Psikoterapinin Başarısız Olmasının 5 Muhtemel Nedeni
Psikoterapinin başarısız olması için birçok sebep bulunabilir fakat bunların hepsi görecelidir. Bu terapi sürecine başlamak başlı başına pozitif beklentiler içerir çünkü her zaman kendini sevmek ve daha iyi hissetme eğilimi vardır.
İç dünyanızı tanımadığınız birine açma kararını vermek karşınızdaki insanın profesyonel olduğunu bilmenize rağmen hiçbir zaman basit bir karar değildir ve her zaman duygularımızı ortaya çıkarmadan önce karşımızdaki insanı daha iyi tanımak isteriz. Eğer bir psikoterapistten yardım almaya gidiyorsak, gerçekten yardıma ihtiyacımız olduğu için gideriz fakat bazen işler düşündüğümüz gibi gitmez ve tedavi işe yaramaz.
Psikoterapinin başarısız olması için sebep ne olursa olsun her zaman bir şans daha vermelisiniz. Dünyada hiçbir şey planlandığı gibi gitmez ve asıl önemli olan daha iyi hissetme eğilimimizdir. Bu yüzden her zaman psikoterapinin başarısız olması için sebep olabilecek faktörleri gözden geçirmek daha yararlı olur.
“Benim jenerasyonumun en büyük keşfi, insanlığın tutumunu değiştirerek bütün hayatını değiştirebilmesidir.”
– William James
1. Bağlılık eksikliği
Bir terapi seansının asıl kahramanı her zaman hastadır. Psikoterapisti görmeye giden kişi bu terapiye gitmek için özveride bulunmalıdır fakat bütün bunlardan önce asıl bağlılık kişinin kendisine karşı olmalıdır.
Bu bağlılık, hastanın ilk başta seanslara zamanında ve düzenli gitmek ve probleminin üstesinden gelmek için elinden geleni yapmasından öte gelir. Burada anahtar, problem yaratan sebepleri keşfedip bunların üstesinden gelmek için yollar aramaktır fakat her zaman bu kadar kolay olmayabilir.
2. Psikoterapiden beklentinin çok fazla olması
Psikoterapinin başarısız olması için karşılaşılan en büyük engellerden bir tanesi terapiste karşı beklentinin çok fazla olmasıdır. Bazı kişiler bütün sorularının cevaplarını bu tedavide bulmayı beklerler fakat gerçeklerden fazlasını bulamazlar.
Terapistler büyücü, guru, falcı ya da bütün komutları verebilecek bir rehber değillerdir. Bu süreçteki rolleri bizim kendimizi daha iyi tanıma sürecimizde yanımızda olmaktır ve yardım talep edildiğinde yardım etmek için eğitilirler. Burada asıl hedef, hastaya tarafsız ve anlaşılabilir bir yorumlama sunmaktır; bir diğer deyişle, terapistlerin insanların hayatını değiştirme güçleri yoktur.
3. Direniş göstermek
Problemlerimize ve problemlerimizle baş etmek için seçtiğimiz yanlış yollara bağlanmak gayet normaldir. Ne kadar içinden çıkılamaz olursa olsun her problemimizin bize sağladığı bir yarar vardır. Örneğin kendimizi suçlamak, harekete geçmeye ve değişime dair tereddütlere bir zemin oluşturur. İşte bu yüzden problemlerimizden kurtulmak düşünüldüğünden daha zordur.
Birçok vakada bu anlattıklarımız istemsiz ortaya çıkar, işte bu yüzden buna direniş diyoruz. Hatta bu direniş dürtüsü bazen bizi terapi seansını terk etmeye kadar bile götürebilir. Birçok durumda hastanın değişime karşı gösterdiği direniş psikoterapinin başarısız olması için zemin oluşturur.
4. Yanlış sebepler
Terapinin gerçekleştiği alan bizi düşüncelerimiz, hislerimiz ve eylemlerimiz üzerine düşünmeye sevk eder. Burada asıl amaç bizi rahatsız eden faktörleri belirlemek, kişisel gerçekliğimizi nasıl algıladığımız üzerine daha kapsamlı düşünmek ve daha tatmin olduğumuz bir yaşam tarzı benimsemektir.
Yine de her zaman insanlar psikoterapiye bu sebeplerden dolayı gitmezler, bazen gitmek istemelerinin altında çözmek istedikleri çok spesifik problemler vardır. Kendilerini daha iyi tanımak yerine çözüm bulamadıkları bir konuya çözüm getirmek için de gidebilirler. Örneğin, partnerlerini bir konu hakkında değiştirmek isterler ve bunu nasıl başaracaklarına dair fikirler edinmek için psikoterapiye gidebilirler. Böyle durumlarda psikoterapi bir işe yaramaz.
5. Psikoterapist ile negatif bir bağ kurmak
Psikoterapist ile hastanın arasındaki ilişki kesinlikle profesyonel olmalıdır fakat yine de bu durum bu ilişkinin iki insanın arasında olduğu gerçeğini değiştirmez. Bu yüzden, psikoterapist ile hastanın arasındaki elektriğin iyi olacağına dair hiçbir garanti yoktur ve bu faktör psikoterapinin başarısız olması için önemli sebeplerden biridir.
Başarılı bir terapi herkesin bazı zamanlarda kendisine vermesi gereken bir hediyedir. Bütün problemlerinizi çözeceğinin ya da size mutluluk vereceğinin garantisi yoktur fakat yine de insanların bazı şeyler üzerine tekrar düşünmesine ve kendilerini yenilemelerine olanak sağlayan bir alan yaratır. Psikoterapinin başarısız olması durumunda dahi iç dünyanızla yüzleşmek ve bazı düşüncelerinizi düzene koymak her zaman pozitif geri dönüş yaratır.
Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.
- Vasquez, M. J. T., & Johnson, J. D. (2015). Psychotherapy. In Encyclopedia of Mental Health: Second Edition.
https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/B9780123970459000343?via%3Dihub - Sánchez-Barranco Ruiz, A., & Sánchez-Barranco Vallejo, P. (2001). Psicoterapia dinámica breve: Aproximación conceptual y clínica. Revista de la Asociación Española de Neuropsiquiatría, XXI(78), 7-25.
https://www.redalyc.org/articulo.oa?id=265019673002
Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.