Yaraları İyileştirebilecek Dört Aile Filmi

Bazı aile filmleri oldukça etkileyicidir ve hayattaki herhangi bir konu hakkındaki değerleriniz, düşünceleriniz ve fikirleriniz üzerine kafa yormanız için size ilham verebilir. Peki siz hiç gözlerinizi film karakterlerinin yaraları iyileştirebilecek öyküleriyle açtınız mı? Bu filmleri birlikte izlemek, aile ortamınızdaki belirli etik ve ahlaki değerleri yeniden düşünmenizi ve değerlendirmenizi bile sağlayabilir.

Mesele şu ki sinema, gerçek ya da değil, çoğu zaman kalbinizin en derin kısmına ulaşan hikayeler aracılığıyla size birçok senaryo gösteriyor. Her filmin olay örgüsünü hissetmenizi ve kendinizi özdeşleştirmenizi sağlayan bir mesajı vardır. Bunun nedeni muhtemelen herkesin bir ailesinin olmasıdır.

Öyle ya da böyle, hemen hemen herkes bir aile çekirdeğinin içerisinde ve yakınlarının şefkatli koynunda büyümüştür, ister geniş bir aile, ister tek ebeveyn, evlat edinen biri, vb. Gerçek şu ki, bu konularla ilgili film izlemek bir terapinin yerine geçebilir ve hatta daha az masraflı bir yol bile olabilir, özellikle de filmdeki karakterlerin de bir tür psikolojik problemi olduğunda.

Yaraları iyileştirebilecek aile filmleri, duyguları serbest bırakmanıza ve iyileştirmenize yardımcı olan bir terapi gibi olabilir

Sinematografinin sağlığa kanıtlanmış birçok yararı vardır. Aslında, bu tür filmler, film terapisi kategorisine de girebilirler.

Film terapisi üzerine iki kitabın yazarı olan psikolog Gary Solomon, bu konudaki en iyi fikrin mevcut durumunuzun sorunlarını yansıtan temalara sahip filmler seçmek olduğunu söylüyor. Örneğin, bağımlılıklarla uğraşırken, uzmanlar Trainspotting veya Leaving Las Vegas (Elveda Las Vegas)‘ı öneriyor. İlişki problemleriniz mi var? Pretty Woman (Özel Bir Kadın) veya When Harry Met Sally (Harry Sally ile Tanışınca)‘yı izlemelisiniz.

Yaraları iyileştirebilecek ve aile sorunları hakkında çözümler sunabilecek filmler

Film terapisine ve Florida Institute of Technology tarafından yapılan bir araştırmaya göre, aşağıdaki filmler şiddetle tavsiye edilir. Bunun nedeni, aile sorunlarını iyileştirici bir bakış açısıyla ele almalarıdır. Bu dört film, bir kişinin hayatının ve başkalarının başına gelebilecek belirli durumların bir yansımasıdır.

Crimes of the Heart (1986) ve Parenthood (1989)

Crimes of the Heart (Suçlu Yürekler), en büyük kız kardeşin evinde bir araya gelmeye karar veren üç kız kardeşe odaklanır. Bu kızın adı Lenny’dir ve dedesiyle yaşamaya devam etmektedir. Anneleri intihar ettikten sonra iki kız kardeşinin velayetini de alır. Her birinin farklı bir hikayesi vardır ve kısa süre sonra çatışmaya başlarlar.

Dahası, Lenny bebek sahibi de olamamaktadır, Meg ise sürekli olarak sinir krizleri geçiren oldukça agresif bir şarkıcıdır. Ayrıca, bir de, kocasını vurduktan sonra gözaltına alınan en küçük kız kardeş Babe var. Diğer kız kardeşlerinden herhangi birinin “görünürdeki” desteğinden yoksun oldukları için hepsi kendi hallerinde mücadele ediyor ve kendilerini yalnız hissediyorlar. Bu onların kişilikleri veya dünya görüşlerindeki “farklılıkları” nedeniyledir.

Ancak üçü de final sahnesinde kocaman bir doğum günü pastası etrafında bir araya gelir. Bu, ne olursa olsun her zaman bir aile olacaklarına dair ortak duyguyu yansıtan güzel ve nostaljik bir andır.

Parenthood (Çılgın Aile), kardeşler arasındaki zor ilişkiyi konu alan bir film. Kız kardeşlerden biri boşanmış, çocukları var ve babaları onlarla hiçbir şey yapmak istemiyor. Sonra, bir vejetaryen ve aynı zamanda bir bilgin olan diğer kız kardeş var. Bu kardeşin kumar bağımlılığı da var.

O güne kadar baba sevgisi olmadan yaşayan bu üçlünün babası, onları birleştirmeye çalışır. Bazen başarılı olur ama bazen de başaramaz. Film, onların aşk, şüpheler ve endişelerle ilgili üzüntülerini ve çatışmalarını gösterir. Film, komik ve neşeli bir bakış açısıyla baba olmanın nasıl bir şey olduğunu gösteriyor.

Çocukluk travmasıyla ilgili yaraları iyileştirebilecek aile filmleri: Sybil (2007) ve The Three Faces of Eve (Üç Ruhlu Kadın)

Sybil Dorsett, psikiyatrist Dr. Atcheson tarafından kadın histerisi teşhisi konan bir öğrencidir. Daha sonra, onu akıl hastalığını değerlendiren psikiyatr Cornelia Wilbur’a yönlendirir. Bu, Sybil’in annesi tarafından duygusal, fiziksel ve cinsel istismara uğradığını itiraf ettiği zamandır.

Terapiyle ve birkaç hipnoz seansından sonra Wilbur, genç kadında farklı yaş ve özellikteki 16’ya kadar farklı kişiliği tanır. Sybil’in iyileşmesi için tüm kimliklerini tanımaya istekli olması gerekir.

The Three Faces of Eve (Üç Ruhlu Kadın), sinema ve psikoloji arasındaki ilişkide bir dönüm noktasıydı. Eve White, baş ağrısı, baş dönmesi ve hafıza kaybı dönemleri yaşayan utangaç bir ev kadınıdır.

Psikiyatrik tedaviye başlar ve günler geçtikçe psikiyatrik ikili kişilik bozukluğu veya depersonalizasyon-derealizasyon bozukluğu (DPD) geliştirir. Bunun nedeni, birbirinden oldukça farklı üç kişilik geliştirmiş olmasıdır.