Ünlü Psikiyatr Jacques Lacan Ve Söylediği 9 Sıra Dışı Söz
tarafından incelendi ve onaylandı. psikolog Sergio De Dios González
Jacques Lacan tarafından söylenen pek çok söz onun teorisinin yansımasıdır. 20. yüzyılda ortaya konmuş en karmaşık, en derin ve en ilginç bakış açılarından biridir.
Lacan, geleneksel psikoanalize sırtını dönen Fransız bir doktor, psikiyatr ve psikoanalistti. Her zaman tezinin Sigmund Freud’a cevap niteliğinde olduğunu söylese de Lacan, literatüre matematik ve dil teorisi gibi yeni unsurlar kattı.
Doğası gereği psikoanaliz ne bir öğreti ne de başlı başına bir teori. Bazıları her psikoanalistin, psikoanalize kendine göre bir yaklaşım geliştirdiğini söyler. Öyle ki tarih boyunca “lacanian” gibi pek çok farklı okul ortaya çıkmıştır.
“Picasso’nun bir keresinde çevresindekileri şok edercesine söylediği gibi – Ben aramam, bulurum.”
– Jacques Lacan
Bugün Lacanian psikoanalizi halen geçerliliğini koruyor. Hiç şüphesiz tarihteki en tartışmalı psikoanaliz yöntemlerinden biri. Ayrıca en çok düşündüren ve en fazla hayranlık uyandıranlardan biri.
Büyük olasılıkla halen tam olarak anlayabilmiş değiliz. Ancak Lacan’ın düşüncelerinin yoğunlaştığı alanlarda söylediği bazı sözleri hatırlamakta fayda var.
İşte o sözlerden birkaçı:
1. Gerçek ve Kandırma
Lacan’ın çelişkili görünen sözleri vardır: “Gerçek, yanılgıdan kaçan hatadır ve yanlış anlaşılma yoluyla ona ulaşılır.” Lacan’a göre günlük hayatta insanların arasında yaşananlar gerçek değildir. Herkesin birbirini aldatmak gibi bir niyeti yoktur ama herkes kendi gerçeğini görmezden gelir. Bu nedenle onu ifade edemezler.
Ancak deyim yerindeyse gerçeğin bizden “kaçtığı” anlar vardır. Örneğin bir dil sürçmesi yaşadığımızda veya düşünmeden konuştuğumuzda böyle olur. Yüzeysel açıdan bakıldığında yaptığımız şey bir hatadır ve bir yanlış anlaşılmaya sebebiyet verir. Ancak aslında bu durum gerçeğin adım adım ortaya çıkması ve olaya ışık tutmasıdır.
2. Bilinçaltı ve dil
Jacques Lacan, 20. yüzyılda popülarite kazanan dil teorisinden yoğun biçimde etkilenmişti. Lacan, Freud’un klasik psikoanalizine tamamen dilsel kavramlar kazandırdı. Bu kavramlar arasında en önemli olanlardan biri şudur: “Bilinçaltının yapısı bir dilin yapısına benzerdir.”
Lacan’a göre bilinçaltı tıpkı bir dil gibi çalışır. Bu şu anlama gelir: Bilinçaltını anlamak için başvurmamız gereken prensipler, bir dili deşifre etmek için kullandığımız prensiplere benzer. Örneğin rüyalar mecaz veya metafor olarak yorumlanmalıdır.
Bunu da okuyun: Bilinçli Rüya Görmenin Faydaları
3. Lacan’ın en gizemli sözlerinden biri
Lacan’a göre aşk en çok tekrar eden temadır. Bakış açısı karmaşık ve büyüleyicidir. En ünlü sözlerinden biri şudur: “Sevmek, var olmayan birine sahip olmadıklarını vermek demektir.”
Jacques Lacan için aşk, tıpkı “realite” dediğimiz şeyin çoğu gibi bir belirsizliktir. Birbirini seven insanlar arasında aslında yanlış olan bir vaat vardır: Birini tamamlamak, onu mutlu etmek. Ancak bu taahhüt açık olarak belirtilmez. Romantik ilişkilerin derinliklerinde ışıldar. Bu yüzden Lacan sahip olmadığımız şeyi verdiğimizi söyler.
