadınların içgüdüsel olarak anaç olduğu ve bu nedenle doğal olarak başkaları için koruma, bakım ve sorumluluk alma eğiliminde oldukları ileri sürüldü.
Bu yüzden pek çok kadın kusurlardan sorumlu hissedip başkaları yüzünden acı çekiyor. Bu da en başta annelerinin hissettirdiği duygusal boşluktan kaynaklanıyor maalesef. Cinsiyetçilikle dayatılan bu rolden kopmak kuşku ve sıkıntı dolu bir süreci içerir. Başkalarının ihtiyaçlarına cevap vermek için kendi arzularını bir kenara koymadığında suçluluk duyar kadın. Bağımsızlıklarını kazanamayan anneler kızlarını “iyi kız” olarak görmek ister ve onlar kendi arzularına öncelik verdiklerinde son derece hayal kırıklığına uğrarlar.
Bir kadının hayatını kontrol altına alabilmesi; gerçekte kim olduğunu öğrenmesi için, o sık sık yansıyan ve kendi annesi tarafından savunulan basmakalıp kuralları kırması gerekir. Ve bu başlangıçta kendisinden uzaklaşmayı gerektirse de, süreci tamamlamak buna değer.
Sonuçta, annesi her şeyi özümseyecek ve sevgili kızının bağımsız olma isteğine karşı daha sağlıklı bir tutum benimseyecektir. Değilse, yalnızca bazı şeyleri kabul etmeyi bırakabilir. Her iki durumda da, bağ daha da güçlenecek şekilde değişecek, çünkü şükran ve saygı ile dolacak ve kuruntulu zincirler kırılacaktır.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.