Sezgisel Düşünmenin 4 Şeklini Keşfedin
Bugün bile sezgisel düşünme, bilim dünyası için bir gizemdir. Bununla birlikte, bazı ilerlemeler kaydetmeyi ve beynimizin bu inanılmaz, öngörülemeyen kısmını daha iyi anlayabilmeyi başardık. Bu, duygular ve mantık arasında bir yerdedir ve tam da bu nedenle gizemlidir.
Sezgisel düşünme temelde mantık veya analiz olmaksızın o andaki gerçeği anlamanıza yardımcı olan bir düşünce türüdür. Buna dil de dâhil olmaz. Tamamen işaretler ve duyularla ilgilidir. Çoğu zaman, “rasyonel” olarak düşünebileceğimiz her şeye karşı gelir.
Bilime göre sezgisel düşünme, beynimizin epifiz bezine yakın bir bölgesinde gerçekleşir. Başka bir deyişle,alnınızın ortası yani kaşlarınızın arasındaki bölgeyle aynı hizadadır. Sezgisel düşünmeyi istediğiniz zaman kullanamazsınız. Sadece “ilham anlarında” ortaya çıkar. Ayrıca gerçekten işe yaramaktadır. Bazı insanların doktorların “klinik gözü” veya “vizyoner” olmak şeklinde adlandırdıkları şeydir.
“Sezgi ruhla görmek demektir.”
– Dean Koontz
Sezgisel düşünme ve bilim
Sezgisel düşüncenin konusu her türlü spekülasyona yol açmıştır. Ancak, duygularımıza çok güçlü bir şekilde bağlı olduğu için, bu konuda her şeyi doğrulamak çok kolay değil. Sezgisel düşünme bazen insanlara hâkim olur ve neler olacağını “sezinlemelerini” sağlar.
Ancak bilim bu konuyu ele almaktadır. Konu üzerinde çalışan büyük programlardan biri, şu an Paul MacLean tarafından yönetilen (ABD’deki Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü’nün bir parçası olan) Beyin Evrimi ve Davranışı Laboratuvarı’dır.
Araştırmalarına göre, sezgisel düşünme neokortekste ortaya çıkar. Bu, beynin her iki yarı küresinden de unsurların bulunduğu özel bir parçasıdır. Tam olarak nasıl çalıştığından emin olmasalar da bilgi, deneyim ve çevrenizdeki işaretleri anında işlemekle ilgili olduğunu düşünüyorlar. Bu işlemin sonucu, gerçekliğin doğru bir yorumudur.
Dört çeşit sezgisel düşünme şekli
İnsanlar sezgilerden daima alevlenen ve meseleleri aydınlatan bir tür “kıvılcım” olarak bahsetmiştir. sezgiler hakkında konuşup bir şeylere ışık tutturan bir “kıvılcım” olarak konuşmuşlardır. Albert Einstein bile, çalışmalarında sezgiye dayandığını söylemiştir. Günün sonunda, sanatçılar sezgiden en çok faydalanan insanlardır.
Sezgisel düşüncenin dört farklı çeşidi olduğu düşünülmektedir:
- Duygusal sezgisel düşünme. Bu, diğer insanların kişilik özelliklerini veya duygusal durumlarını hemen anlama yeteneğinizle ilgilidir. Kim olduklarını ya da nasıl olduklarını, hiçbir şey söylemeden görebiliyorsunuz.
- Zihinsel sezgisel düşünme. Bu, bir problemi analiz etmeksizin anında çözüm bulmaktır. İtfaiyeciler veya bomba teknisyenleri gibi hızlı karar almayı gerektiren işlerde çok yaygındır.
- Psişik sezgisel düşünme. Bu, kişisel bir zorluğun üstesinden gelmek için çok fazla zihinsel çaba sarf etmeden en iyi yolu seçme yeteneğine sahip olmak demektir. Aynı zamanda sosyal ve işle ilgili dinamikleri anlamak anlamına gelir.
- Manevi sezgisel düşünme. Bunun “aydınlanma” ya da “vahiy” durumları ile ilgisi vardır. Bunlar bir gerçekten daha çok bir deneyimdir. Budistler, bu sezgi türünden çok söz etmekte ve ona mistik bir nitelik vermektedir.
Sezginizi geliştirmek mümkün müdür?
Batı dünyasında sezgimizi dinlemek çoğumuz için pek güç bir hâl aldı. Akılcılık tarafından körleştirildik, bu yüzden mantığı veya başka bir tür bilimsel sistemi kullanmayan hiçbir şeye inanmamız zor. Açıklaması kolay şeylerin çoğunu itiyoruz. İşte bu yüzden sezgimizi kullanmakta zorlanıyoruz.
Bunun da ötesinde, kendinize güvenmemek, sezgisel düşünebilme yeteneğinizi de engelleyecektir. Eğer öznel deneyimleriniz hakkında çok fazla şüphe varsa, tüm sezgileriniz bu şüpheyle kirlenecektir. Dolayısıyla, doğru cevaba (yani sezgiye) ulaşmanıza yardımcı olmak yerine, kafanız karışır ve şüpheye kapılırsınız.
Sezginizi geliştirmenin en iyi yolu, daha özgür şekilde akmasına izin vermektir. Bunun için iyi bir strateji, herhangi bir durumda aklınıza ilk gelen şeyleri dikkate almaktır. Muhakeme süreçleriniz size hâkim olmadan önce aklınıza gelenleri not aldığınızdan emin olun. Otomatik şekilde yazıyor gibi aklınıza gelenleri olduğu gibi yazın.
Daha sonra notlarınızı gözden geçirebilir ve ilk izleniminizin geçerli olup olmadığını görebilirsiniz. Ya geçerlidir ya da değildir. Eğer mantıklıysa ve bir durumu doğru bir şekilde çözmenize ya da anlamanıza yardımcı oluyorsa, o zaman bu sezgidir. Müthiş bir alıştırma değil mi? Neden denemeyelim?
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.