Anne, Baba: Bağımsız Olmayı Öğrenmek İstiyorum
Birçok kişi için bağımsızlığına kavuşmak, çok çaba ve sabır gerektiren çok zor bir iştir. Psikolojik olarak bağımsız olmak, hayata karşı takınılan cesaret, sevgi ve kişinin potansiyeline olan güveniyle dolu bir tutuma sahip olmaktır.
Bununla birlikte, hayata karşı takınılacak bu tutumun tüm yararlarına rağmen, bazı insanlar için bu durum o kadar da kolay değildir, çünkü zamanında bağımsız olmak onlara öğretilmemiştir. Bazı insanlar bu tutumu çocukluklarına öğrenmezler ve daha sonra hayat bu çocukları kaçınılmaz olarak bu tutumu öğrenmeye zorlar.
“İdeal olan, çocukların bilgi toplamaları değil, yetenek geliştirmeleridir.”
– John Dewey
Bağımsız davranmayı öğrenmek, pervasız olmak demek değildir
Çocuklarımızı kendileri için bir şeyler yapmaya teşvik ettiğimizde, onlara net birer mesaj veriyoruz. Onlara, dünyayla başa çıkabilecek durumda olduklarını ve yapabileceklerine inandığımızı söylüyoruz. Bu şekilde, başkalarına bağlı kalmayı bırakıp kendileri için mevcut kaynakları keşfetmeye başlayacaklardır.
Bununla birlikte, birkaç şeyi açıklığa kavuşturmalıyız. “Bağımsızlık” dediğimizde, pervasızlığı teşvik etmiyoruz. Sağlıklı bir kişisel gelişim için gerekli olan makul zorluklardan bahsediyoruz. Bir çocuk, ebeveynlerinin belirli sorunları kendi başlarına çözebileceklerine dair güven gösterdikleri ölçüde psikolojik olarak bağımsızlığı öğrenebilir.
“Çocuğun gelişimi, bağımsızlığın çeşitli aşamalarından geçiyor ve bu konudaki bilgilerimiz onlara karşı olan davranışlarımızda bizlere rehberlik etmeli. Çocuğa kendisi için harekete geçmesi, istekli olması ve düşünmesi için yardımcı olmalıyız.”
– Maria Montessori
Onların hata yapmasına izin vermezsek, öğrenemezler
İşte bunu biraz daha iyi anlamanıza yardımcı olacak bir örnek: bir çocuk matematik dersinde nasıl bölme işlemi yapacağını öğreniyor. Okulda bunu öğrendi ve şimdi bölmeyle ilgili ödevlerini yapmanın zamanı geldi. Bu noktada, anne-babalarından birisi ortaya çıktı ve çocuğun bu ödevle mücadele ettiğini fark etti.
Çocuğunu bu meydan okumayla yüz yüze görmek, ebeveynleri onlar için bu bir şeyler yapmaya itebilir. Aslında, bazen bazı akıllı çocuklar, ebeveynini nasıl kazanacaklarını bildikleri için onlara bu ödevleri vermeye başlarlar. Ancak bu davranışa göz yummak çocuklar için iyi bir şey değildir. Ebeveyn, meydan okuma konusunda çocuğun kaygılarını dindirmeye veya çocuğun dikkatini verebilmesi için yapmaları gereken şeylere başlatmaya yardımcı olabilir, ancak onlar için ödevlerini yapmamalılar.
Onlara hareket etmeleri için çocuklara olanak tanımalıyız. Eğer çok hızlı müdahale edersek ve yaptıkları hataları kendilerinin çözmelerine müsade etmezsek, onlara yeteneklerine güvenmediğimize dair bir mesaj gönderiyoruz. Sorunların onların çözmesi için fazla zor olduğunu söylüyoruz ve bu yüzden daha denemeden birçok şeyden vazgeçiyorlar.
Çocuklar için, güvenimiz büyük bir armağandır
Yukarıdaki örnekte ebeveyn, farklı bir yol izleyebilir. Çocuğun yanına oturup kendi başlarına bölme işlemlerini yapmasına izin verebilirlerdi. Çocuk elinden geleni yapacaktır ve muhakkak hatalar da yapacaktır. Ebeveyn, deneme yanılma sürecinde kendilerine yardımcı olabilirler ve onlara cevap vermeden onlara bazı şeyleri gösterebilirler.
