Santandreu: “Mutlu Olmak İçin İç Diyaloğunuzu Kullanın”

İç diyaloğunuz en kötü düşmanınız olabilir. Bu yazımızda, hayatınızı iç diyaloğunuzun yardımıyla nasıl daha iyi hale getirebileceğinizi keşfedin.
Santandreu: “Mutlu Olmak İçin İç Diyaloğunuzu Kullanın”
Elena Sanz

Yazan ve doğrulayan psikolog Elena Sanz.

Son Güncelleme: 31 Ekim, 2019

Son kitabı It’s Not So Terrible‘da (Hiçbir Şey O Kadar Kötü Değil) Rafael Santandreu bizlere kişisel dönüşüm ve kendi kendimizi terapiye almaya dair, iç diyaloğumuz üzerinden ilerleyen pratik bir rehber veriyor. Bu son derece etraflı ve özgün eser size bilişsel psikolojiye dayanan değerli stratejiler verecek.

Rafael Santandreu, kendi mutsuzluğunuzun kökenlerini ve düşüncelerinizin gerçekliğinizi nasıl şekillendirdiğini anlamanızı sağlama yeteneği ile öne çıkıyor.

Rafael Santandreu pencereden bakıyor.

Rafael Santandreu ile röportajımız

Rafael Santandreu ile yaptığımız röportajda, başınıza gelen şeyleri, en kötü olanları bile, nasıl yorumladığınızın önemine daha da derinden bakıyoruz.

Bir psikolog ve çözüm odaklı stratejik terapide uzmanlaşmış bir terapist olarak, Rafale Santandreu sizi kendinizi sorgulamaya, içinize bakmaya ve bir insan olarak potansiyelinizi nasıl kısıtladığınızı anlamaya davet ediyor.

Son kitabında, Santandreu mutluluk ve pozitif psikolojinin temellerinin kendi düşünceleriniz olduğunu size göstermek için ilginç felsefi yaklaşımlar paylaşıyor.

It’s Not So Terrible kitabı, büyümenize yardım edecek özgün ve yaratıcı derslere sahip. İçinizdeki neşeyi uyandırmanıza yardımcı oluyor. Yolda geçen zamanınıza değen bir seyahat.

“En güçlü ve en mutlu insanlar gösterişli, zeki ve bilinçli bir iç diyalog kullanırlar.”

– Rafael Santandreu

Bilişsel Psikoloji: İç Diyalogların Değiştirilmesine mi Dayalı?

Aynen öyle. Epiktetos’a göre“Bizi rahatsız eden şeyler başımıza gelenler değil, başımıza gelenler ile ilgili düşüncelerimizdir”. Bu da demek oluyor ki, kız arkadaşınız sizden ayrıldığı için mutsuz değilsiniz. Mutsuzsunuz, çünkü şu şekilde düşünüyorsunuz: “Yalnızım! Asla mutlu olmayacağım! Ona ihtiyacım var!”

Aslında, bu sıkıntıların çoğu bizi bu kadar etkilememeli. Ancak, olumsuz bir iç diyaloğumuz olduğu için anksiyete ve depresyona neden olabiliyorlar.

En güçlü ve en mutlu insanlar özel bir iç diyaloğa mı sahip?

Evet. Kaderci değildirler. Evet, yaşamlarındaki sıkıntılardan dolayı sinirlenebilirler, ancak bu sıkıntıların onları mutlu olmaktan alıkoymasına izin vermezler.

Benim duygusal güç kaynaklarımdan biri Stephen Hawking, tekerlekli sandalyedeki bilim insanı. Hawking, hastalığı nedeniyle hiç hareket edemiyordu. Hastalığının önemsiz olduğunu söylerdi. Kendi kendine, başkaları için değerli şeyler yapabildiği sürece mutlu olabileceğini düşünüyordu. Bu yüzden tüm zamanların en önemli bilim insanlarından biri haline geldi, ve çok da mutlu bir insandı.

Hepimiz böyle olmayı öğrenebilir miyiz?

Sizi temin ederim ki, siz de hayatınıza Hawking’in kişisel felsefesini uygularsanız duygusal durumunuz değişecek. Küçük şeylerden etkilenmeyeceksiniz ve hayatın keyfini çıkarmak için daha fazla zihinsel alanınız olacak. Her şey iç diyaloğunuz ve hayata dair inançlarınıza bağlı.

Umudunu Kaybetme (Pursuit of Happyness) filminden bir kare.

Bu yeni yaşam felsefesini oluşturan inançlar nelerdir?

En temel ilkelerden biri, mutlu olmak için birçok şeye ihtiyacınız olduğu inancı ile savaşmak. Aslında, her gün ihtiyacımız olan yegane şeyler su ve yemek.