Aynı zamanda karşımızdaki kişiyi de gerçek anlamda algılamıyoruz. Karşımızdaki kişinin özellikleri bilinçsizce verilmiş etiketleri karşılıyor. Onu gerçekten sevmiyorsunuz, o kişiyle ilgili aklınızda oluşturduğunuz imajı seviyorsunuz. Bu yüzden de Lacan bu kişiyi “var olmayan biri” olarak tarif ediyor.
4. Sevgi ve kendine ihanet etmek
Lacan’a göre sevgi, her şeyin ötesinde, sözcüklerden doğan bir tür bağdır. Eğer sözcükler yoksa aşık olma hali mevcuttur. Bu da hayali bir büyülenmedir. Cinsel arzu karşısındaki kişiyi bir tatmin objesine dönüştürürken sevgi, bunun ötesine geçer. Karşısındaki kişiyi bir obje değil bir varlık olarak görür.
Böylece sevmek, diğerinin bir parçası olmaya dönüşür. Hataları ve zayıflıkları kabullenilir. Karşılığında sevilme arzusunun ötesine geçtiğinde sevgi, aktif bir hediyeye dönüşür. Ancak bu sevginin bir limiti vardır.
Lacan sözlerinden birinde buna değinir: Sevdiğiniz kişi kendine ihanet etme konusunda ileri gittiğinde, kendini kandırmakta ısrarcı olduğunda sevgi yok olur.”
Ortada sevgi varsa, kişi, karşısındakinin varlığını sever. Bu varlık sürekli kendine ihanet ediyor olsa bile sevgi devam eder. Ancak bu kişi kendine ihanet konusunda çok ileri giderse, varlığın güzelliğinin bozulacağı bir noktaya gelirse sevgi hissi yok olur.
Bir başka deyişle, kendine ihanet eden, kendini kandıran ve aşık olduğunuz kişi olmaktan çıkanları sevmeyi bırakırsınız.
5. Jacques Lacan ve etkileyici bir söz daha
Jacques Lacan tarafından söylenen sözlerden biri de şudur: “Size sunduğum şeyi reddetmenizi istiyorum çünkü o “o” değil.” Bu cümlede özellikle psikoanalist ve hastaları arasındaki ilişkiden söz edilir. Lacan müşterilerine “hasta” demez. Onun yerine “analiz edilen” demeyi tercih ederdi. Bunun sebebi müşterilerini psikoanalizin aktif parçası gibi görmesiydi.
Analiz edilen bir psikoanalizde ne araması gerektiğinin tam olarak farkında değildir. Dahası psikoanalist ile analiz edilen arasındaki bağ süreç boyunca farklı şekiller alır. Analiz edilenin söylediği sözler onların gerçeğini tarif eden sözler değildir ve bu sözler süreç boyunca onun sunduğu sözlerdir.
Lacan’ın söylemiş olduğu söz, psikoanalistin etik açıdan bulunduğu konum ile ilgilidir. Analiz edilenin sunduğu şeyleri reddetmek hatadır. Bu, Jacques Lacan’ın psikoanalitik sürece istinaden söylediği sözlerden biridir. Her şeyin ötesinde psikoanalizi etik bir alan olarak çerçeveler.
6. Suç ve arzu
Jacques Lacan tarafından söylenen sözler okuyucuların kavrayışını kolaylaştırmak üzere tasarlanmamışlardır. Bu nedenle pek çoğu karmaşıktır ve kaskatı sözlermiş gibi görünürler. Pek çoğunu kelimesi kelimesine analiz etmek mümkün değildir. Farklı manalar çıkarılabilir.
“Suçluluk duyabileceğimiz tek şey arzularımızla ilgili attığımız geri adımlardır.” Bu, Lacan’ın farklı şekillerde yorumlanan sözlerinden biridir.
Bu sözünü anlamak için öncelikle şunu söylemeliyiz: Lacan’a göre bozuk paranın bir tarafında hata, diğer tarafında ise sorumluluk vardır. Suçlamak “süper egonun” sitemi veya görevle ilgili duyulan mantıksız farkındalıktır. Her şeyin ötesinde, sorumluluk, konuyla ilgili duyulan gerçek arzunun farkında olmaktır.
Yani bu söz şu anlama gelir: Arzunun farkında olunmadıkça, bir şekilde suçluluk doğacaktır. Gerçekten ne istediğinizi bulmak sorumluluk ister. Eğer bir kişi arzu duyduğu bir şey için sorumluluk alıyor, onu reddetmiyor veya ondan vazgeçmiyorsa, suçluluk yok olacaktır.