Onların hata yapmalarına izin vermeliyiz, çünkü bu şekilde bölmeyi doğru bir şekilde yapmayı öğrenecekler. Ve biz de onlara süreci tanımak, şüphelenmek ve kendi başlarına çözmek için gerekli olan alanı vermiş olacağız. Bu şekilde, kendi yollarını kendileri belirleyecek ve kendilerini yalnız kaldıklarında sıkışıp kalmış gibi hissetmeyecekler.Nerede hata yaptıklarını anlayıp hatalarını düzeltebilecekler. Öğrenmek onları yetenekli ve sorunla baş edebilir kılacaktır. Kendilerine karşı geliştirecekleri bu yeni görüş, küçük sorunlarını kendi yeteneklerine daha fazla güvenerek karşılamalarını sağlayacaktır.
“Babam bana birine verebileceği en büyük armağanı verdi, bana inandı.”
Onlara bu şekilde yardım ederek, onlara yalnızca sorunlarla yüzleşmelerini öğretmiyoruz aynı zamanda entelektüel yeteneklerini de geliştirmelerini sağlıyoruz. Onların hissetmelerine, olası çözümler üretmelerine, kendilerini ispatlamalarına ve denemelerine fırsat veriyoruz. Bu, herkesin beyninde yeni bağlantılar oluşturacak ve kapasitesini geliştirmesini sağlayacaktır. Bu nedenle bu hedefe ulaşmada ailenin rolü çok önemlidir.
Aşırı korumaya sahip olmak büyüme fırsatını bloke eder
Aşırı korumaya sahip olmak, yetişkinlerin çocuğun yüzleştiği her küçük zorlukta hızlı bir şekilde müdahale ettiği bir tür acil yardıma sahip olmak demektir. Çocuklar bu tip durumlarda her zaman onlar için tüm problemlerini çözecek biri olduğunu düşünmeye başlayacaklardır. Kendileri için bir şeyler yapmaya çalışmaktan vazgeçecekler, çünkü her zaman onlar için yapacak birileri olacaktır. Tek yapmaları gereken, oturup gülümsemek ve birinin yardımını beklemek olacaktır.
“En büyük aşkın bile gelişmek için nefes almaya ihtiyacı var.”
Bu acil yardımın amacı çocuğa bir bakım ve sevgi mesajı göndermektir: “Senin için her şeyi yapıyorum çünkü seni seviyorum”. Fakat bunun altında “Ben senin için her şeyi yapıyorum çünkü bunu tek başına yapabileceğini düşünmüyorum” mesajı da var ve bu kaçınılmaz olarak, kendileri için bir şeyler yapabilecek durumda olmadıklarını düşünmelerine neden olacaktır.
Çocuklarınızı aşırı korumanın sonuçları
Bundan dolayı, denemeyi ve çaba göstermeyi bırakacaklar ve büyüme fırsatlarını kaybedeceklerdir. Hayatlarını ebeveynlerine daha çok emanet edecekler. Fakat bunun bir bedeli vardır ve bir dizi sonuçlar doğuracaktır:
- Ebeveynlerinden sık sık ödevlerine yardım etmelerini isteyeceklerdir.
- Karşılaşacakları ilk zorluk cesaretlerini kırar.
- Hayal kırıklığını iyi karşılamazlar.
- Güvensiz ve başkalarına bağımlı hale gelirler.
- Benlik saygısı ve benlik kavramı düşük olur.
Bu nedenle çocukların kendileri için keşifler yapmalarına, hatalar yapmalarına, olayları test etmelerine, hayal kırıklığına müsaade etmelerine yardımcı olmak önemlidir. Bu şekilde, hayatlarında karşılaştıkları sorunların hepsini değilse de çoğunu çözebilecekleri kaynakları ve becerileri olduğunu öğreneceklerdir.
Bu yansımayı muhtemelen birçok kez duyduğunuz bir Çin atasözüyle sonuçlandıracağız: “Bir insana bir balık verin ve onu bir gün besleyin, bir insana balık tutmayı öğretin ve onu bir ömür boyunca besleyin”. Tüm anne ve babaları, zorlukların ilk belirtisinde onlara balık vermeden çocuklarına balık tutmayı öğretmelerini, kendileri için bir şeyler denemelerine izin vermelerini teşvik ediyoruz. Bu, onlarla birlikte geleceğe aktaracakları çok yararlı ve gerekli bir ders olacaktır.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.