Pregoreksiya - Hamilelikte Kilo Alma Korkusu

Pregoreksiya - Hamilelikte Kilo Alma Korkusu
Sara Clemente

Yazan ve doğrulayan Psikolog ve gazeteci Sara Clemente.

Son Güncelleme: 22 Aralık, 2022

Bir kadın hamile kaldığında genellikle 9-13 kilo alır. Her kadın için farklı olsa da annenin ilk üç aydan sonra her ay 1,5 kilo alması normaldir. Fakat bazı hamile kadınlar pregoreksiya, yani hamilelik esnasında anoreksiya, geliştirirler ve bu kuralları ortadan kaldırır.

Kilo kaybı veya kilo alımının olmaması ve bununla birlikte temel besinlerden eksik kalmaları fetüsün gerektiği gibi büyümesini engeller. Bu nedenle bir avuç vaka olsa da, pregoreksiyanın sonuçları hem anne hem de fetüs için son derece ciddi noktalara gelebilir.

Bu anneler kilo almayı nasıl engelliyor?

Pregoreksiya, İngilizce “pregnant” (hamile) ve “anoreksiya” kelimelerinin birleştirilmiş halidir. Hamile kadınları etkileyen bir yeme bozukluğudur. Bu kadınlar gebelik dönemlerinde akıldışı bir kilo alma korkusu geliştirirler. Pregoreksiyalı kadınlar varolan vücut ağırlıklarını korumaya tutunurlar. Hatta o kadar ki, vücut şekillerini korumak için her şeyi yaparlar.

Bu kadınlar alt kalori limitlerinde ve son derece kısıtlayıcı diyetler uygulayarak ağızlarına koydukları her şeyi limitlemeyi tercih ederler. Fazla karbonhidrat ve yağ içeren yemeklerden uzak dururlar ve durumlarına özel olan “aşermelerinin” hepsinden kendilerini mahrum bırakırlar. Ayrıca, abartılı miktarlarda, takıntılı bir biçimde egzersiz yaparlar. Hatta ve hatta aşırı yedikten sonra, kusmak ve müshil kullanmak gibi pürgatif uygulamalara da başvururlar. Bu çok tehlikelidir!

pregoreksiya ile kadın

Bu sadece daha önceden anoreksik olan kadınlarda mı görülür?

Daha önce bir yeme bozukluğuna sahip olmamış bir kadının hamile kaldığında pregoreksiya geliştirmesi mümkündür. Fakat genellikle olan şey bu değildir. Sıklıkla daha önceden, anoreksiya veya bulimia gibi bir yeme bozukluğunuz var ise gerçekleşir. Fakat, geçmişte bir yeme bozukluğuna sahip olmuş olmanız, risk yükselse de gebelik esnasında bu bozukluğa sahip olacağınız anlamına da gelmez.

Kadınlar bu tip bozukluklara yatkınlaştıran psikolojik, biyolojik ve kişilerarası faktörler nedeniyle bu bozukluğa sahip olurlar.

Pregoreksiya semptomları

Sözlü olarak, hamile bir kadının bu bozukluğa sahip olduğunu, hamileliği hakkında konuşmaktan kaçınıyorsa, sorununu inkar ediyorsa ve durumuyla birlikte değişimlerini reddediyorsa biliriz. Bunların hepsi kilo almaktan ötürü duyduğu korku ve anksiyetenin bir sonucudur. Hepsinin altında, eğer bunlar hakkında konuşmazsa bunların varolmadığına inanmaktadır.

Fiziksel olarak ise hamilelik esnasında bu bozukluğa sahip olan kadınların aldıkları kilonun azlığı hatta belki de kilo verme durumları oldukça çarpıcıdır. İkinci üç ay esnasında daha gözle görülür hale gelir çünkü bu dönem vücuttaki en büyük değişimlerin olduğu dönemdir.