7. Sadakat hakkında
Sadakat sonsuz anlamı olan bir temadır. Jacques Lacan’ın sadakatle ilgili söylediği çarpıcı sözlerden biri şöyledir: “Sadakatı “taahhüt edilmiş” sözünden daha çok doğrulayan başka bir söz olabilir mi? Buna rağmen bu söz çoğu zaman umursamaz bir şekilde kullanılır. Üzerinde durulmadığına göre kişi çok nadir söylediğine bağlı kalıyor demektir.”
Lacan’ın teorisinde kelime her zaman merkezdedir. Burada da kelimeyle sadakat arasında doğrudan bağ kurar. Sadakatin ne doğal ne de spontane olmadığını ileri sürer. Tersine, sadık olmak için kelimeler aracılığıyla söz verildiyse, ancak o zaman sadakatin temelleri atılır veya sadakat var olmaya başlar.
Çift, sadakatin doğal bir şekilde ilişkilerinin bir parçası olduğunu varsaymamalıdır. Kişi, sadık olmakla ilgili vereceği sözü yerine getirmenin gerçek olasılıklarını analiz etmeden, sadık olacağını taahhüt etmemelidir.
8. Eksiklik ve sevgi
Jacques Lacan şöyle der: “Birini gerçek anlamda yalnızca sahip oldukları için değil, eksiklikleri için de sevebilirsiniz.”
Sevgi, karşısındaki kişiyle bütünleşen, onu tamamlayan parça olmaya yönelir. Hem sahip oldukları hem de sahip olmadıkları olmaya. Kimseyi “parçalar halinde” sevmezsiniz. Bu duygu, karşınızdaki kişiyi tüm varlığıyla sevdiğinizde hissedilir.
Lacan’ın sözünde anahtar kelime “gerçek anlamda”dır. Prensipte bu söz iki taraf arasındaki cinsel farklıları ifade eder. Erkeklerde kadınlarda fiziksel açıdan eksik olan bir şey vardır: Penis. Aynı zamanda kadınlarda da erkeklerde olmayan bir şey vardır: Anatomileri, çocuk büyütme kapasiteleri.
Bu yüzden bir taraftaki eksiklik gerçek anlamda sevilir. Erkekler kadınları sever. Çünkü fiziksel açıdan bakıldığında kadınlarda penis yoktur. Kadınlar da erkekleri sever. Çünkü kadınlarda da erkeklerde olmayan şey vardır. Ancak bu açıklama sembolik düzlemde de anlaşılabilir.
9. Lacan’a göre sanat
Lacan’ın teorisinde sıkça geçen temalardan biri de sanattır. Psikoanalize göre, başarılı olan tek bilinçaltı savunma mekanizması sublimasyondur (güdüleri iyiye yönlendirme). Böylece içgüdüsel dürtüler geçerli kültürel ürünlere dönüştürülürler. Sanat, bilim ve tüm yaratıcı aktiviteler süblimasyonun sonucunda ortaya çıkarlar.
Lacan sanatla ilgili şöyle der: “Sanatın tümü, boşluk etrafında belli bir şekilde organize olunmasıyla karakterize edilir. Bunun anlamı şu olabilir: İyiye yönlenen güdüler bilinçaltından kaçarlar. Gerçekten ne olduklarını bilmezsiniz. Kelimelerle ifade edilemeyecek şeylerdir. Yaratmanın etrafında organize olduğu bir boşluk.
Jacques Lacan’ın sözlerini ve teorisini anlamak kolay değildir. Ancak derin bir birikimin ürünü oldukları kesindir. Bu yazımız, gizemi çözmek için attığımız mütevazi bir adımdı. Elbette insan beyniyle ilgili geliştirilen en parlak yaklaşımlardan biri olan bu yaklaşımı tam anlamıyla izah etmekte yetersiz kalıyor.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Caamaño, V. C., & Cochia, S. (2011). El amor según Lacan:“sucia mezcolanza” o “división irremediable”. In III Congreso Internacional de Investigación y Práctica Profesional en Psicología XVIII Jornadas de Investigación Séptimo Encuentro de Investigadores en Psicología del MERCOSUR. Facultad de Psicología-Universidad de Buenos Aires.
- Fernández, L. (2018). Sigmund Freud. Praxis Filosófica, (46), 11-41.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.