Diğer her şeyden vazgeçilebilir. Örnek vermek gerekirse, bir eşiniz veya işiniz olması mutlu olmanız için önemli değildir. Yapmanız gereken tek şey şikayet etmeyi bırakmak ve halihazırda sahip olduğunuz şeyleri takdir etmek.

İyi olmak için sağlıklı olmamız gerekiyor mu?

Pek sayılmaz. Yaşlandıkça kaybettiğimiz ilk şey sağlığımızdır. Sizi temin ederim ki kronik bir hastalığınız bile olsa hala mutlu olabilirsiniz. Stephen Hawking’i tekrar düşünün mesela. Bir kez daha tekrarlamak gerekirse, önemli olan kendinize ne söylediğiniz.

Sevdikleri birini kaybettikten sonra çoğu insan depresyona girer. Sizi temin ederim ki depresyon, ölümle ilgili iç diyaloglarının bir ürünüdür. Ben ölümün iyi bir şey olduğuna, hatta güzel olduğuna inanıyorum. Neden? Çünkü doğal olan her şey iyi ve gereklidir.

Hayatınızın uzun veya kısa olması fark etmez. Önemli olan harika bir hayat yaşamaktır. İnsanlar sevdikleri öldüğünde depresyona giriyor. Ancak, dünya sevebileceğiniz insanlarla dolu. Hepsi sizin kardeşleriniz. Onları, hayatınızdaki artık bu dünyada olmayan önemli insanları sevdiğiniz gibi sevin.

Bilişsel psikolojiye göre olumsuzluklarla yüzleşmenin “doğru” bir yolu var mı?

Evet. Örneğin, benim kitaplarım sizi ne olursa olsun mutlu olabileceğinize ikna edecek felsefi prensiplerin bir koleksiyonu. Size, “Beni mutsuz edebilecek hiçbir şey yok!” dedirtecek bir sürü argüman bulacaksınız.

Üzerlerinde mutsuz suratlar olan yapışkanlı not kağıtlarıyla çevrilmiş üzerinde mutlu surat olan yapışkanlı not kağıdı.

Aslına bakılırsa, Epiktetos, bahsettiğiniz filozof, bir köleydi.

Aynen öyle. Bir köle olarak doğmuştu! Ebeveynleri köleydi ve o da doğduktan sonra satılmıştı. Sahibi Epaphroditus onu Roma’ya götürdü. Bunlara rağmen, o mutluydu. Kendi kendine dedi ki: “Kendim ve başkaları için yapabileceğim değerli şeyler olduğu sürece mutlu olacağım.”

Aynı Stephen Hawking gibi. Görüyorsunuz ya, mutluluğun anahtarı iç diyaloğunuz. Eğer iç diyaloğunuzu kontrol ederseniz, mutlu olmayı öğreneceksiniz.

Bu her gün yapılması gereken bir şey mi?

Evet. Bilişsel psikoloji sizden, kötü bir şey olduğunda kendinize ne söyleyeceğinizi her gün gözden geçirmenizi isteyecektir.

Örnek vermek gerekirse, diyelim ki trafikte sıkışıp kaldınız. Kendinize şunu demeyin: “Bu berbat bir şey! Bu olmamalıydı!” Onun yerine bunu deyin: “Burada sıkışıp kalmış olmam önemli değil. Beklerken bir sürü iyi şey yapabilirim. Şarkı söyleyebilirim, hatta annemi bile arayabilirim”.

Küçük ya da büyük olmasını önemsemeden her sorundan sonra iç diyaloğunuzu kontrol etmeniz gerekir mi?

Kesinlikle. Trafikte sıkıştığınız bir sonraki seferde, bunun sizi ne kadar az etkilediğini görünce şaşıracaksınız. Bir diğer örnek ise birinin size kötü bir şey söylediği zamanlar. Bunun üzerine çalışın ki sizi etkilemesin. “Herkesin beni sevmesine ihtiyacım yok. Biri bana hakaret ettiyse de önemli değil. Bu onların problemi, benim problemim değil.”

Bu iç diyaloğun bizi mutlu etmeye başlaması ne kadar sürer?

Üzerinde yoğun bir şekilde çalıştığınız ilk ayın içerisinde harika sonuçlar görmeye başlayacaksınız. Üç ay sonra, %80 daha iyi hissedeceksiniz. Bir veya iki yıl sonra %100 daha iyi hissedebilirsiniz. Bu konuda her gün çalışmak zorundasınız.

Daha mutlu hissedeceksiniz, çok daha fazla şey yapmaya cesaretiniz olacak ve hayattaki iyi şeyleri takdir etmeye başlayacaksınız.


Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.