Romantik Partnerden Ayrılma Anksiyetesi
Yazan ve doğrulayan psikolog Valeria Sabater
Bütün ayrılıklar acı vericidir ve yaşanan ilişkiye göre bu acının yoğunluğu değişebilir. Bazı ayrılıklar derin yaralar bırakır. Ancak, bazıları da gerçek anlamda patolojik olabilir. Kişi ilişkisini tamamen duygusal bağımlılığı üzerine kurarsa, sevdiği kişiden ayrılmak “romantik partnerden ayrılma anksiyetesi” dediğimiz durumla sonuçlanabilir.
Çok kısa bir süre öncesine kadar ayrılık anksiyetesi kavramı sadece çocuklara özgü bir problem olarak görülürdü. Bu durum, çocukların ebeveynlerinden ayrıldığında yaşadığı anksiyete olarak tanımlanır. Okula gitmek, ebeveynlerin işe gitmesi ya da yalnız uyumak bile anksiyete ve kaygı sebebi olabilir.
Örneğin, fazla korumacı ailelerde bu davranış çok yaygındır. Bağlı olduğumuz kişiden ayrılma fikrine dair korku ve çaresizlik hissetmek yetişkinlerin de yaşayabileceği bir durumdur. Sonuç olarak, birçok yetişkin özellikle romantik ilişkileri bittiğinde bu semptomları yaşayabilir.
Yoğun anksiyete, korku, psikosomatik semptomlar, insomni, bitmeyen kaygı… Böyle savunmasız bir duruma düşen insanlar için özel bir psikolojik yaklaşımda bulunmak gerekir. Haydi daha yakından bakalım.
Romantik partnerden ayrılma anksiyetesi: semptomları, sebepleri ve stratejiler
Birine aşık olduğunuz zaman ondan sadece birkaç gün ayrı kalmak bile acı verici gelebilir. Ancak, bazı insanlar bu hissi son derece yoğun hisseder, hatta travmatik bir noktaya bile gelebilir.
Evrimsel psikologlar, romantik partnerlerin arasındaki bağın ebeveyn ile çocuğu arasındaki bağ gibi aşkın bir deneyim olduğunu düşünüyor. Hatta bazı nörokimyasalların bunda etkisi olduğunu söylüyor: oksitosin, vazopresin ve dopamin.
Utah Üniversitesi’nde sosyal psikolog olan Lisa Diamond bu tarz bağlar üzerine çalışmalar yürüten bir bilim insanı. Çalışmaları, ebeveyn-çocuk ilişkileri ile romantik partner ilişkileri arasında birçok benzerlik olduğunu ortaya seriyor.
Sevdiğiniz kişiye hep yakın olma ihtiyacı duyarsınız. Onu kollar, onun hakkında endişelenir ve mutlu olduğundan emin olmak istersiniz. Ancak böyle bir bağ çok kolayca sağlıksız bir noktaya gelebilir. Hatta direkt olarak saplantıya bile dönüşebilir.
Öyle ki birçok ciddi duygusal probleme sebep olabilir. Örneğin, romantik partnerden ayrılma anksiyetesi ile sonuçlanabilir. Beyin bu deneyimi bir tehdit, bir travma olarak algıladığı için travma semptomları gösterirsiniz. Vücudunuz fazla miktarda kortizol salgılayarak size birçok fiziksel ve psikolojik semptom yaşatır.
Romantik partnerden ayrılma anksiyetesi nedir?
Hayatta bazen daha karmaşık ve yoğun bir anksiyeteyle karşılaşabiliriz. Bu zamanla geçmiyor ve bazı sabit karakter özellikleriyle karşımıza çıkıyorsa, muhtemelen bu bir ayrılma kaygısı bozukluğu vakasıdır.
The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (DSM-5) (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) bu durumu kaygı bozuklukları kategorisine dahil ediyor.
Ayrılıma kaygısı bozukluğu şu tutum ve davranışlarla kendini gösterir:
- Yüksek stres ve kaygı.