Ayrıca, düşük kalorili bir diyet, aşırı fiziksel egzersiz ve pürgatif uygulamalar baş dönmesi veya baş ağrısı ve aşırı yorgunluk yaratabilir. Kadının odaklanması ve uykuya dalmasında da zorluk yaratabilir. Tüm bu semptomlar sadece riskli bir hamileliğin oluşması ihtimalini artırmakla kalmaz, aynı zamanda doğum esnasında ve çocuğun gelecekteki gelişiminde sorunlar yaratabilir.

Pregoreksiya’nın anneler için sonuçları

Bu bozukluğun sonuçları bir taraftan az besin alımıyla alakalıdır. Bunlar, yetersiz beslenme, kansızlık, düşük nabız, düzensiz kalp atışı, yüksek tansiyon, saç dökülmesi veya son derece kuru ve çatlayan deri gibi sonuçlar olabilir. Tüm bunların üstüne pregoreksiyanın hamilelik için olan sonuçlarına da bakmalıyız.

Yetersiz besin alımından ötürü temel minerallerin azalması kemiklerde kalsiyumun azalmasına neden olabilir, bu da anne sütü üretimini azaltır. Bebek doğduğunda annenin bebeği tatmin edecek seviyede süt vermesini güçleştirir.

Üstelik, kadının amniyotik sıvısının hacmi azalacaktır – bu fetüsün etrafını sararak onu yaralanmalardan koruyan hayati sıvıdır. Ek olarak, plasenta ayrılabilir. Eğer bu, özellikle üçüncü üç ayda gerçekleşirse, işler ciddileşecektir.

pregnoreksiya nedeniyle kusma

Pregoreksiya fetüsü etkiler mi?

Annenin beslenmesi fetüsün gelişimi için son derece önemlidir. Yetersiz besin almanın fetüs için sonuçları gerçekten tehlikelidir. Pregoreksiya doğum esnasında oluşabilecek komplikasyon ihtimalini artırır. Örneğin, respiratuar yetmezlik, düşük doğum ağırlığı veya çok düşük bir agpar skoru bunlar arasındadır. Ayrıca, prematüre doğumu (hamileliğin 37. haftasından önce) tetikleyebilir, fetüste şekil bozukluklarına, nörolojik değişimlere, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğuna veya zeka geriliğine neden olabilir.

Annenin ciddi bir plasental yerdeğiştirme geçirmesi durumunda bebeğin büyüme sorunlarına sahip olması ihtimali artar. Pregoreksiya ayrıca bebeğin hayatının ilk ayında ölme ihtimalini artırdığı gibi bebeğin ölü doğma ihtimalini de artırır.

Kapsamlı tedavi

Hamilelik esnasında ne kadar yediğiniz kadar nasıl yediğiniz de önemlidir. Daha fazla yemek yemiyorsanız daha iyi yemelisiniz. Hamile kadınlar beslenme şekillerine dikkat etmelidirler fakat bu takıntı haline getirmemelidirler. Pregoreksiya ne kadar erken tespit edilirse o kadar iyidir. Hızlıca tespit edilirse, sonuçlarının anne ve çocuğa geri dönülmez şekilde zarar verme ihtimali azalır.

Pregoreksiya’nın bir ruhsal bozukluk olduğu düşünülürse, çokdisiplinli ve özel bir takım bunu tedavi etmelidir. Bir psikiyatrist, bir doğum uzmanı, bir beslenme uzmanı ve bir hemşire karmaşık ve kapsamlı bir tedavi yürütebilir.

En iyisi, yemekler esnasında rahat ve stresten arınmış bir atmosfer yaratmak, aynı zamanda yemek planlarını normal hale getirmektir. Bir aile hamile bir kadını yemek yemeye zorlamamalıdır. Bu, amaca oldukça zararlıdır.

Hem obezlik hem de aşırı zayıflık riski hamilelikler yaratır. Bu nedenle sahip olunması gereken şey bu dönemde dengeli ve çeşitli bir beslenme şekline sahip olmaktır. Ayrıca, yoga, pilates veya yürüme gibi düzenli egzersiz yapmak da iyi bir fikirdir. Sağlık söz konusu olduğunda estetik hiçbir zaman önceliklendirilmemelidir. Özellikle bir çocuğun sağlığı pahasına ise!


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.



Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.