Logo image
Logo image

Öğrenilmiş Çaresizlik: Psikolojik Bir Yük

3 dakika
Öğrenilmiş çaresizlik sahibi bir kişi, belirli bir alanda yetkin olmak için yeterli araçlara veya yeteneklere sahip olmadığına inanmaktadır.
Öğrenilmiş Çaresizlik: Psikolojik Bir Yük
Gema Sánchez Cuevas

tarafından incelendi ve onaylandı. psikolog Gema Sánchez Cuevas

Tarafından yazılmıştır Equipo Editorial
Son Güncelleme: 19 Haziran, 2019

Öğrenilmiş çaresizlik psikolojide nispeten yeni bir kavramdır. Ancak, depresyon ile ilgili olduğu için, oldukça popüler hale geldi. Peki, öğrenilmiş çaresizlik nedir? Adından da anlaşılacağı gibi, gerçekten de öğrenilmiş bir davranıştır. Bu, kişinin kendini savunmak için gerekli araçlara sahip olmadığı inancıdır. Öğrenilmiş çaresizlik sahibi bir kişi, belirli bir alanda yetkin olmak için yeterli araçlara veya yeteneklere sahip olmadığına inanmaktadır.

Az önceki paragrafta, aynı şeyler olmasalar da “savunmak” kavramından “yetkin olmak” durumuna geçtik. Aslında, kendini savunma yeteneğini, sahip olunabilecek algılanan yeterliliklerden biri olarak alabilirsiniz. Peki neden “savunma” ile başladık? Çünkü öğrenilmiş çaresizliğin üzerinde en çok çalışıldığı bağlam budur.

Bu kökenlerden bazılarına göz atalım. Overmier ve Seligman, bu kavramın bir bölümünü inceleyen ilk kişilerdi. Çalışmalarını klasik koşullandırma ve işlemsel koşullandırma arasındaki ilişki üzerine yoğunlaştırdılar. Köpeklerin belirli bir durumdan sonra basit bir kaçınma tepkisini öğrenemediklerini fark ettiler. Bu durum köpeklere şok vermekten başka bir şey değildi.

Deneylerinin ilk aşamasında, köpekler şoklar üzerinde kontrol sahibi olmadıklarını öğrendi. Böylece diğer unsurlara odaklanmaya başladılar. Yapamadıklarını öğrenmiş oldukları halde neden hala kaçmaya çalışsınlardı ki? En ünlü hikayelerinden birinde, Jorge Bucay bu fikre şöyle bir yorum getirir: geçmiş öğrenmenin şimdiki ve gelecekteki davranışlarımızı koşullandırma şekli.

İnsanlarda öğrenilmiş çaresizlik

Öğrenilmiş çaresizliğin avantajlarından biri, insanlara etik olarak kabul edilebilir deneyler yoluyla aşılamanın nispeten basit olmasıdır. Bu, bilim adamlarının bu kavramı kontrollü bir bağlamda incelemelerini sağlar. Örneğin, iki ayrı gruba iki ayrı harf grubu verdiğimizi ve onlardan kelime üretmelerini istediğinizi varsayalım. Gruplardan birine aynı görevin daha önce verilmiş olması ve grubun zorluğu nedeniyle kelime türetememiş olması durumunda, iki grubun performansları arasında çok fark olacağını biliyoruz.

Bu durumda, verilen bir şok ya da önleyici uyaran yoktur. Bu nedenle, geçmiş bir deneyim, mevcut bir sorunla karşı karşıya kaldığında bir kişiyi engelleyebilir. Geçmiş deneyime sahip olmasaydı, bununla yüzleşebilecekti. Örneğimize geri dönersek, yarım saat boyunca farklı listelerde bir kelime bulmaya çalışan insanlar, üstesinden gelemedikleri bir zorlukla karşı karşıya olduklarını öğrendi. Bu nedenle, enerji ve kaynaklarını diğer görevlerde kullanmak için korumaya başladılar.

Sonuç olarak, en kolay kelimeleri bile bulamazlar. Aslında, görevden bir süre önce vazgeçtiler ve çaresizlik konumundalar.

Öte yandan, pes eden grubu çaresizlikten çıkarırsanız, onlara yardım edebilirsiniz. Nasıl? Örneğin, onlara egzersizin zorluğunun azaldığını söyleyerek. Onlara, diğer grupların da kelimeleri bulmakta yavaş bir başlangıç yaptığını gördüğünüzü de söyleyebilirsiniz. Böylece, gruptaki insanlar bu çaresizlik pozisyonunu bırakarak, durumu tekrar kontrol altına almaya çalışacaklar.

Depresyon bağlamında öğrenilmiş çaresizlik

Genelleme yaparsak, birçok kişinin depresyonda oldukları zaman pes ettiklerini söyleyebiliriz. Örneğin, depresyonu olan bir kişi birkaç ay sonra iş aramayı bırakabilir ya da birkaç olumsuz sosyal deneyimin ardından arkadaşlarıyla dışarı çıkmayı kesebilir. Bu kişi bir şeyler yapmayı bırakmıştır çünkü durumunu değiştiremediğini görmüş ve öğrenmiştir. Başka bir deyişle, çok çalışmanın sonuçlarının hiçbir şey yapmamakla aynı olduğunu öğrenmiştir.

Bu deneyim öz-kavramına zarar vermiştir. Başarı eksikliğinin kişilik özelliklerinden biri ile alakalı olması gerektiğini düşünmeye başlamıştır. Zeki olmadığına, çekici olmadığına veya yeterince değerli olmadığına inanmaya başlamıştır. Vazgeçmenin yanı sıra, kendisi hakkında da kötü hissetmeye başlamıştır. Başka bir deyişle, özgüveni düşüktür.

O andan itibaren, kişi doğal destek mekanizmalarını da kaybetmeye başlar. Artık hiçbir şey yapmak için motive olamaz. Aynı şekilde, taşıdığı yükün çok büyük olduğunu ve her şeyin sonunun geldiğini düşünür. Böylece, kişi tek bir çıkış yolu olduğunu hissetmeye başlar: hiçbir şey yapmamak. Sorun, bunu yapmanın sadece onu umutsuzluk içinde daha fazla gömen bir iç diyaloga yol açmasıdır.

Görebileceğiniz gibi, öğrenilmiş çaresizlik, ruh halinizi hemen etkilemez. Ancak, organlarınıza ve zihinsel temellerinize saldıran, sonunda yıkılmalarına neden olan bir zehirdir. Sonuç olarak, bir kaya gibi batarsınız. Tam olarak ilgili faktörlerin karmaşıklığı ve her bireyin özel davranış şekli nedeniyle, depresyondan şikayetçi olabileceğinizden şüpheleniyorsanız, profesyonel yardım almanız en iyisidir.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Seligman, M. (1991). La indefensión aprendida. Debate.

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlı sunulmuştur ve bir profesyonelle görüşmeyi yerine geçmez. Şüpheleriniz varsa, uzmanınıza danışın.