- Eski partner ile tekrar bağlantı kurmaya ve ilişkiyi yeniden başlatmaya ilişkin devamlı bir çaba.
- İlişkinin bittiğini kabullenememe.
- Yoğun bir duygusal çöküş ile normal olmayan bir yas süreci.
- Uyku problemleri.
- Normal hayata geri dönmeyi başaramama. Anksiyete kişiyi iş yapamaz hale getirebileceği için kişi işe gitmeyi bile bırakabilir.
- Beslenme ve iştahta değişimler (çok fazla yemek ya da yeterince beslenmemek).
- Sindirim problemleri, mide ağrısı ve baş ağrısı gibi psikosomatik hastalıklar.
Bu bozukluklara sebep olan nedir?
Bazı insanlar diğerlerine göre ayrılıkla daha iyi başa çıkar. Bazılarının da biten bir ilişkiyi unutması uzun zaman alır. Ufak bir kısmının ise ayrılıkla beraber hayatı altüst olur.
Bu, romantik partnerden ayrılma anksiyetesine sahip kişiler grubunu tanımlar. Bu insanlar bazı sabit karakter özelliklerine sahip olma eğilimdedir:
- Bağımlı bir kişilik. Bir diğer deyişle, sevdikleri kişiye karşı aşırı ve orantısız bir bağlanma duyan insanlar. En ekstrem halini deneyimleyen kişi muhtemelen bağımlı kişilik bozukluğuna sahiptir. Bu durum aşırı bir ilgi ve sevgiye muhtaç olmaktan gelir. Bu da genelde bütünüyle bir teslimiyete yol açar.
- Bazı durumlarda ayrılma anksiyetesi olan kişi sınırda kişilik bozukluğuna da sahip olabilir. Burada kişinin en büyük korkusu terk edilmektir. Çoğu problemlerinin altında bu patolojik korku yatar. Böylece ayrılıklar son derece travmatiktir.
- Sağlıksız ve tedirgin bir şekilde bağ kuran insanlardaki bu bozukluğun çocukluk çağlarında baş gösterdiğini de unutmayalım. Bu çeşit bağlar kendine güvenmeme, huzursuzluk hissi, sevdiği kişiye sahip olma ihtiyacı ve bağımlılık üzerinden tanımlanır.
Romantik partnerden ayrılma anksiyetesi için tedavi
İlişkilerde ayrılık anksiyetesini tedavi etmeye yönelik yaklaşım her kişinin kendine özgü durumuna göre belirlenir. Bağlılık problemi olan birine yaklaşımınız sınırda kişilik bozukluğu olan birine yaklaşımınızdan farklı olacaktır. Yine de bilişsel davranışçı terapinin şu sebeplerle birçok vakada işe yaradığı kanıtlandı:
- Bilişsel davranışçı terapi kişinin anksiyeteyle başa çıkma stratejilerini öğrenmesini sağlar.
- Hasta ayrılığın yasını daha kolay yönetmeyi ve atlatmayı başarır.
- Hastanın duygusal ve ilişkisel becerilerini ve öz saygısını geliştirmesine yardımcı olur.
- Bu terapi sayesinde hasta bu duygusal bağımlılık döngüsünden nasıl çıkabileceğini öğrenir.
Son olarak, ayrılıklar kolay olmasa da bu durumu sağlıksız bir raddeye getirmemeye dikkat edilmelidir. Pasif bir tavır takınmak ve yaşadığınız ıstırabın sizi ele geçirmesine izin vermek kendinize en büyük kötülüğü yapmak olur. Eğer bir ayrılığı atlatmakta güçlük çekiyorsanız profesyonel yardım almak için tereddüt etmeyin.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Pacheco, B. y Ventura, T. Trastorno de ansiedad por separación. Revista Chilena de Pediatría. 2009, 80 (2) pp. 109-119.
- Semerari, A. y Dimaggio, G. (2011) Los trastornos de la personalidad: modelos y tratamiento. Ed. Desclée de Brouwer.
- Wallin D.J. (2015) El apego en psicoterapia. Ed. Desclée de Brouwer.
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.